Kaybedeceğini bile bile
Neden mücadele ediyorsun dedi;
Öleceğini bile bile yaşadığını
Unutmuştu o an...
Bozmadım.Özdemir Asaf
İnsanoğlu çok tuhaftı.
Dışarıdaki yabancılara hiç hak etmedikleri halde kapanmaz yaralar açardı ve bundan pişmanlık duymazdı. Kendi doğrusuna göre karşındakini üzer, kırar, kanatırdı.
Fakat aynı şey onun başına geldiğinde, ya da ailesinden birinin başına geldiğinde kıyametleri koparırdı ve sormazdı.
Bende bir insana hiçbir sebep yokken bunları yaşattım, o bana neden yaşatmasın?
Hastanede Dilda'nın doktorundan gelecek haberi bekliyorduk. Bilerek bende gelmiştim çünkü öğrendiklerinde yüzlerini görmek istiyordum.
Asiye benim yanımda oturuyordu ama her zamanki yakınlığı yoktu çünkü o da bebeğe zarar verecek kadar ileri gittiğimi, kendimi kaybettiğimi düşünüyordu. Yine de beni korumak için buradaydı.
Annem ara sıra ellerini dizlerine vuruyor ve ağlıyordu. Gelinini avlunun ortasında kanlar içinde görünce çok korkmuştu. Merak ediyordum, beni o halde görseydi de böyle ağlar mıydı? Benim için dizlerini döver miydi?
Yapmazdı demek canımı çok acıtıyordu ama yapmazdı. Benim annem beni kanlar içinde görse hak etmiştir demekten başka hiçbir şey yapmazdı.
Anne demek istedim, anne senin kızını yerlerde tekmelediler, kan kusturdular! Sen neredeydin? Niye beni korumadın?
Babamın tedirgin bakışlarını, abimin Allah'a yalvarışlarını duyuyordum. Baba demek istedim, baba bende ölümden döndüm ama sen benim için gelmedin bile.
Abi demek istedim, abi bende kan kustum ama sen beni umursamadın bile. Gelinleri benden daha mı önemliydi? Tamam o hamile olarak benden bir adım öndeydi ama bende bir zamanlar hamileydim. Niye yoklardı?
Yapayalnızdım.
"Eğer kızımla torunuma bir şey olursa kocasından evvel ben gebertirim seni Berçem!" dedi annem.
"Ben de senin kızınım ya anne? Hem sen ne çabuk unuttun helallik için yalvardığın günleri?"
"O günler yok artık! Sen benim Berçem'im değilsin!"
"Ben hiçbir zaman senin istediğin kız olamadım ki anne. Sen hiçbir zaman kabul edip sevmedin ki beni."
"Sevilmeye layık değilmişsin demek ki!"
Söylediği sözler bir ok gibi kalbime saplandı. Yüzümdeki alaycı gülümseme soldu ve acıyla annemin gözlerine baktım.
Evet, ben sevilmeye layık değildim ama bunu sürekli yüzüme vurmasalar olmaz mıydı?
"Beni kışkırtma bence. Ne kadar ileri gidebileceğimi gördünüz, sizi öldürmekten çekinmem." Dedim Kaşlarımı çatıp ve kalbimin kırıklarını belli etmemeye çalışarak.
Annem cevap verecekken Botan Ağa ve Beritan Hanım göründü koridordan. Bir bunlar eksikti zaten.
"Kızım nerede?" Dedi Botan Ağa.
"İçeride. Kanlar içinde yerde kalınca hastaneye getirdiler." Dedim. Sanırım kaşınıyordum.
Botan Ağa'nın bakışları bana döndüğünde elini kaldırdı tam vuracaktı ki Asiye onun elini tuttu.
Babamın, annemin olduğu yerde Asiye dayak yememem için önüme siper oluyordu. Belki de o kadar yalnız değildim.
"Yavaş gel Botan Ağa! Karşında Berçem var, ona yaptığın yanlış karşılıksız kalmaz." Dedi Asiye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür Kuş ( Güçlü Kadınlar Serisi - I )
Literatura FemininaBazen insan toprağa ölmeden gömülürdü. Üzerine atılan çamurlar kefeni değil ama hayalleri kirletirdi... Özgürlüğüm için doğduğum toprakları terk ettiğimde bir gün geri döneceğimi biliyordum çünkü içimde bir ses en azından annenden helallik almadan ö...