Mahkemeden çıkan karar beni şaşırtmamıştı.Hastanede çalışırken “Buraya ait değilim” hissi sarıyordu içimi.Doktorluk bana göre değildi.
İçimdeki mahkeme her ne kadar saatlerce sürmüş gibi gelse de gerçekte 10 saniye sürmüş ya da sürmemişti.
Gözümü tekrar açtığımda Yağmur yağan gökyüzüne bakarken buldum kendimi.
Mahkemeden sonuç çıkmıştı.Sonuç kesindi.Birini öldürecektim.
Ama ne zaman? Bu yağmurlu gecede mi?
Bugün bir hayatı kurtarmıştım.O zaman bir hayatı da bitirmem gerekiyordu.
Dünyadan bir kirli ve gereksiz can gidecekti.
Elimi saçlarıma doladım.Kimi öldürecektim?Nerden bulacaktım ölmeyi hak eden birini?
Arabama bindim.Tam kontağı çevirecektim ki gözümde annemin gözleri canlandı.Bana o “Ne yaptın sen” bakışını atıyordu.Bu bakışı şu hayatta en nefret ettiğim şeyler sıralamasında ilk üç deydi.
Gözlerimi tekrar kapadım.Annemin gözlerinin gözümün önümden gitmesini bekledim.Ama gitmedi.
Tam tersine gözümde küçüklüğüme dair bir anı belirdi.
Okulun bahçesinde kavga çıkmıştı.Üst sınıftan 3 çocuk bizim sınıftan bir çocuğa bağırıp cebindeki paraları istiyordu.
Çocuk elindeki tostu ve meyve suyu ile onların karşısında başını öne eğmiş ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Zorbalar ona “Ver paraları!” dediğinde kısık bir sesle “Ama o benim” demişti.
Bu sahne nedense benim küçük kalbimi çok etkilemişti ve yanlarına gitmiştim.
Benden büyük çocuklara “Kendinizden küçük çocuktan para istemeye utanmıyor musunuz? Aaa doğru kndi yaşınızdakilere bulaşmaya korkuyordunuz değil mi?”
En şişmanları ve liderleri öne çıkıp “Ne diyorsun lan sen?Velet!” demişti ve ben de “Dedim ki ya cehennemin dibine gidin ya da poponuza tekmeyi basarım!”
Onlar bu dediklerime güldüklerinde 3'ününde karnına tekmeyi basmıştım.Arkaları dönük olsaydı tekmeyi popolarına basacaktım.
Çok geçmeden etrafımızda öğrenciler belirdi.En büyük çocuğun “Boyun kadar konuş seni velet” dediğini ve yanındakinin de “Sen şimdi bittin oğlum!” diyip üzerime atıldıklarını ama araya öğrencilerin girdiği anı dün gibi hatırlıyorum.
Ama beni en çok kızdıran şey 3.çocuğun “Beyler boşverin o daha velet bir kız.Erkek olsa çoktan ölmüştü” demesiydi.Üzerine balıklama dalarken hocanın beni tutup müdürün odasına götürmesi ise tam bir şansızlıktı.
Ben,o 3 pislik ve zorbalığa uğrayan çocuk müdürün odasındaydık.Hepimizin ceza alması bu hayatın bana adil olmadığını öğrettiği 2.andı.
Cezamız herkes okuldan gittikten sonra okulu temizlikçilerin temizlik yapmalarına yardım etmek ardından da 2 ders matematik dersi görmek!
Temizliğe yardım etmek sorun olmamıştı ama matematik dersi...Normal şartlarda matematiği severdim ama hoca,kendisini eve erken gitmesini engel olduğumuz için bize sinirlenmişti.Ve 20 sayfa hiç mola vermeden yazı yazdırmıştı.
Haklı olmama rağmen ceza yemem yetmemiş (en çok da zorbalığa uğradığı hâlde ceza yiyen çocuğa çok acımıştım) bir de eve gittiğimde annemin “Kızım sen niye karışıyorsun?” ve “Seni ilgilendirmiyor” tarzı sözlerine maruz kalmış bonus olarak da odamdan çıkmama cezası almıştım.Ne kadar da mükemmel bir adalet değil mi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐂𝐫𝐢𝐦𝐢𝐧𝐚𝐥𝐬 | 𝐓𝐡𝐞 𝐔𝐦𝐛𝐫𝐞𝐥𝐥𝐚 𝐀𝐜𝐚𝐝𝐞𝐦𝐲 𝐅𝐚𝐧𝐟𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧
FanfikceKapak=@weturnpurple "1989 yılının Ekim'inde, hamile bile olmayan 43 tane kadın aniden mucizevi bir şekilde doğum yapar. Milyarder Sir Reginald Hargreeves bu çocuklardan 7 tanesini evlatlık edinir ve dünyaya kurtarmaları için The Umbrella Academy" ad...