+26

1K 71 457
                                    

Bu bölümde Feza'nın iç konuşmaları neredeyse hiç yok çünkü tamamen muhabbet üzerinden ileriyor Feza'nın düşüncelerini daha iyi anlamak bakımından haberiniz olsun

Medyaya özlediğim/özlediğiniz birilerini bırakıyorum

İyi okumalaaar

"Hey, yakışıklı!"

"Efendim?"

"Ben bir yol soracaktım."

"Ne yolu?"

"Senin düşünmeyi bırakıp huzur bulduğun yolu. Neresi olduğunu biliyor musun acaba?"

Adresini sadece Pablo ve Pamir'in bildiği, Oflaz'dan sonra sessizce kafa dinlemek için aldığım evimin dış kapısına yaslanmış onu beklerken güldüm yorgunca. "Biliyor olsam bu halde mi olurum, Pablo?"

"Pekala," dedi kolunu omzuma sarıp içeriye yönlendirirken. "Öğrenelim bakalım derdin neymiş."

Şüpheyle yüzüne baktım yandan. "Zaten hepsini biliyorsun gibi hissediyorum."

"Sen anlat, ben bilmiyor gibi dinlerim." Dirseğimle karnına vurunca kolunu çekti gülerek. "Şaka bir yana, sonunda anlatmaya karar vermene gerçekten sevindim. Kendine çok yükleniyorsun."

"Konu özel hayatım."

"Yeterince özeline girdim bence," deyip gülünce bir kez daha vurdum. Belimden hafifçe koltuğa doğru itti. "Ben senin arkadaşınım, Feza. Zor anlarında yanında olur, gerekirse alacağın karara yardım ederim. Önce oturalım. Sonra baştan anlat." Olanların hepsini, takıma ilk geldiğim andan itibaren anlattım kabaca. Pablo'nun sorularını da katınca tahminimden uzun sürmüştü anlatmak. Her şeyi normal karşılamıştı, Oflaz'ın beni kaçırarak aptallık ettiğini eklemeyi de unutmamıştı ama. "Ayrılma nedenleri neymiş?"

"Christian, onu sevmediğini düşünüyormuş."

"Neden? Ne olmuş?"

"Bilmiyorum, sormadım."

"Nasıl yani? Merak ettiğin her şeyi sorabilecek bir fırsat eline geçmişken sen sormamayı mı seçtin?"

Omuz silktim. "Dinlemek istemediğimi fark ettim. Sindirmem gereken çok fazla bilgi ve duygu vardı o an," dedim durumun saçmalığıyla dalga geçercesine.

Kafa salladı anlayışla yüzümü incelerken. "Sen ne dedin peki?"

"'Umarım sevdiğine inandırabilirsin,' dedim. Cevabını beklemeden gittim."

Dudaklarını içe bükerek omzumu sıvazladı. "Bir şey olma ihtimali varsa onu yok etmişsin, tebrikler."

Omuz silkerek uzaklaştırdım elini. "Bir şey olmasını istemiyorum ki. Mantığım izin vermiyor."

"Mantığı iki dakika kenarıya bırakırsan ne düşünüyorsun?"

Birkaç saniye düşündüm ancak bir sonuca varamadım. "Bilmiyorum. Ne istediğimi, ne hissettiğimi, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Saner evde bir cevap bekliyor, çocuktan kaçıyorum çünkü hiçbir şey bilmiyorum."

"Feza, sakin ol. Olayların merkezinde olduğun için bu kadar derinde görünüyorsun. Derin birkaç nefes al." Ciddi olup olmadığını sorgularcasına bayık bakınca kaşlarını çattı sinirle. "Nefes al. Gözlerini de kapat."

Kızarak söylediklerini başta sıkılarak yapsam da sonrasında rahatlamıştım. "Ne yapmalıyım?"

"Tek tek düşün. Acele etmeden." Yutkunarak başımı salladım. Bazı cevapları bulmaya korkuyordum ancak korkunun ecele faydası yoktu. "Saner'le başlayalım."

UzatmalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin