90+'nın bir bölümüne bunu kimse okumuyor ama çok seviyorum yazmıştım o bölümün 400 küsür oyu var şu an o yüzden buna öyle bir şey yazmicam gjüsivşdçvçdç
İyi okumalaaaar
Ne yapmıştık biz böyle? Daha dün demiyor muydum sevgili olmam imkansız diye? Onu sevgili kapasitesinde bir insan olarak göremiyorsam onunla birlikte olmayı nasıl istemiştim?
Olanlar aklıma doldukça gözlerimi açacak, başımı kaldıracak cesaret bulamıyordum. Durup durup elime yeni bir bardak verirken bunları mı planlıyordu? Unutmak için daha fazla içtikçe onun bu planına yardımcı mı olmuştum? Aptal gibi her dediğini yapmış mıydım gerçekten?
İçimde kalan son umut kırıntısıyla üzerimdeki örtüyü kaldırdım yavaşça. Gördüğüm manzarayla oflamamak için alt dudağımı dişleyip kafamı arkaya attım. Tam bir gerizekalıydım.
Pablo derin uykularda göründüğü için uyandırmamaya gayret ederek çıktım yataktan. Belki hiçbir şey hatırlamıyordu. Öyle olmasını ne çok isterdim.
Ani kalkışımla ağrı saplanan beynimi tutmanın imkanı varmış gibi parmaklarımı şakaklarıma bastırdım bir süre. Derin nefesler alıp ağrının geçtiğinden ve kararan gözlerimde görüntünün yeniden oluştuğundan emin olduktan sonra harekete geçtim.
Sanki görünecekler dün görülmemiş gibi elimi önüme kapatıp iç çamaşırımı aramaya koyuldum. Yatağın ucunda bulunca beklemeden geçirdim üstüme. Kalan kıyafetlerimi kucağımda toplayıp etrafa bakındım herhangi bir eşyam var mı diye. Komidinin üstünde gözüme ilişen telefonumu da son hızla alıp ses yapmadan çıktım odadan. Aynı hızla hiç beklemeden evden çıktığımda eve nasıl gideceğimi bilmediğim dank etti. Arabam yoktu. Zaten ondan kaçmaya çalışıyorken dönüp Pablo'dan yardım isteyemezdim. Beni kaçma girişimim üstünde yakalarken kırılacak onurunu saymıyordum bile.
Kapının önünde yarı çıplak bir şekilde düşünmeye başlarken ümitlerim tükenmeye başlıyordu. Telefonuma baktım en son. 6 cevapsız arama, 8 tane de okunmamış mesaj olduğunu gördüm. Hepsi Pamir'dendi. Kısaca bebeğin iyi olduğundan bahsedip nerede olduğumu sormuştu. Cevap vermeyince birkaç kez daha sormuş ardından aramıştı. Belli ki çabalamaktan vazgeçmiş dediğim sırada telefonum titremeye başladı. Ekranda adını görünce sessiz bir küfür savurdum. Utancımdan açıp konuşmak istemiyordum.
Hızlı hareketlerle kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Saçımı arkaya atıp elimle taradığım sırada kapıyı gören kamerayı fark ettim. Kollarım yenilgi içinde iki tarafıma düştü. "Cidden mi ya?" diye kendi kendime ağlarcasına konuştum. İçeride de kamera olmadığını kim bilebilirdi ki. Görüntüleri izlerken yalın ayaklarla ve bir o kadar yalın vücudumla salonda koşuşuma, dış kapının önünde giyinişime gülmemesini dileyebilirdim yalnızca.
Sonunda toparlanmam gerektiğini fark edip hırsla içime çektiğim nefesi verip yola doğru yürümeye başladım. Yürüdükçe içime çektiğim temiz hava beynimi açıyor, istemediğim şeyleri hatırlamamı sağlıyordu. Kapının önündeki aceleyle park edildiği belli olan araba da hatırladıklarımın doğruluğunu teyit edip gülüyordu bana adeta.
Nasıl böyle bir şey yapmıştım? Birisiyle birlikte olmam değildi sorun. Tabii, öyle olsaydı da iyi hissedeceğimi söylemiyordum ama hiç değilse haftada en az dört defa yüzünü gördüğüm birisi olmazdı.
Oflaz'la da arkadaşlardı.
Anlatacağını düşünmek istemiyordum ama sürekli sorduğu 'o' nun Oflaz olduğunu bilmiyordu ki. Arkadaşına yaşadıklarını anlatmayacağının garantisini kim verebilirdi. 'Hani şu Feza var ya, seninle aynı takımdaydı, sonradan yönelimini açıkladı. Heh işte onunla yattım.' Kurulması çok olası bir cümleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzatmalar
Teen Fiction"Uzatmalara oynuyormuş gibi hissediyorum. Öyle boş, öyle amaçsız. Sadece çabalıyorum." "Uzatmalarda da maçı kazanabilirsin, biliyorsun." Feza'nın Hikayesi