+8

1.3K 94 224
                                    

Uyumadan önce atıyorum gözümü bir açıyorum herkes okumuş bir sürü bir sürü yorum yapmış oluyor haydi tabanlara kuvvet dnğfihödşg

İyi okumalaaar

"Ee?"

"Ee ne?"

"Nasıldı?"

Yüzümde inanmayan bir gülümseme oluşurken ona bakmayı bırakıp karşımdaki dolabın aynasındaki yansımamıza çevirdim bakışlarımı. "Sevişirken de bunu düşündüğüne dair bir his var içimde."

Örtünün altına girme gereği duymadan benimle aynı pozisyona geçti. "Dalga geçme, cevap ver."

"Fena değildi."

"Feza!"

"Ne? Doğruyu söylüyorum." Söylediğimin aksine ses tonum eğleniyordu ve sırıtmadan duramıyordum.

Güzeldi. Hatta güzelden de öteydi. Geçmişte yaşadıklarım az önce olanlarla boy bile ölçüşemezdi. Ancak Oflaz'la olan sevişmelerimiz bunların dışındaydı. Hiçbiriyle kıyaslamak istemiyordum çünkü onunla olanlarda duygu vardı. Pablo ise sevgiden yoksundu, saf şehvet vardı.

"İki ay bunu duymak için mi bekledim ben?" dedi hayal kırıklığıyla pencereden dışarı bakarken.

Aynadan bakmayı bırakıp koluna dokundum. "Şaka yapıyorum."

Sevinçle bana döndü. "Gerçekten mi?"

Kafamı salladım gülerek. Ağzımı açacakken dış kapının sesini duydum. "Saner geldi," deyip Pablo'nun dikkatini çekmemek için acele etmemeye çalışarak giyindim. Yerdeki tişörtünü alıp ona fırlattım. "Giyinsene."

"Feza sen Saner'den mi hoşlanıyorsun?"

Pantolonumu giyen elim bir saniyeliğine hareketsiz kaldıysa da fermuarımı çekip buruşturduğum suratımla baktım. "Daha bugün, birkaç saat önce Oflaz'la aramda bir şey olup olmadığını sormuyor muydun? Ne ara Saner'e geldi konu?"

Bağdaş kurduğu bacağından destek alarak çenesini elinde dinlendirmiş, örtüyle oynayarak benimle konuşuyordu. "Oflaz'la olanı geride bırakmış olabilirsin." Derin ve sabırsız bir iç çekince ellerini kaldırdı. "Sadece bir tahmin."

"Giyin," dedim pantolonunu kafasına atarak. Vakit kaybetmeden aynanın önüne geçip saçlarımı düzelttim.

Bir arkadaş olarak merak etmesini anlayabiliyordum ama inatla cevap vermediğim tek konu buydu. Bir yerden sonra sormayı bırakması gerekiyordu.

"Merak etme, Saner'e bir şey söylemem," dedi bıyık altından gülerek.

Ellerimi belime koyup bayık bir bakış attım. "Kaşınıyorsun." Türkçe öğrendiği kelimelerden ilki sayılırdı çünkü ona karşı sık kullanıyordum, özellikle şu sıralar.

"Kaşı," dedi ağır aksanla, pişkin pişkin sırıtarak. Bu karşılığı Pamir'den öğrendiğine kalıbımı basardım.

Kendi kendime güldüm kemerimi takarken. "Kaşınacak halin mi kaldı."

Tişörtünü başından geçirip kaldırdığı kaşlarıyla baktı. "Bir şey mi dedin?"

"Aynaya baktın mı diyorum. Yorgun görünüyorsun." Yorgun değil, tam olarak az önce seviştiğini ele verecek şekilde dağınık ve kızarık görünüyordu. Dönüp önündeki aynaya bakınca ne dediğimi anlamış gibi ellerini saçlarından geçirmişti zaten. "Ben aşağı iniyorum. Giyinip gel."

Mutfağa girer girmez "Eksiklerin hepsini tamamladım," dedi Saner, kafasını bile kaldırmadan.

"Fazladan bir şeyler aldın mı peki?"

UzatmalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin