+29

809 68 361
                                    

Fotoğrafın kalitesi düşük ama Feza'nın kalitesi yeter hadi eyw

Bol yorum istiyorum gençler lütfen :'(

"Ee, ne oldu ya kız gelince?"

"Ne olacak, Feris'le birlikte gittiler. Durmadı bile."

"Vay be. Bizim Saner'e bak sen."

Oyuncu ses tonumla "İşi hizmet etmek diye aşık olamaz mı?" diye sordum.

"Ondan değil. Sessiz, sakin bir çocuk. Gitmiş ailenizin en elde durmaz üyesine aşık olmuş."

"Dora flörtöz bir insan. Bulduğu herkesle flört eder. Tutulmuş işte o da küçükken."

"O da var bak, çocukluk aşkı bir de. Hiç kolay değil atlatması."

"Atlatamamış ki zaten." Dora gelince neye uğradığını şaşırmış şekilde boş boş suratına baktığı an aklıma gelince gözlerimi kırpıştırdım dalgınlıktan çıkmak için.

"Yakışıklı çocuk ama. Dora ağzının tadını biliyormuş." Bahsettiği kişilerin farkında mı diye suratıma yerleşen duygusuz gülümsemeyle aval aval bakınca güldü. "Sen ne düşünüyorsun bu konuda?" Kaşlarımı çatarak daha açık olmasını bekledim. "Sen bir ara hoşlanıyordun ya hani Saner'den..."

Konunun nereye gittiğini anlayınca "Bir ara işte," diye araya girdim hemen.

"Saner far görmüş ceylan gibi Dora'ya bakarken bir şey hissetmedin yani?"

Bilmiş bilmiş yandan bakan yüzüne bıkkınlıkla baktım. "Sinirlenme falan olmadı, onu soruyorsan. Kıskandım mı..." Kısaca düşünüp cıkladım. Fazlasıyla iyi bir insandı, adına istediğim tek şey mutlu olmasıydı, kiminle olursa olsun fark etmiyordu. "Yok ya. Bir iki şey söyle, diye dürttüm hatta ama konuşmadı. Dora biraz muhabbet etti öyle ayaküstü, Feris'i beklerken." Anlık gelen daralmayla göğüs geçirdim. "Saner bunları anlattığımı bilse ne der acaba."

"Ben de gidip bana anlattığını söyleyeceğim zaten. Fırsat kolluyorum."

Dalga geçen yüz ifadesi hınzır bir hale bürünüp elini telefona atınca koluna vurdum. "Rahat dur."

"Dalga geçiyorum ya. Benden sır çıkmaz," dedi ağzına hayali bir fermuar çekip. "Yeri gelmişken söyleyeyim. Farkındayım son zamanlarda bazı şeyleri, özellikle duygularını bana anlatmakta çekiniyorsun. Gerek yok, Feza. Oflaz'dan sana laf taşımadığım gibi senden de ona laf taşımam. Onunla daha yakın olduğumu, anlatabileceğimi düşünüyorsan düşünme." Bir şeyleri anlatacağını hiçbir zaman düşünmemiştim. Ama asıl onun yakın arkadaşı olması istemsiz bir çekingenlik yaratıyordu üstümde. Tarafsız olamama ihtimali çok yüksekti. Konuştuğumuz konularda belki farkında bile olmadan Oflaz'ı yönlendirebilirdi, en basitinden. Kaldı ki Pamir'in karakterini düşünürsek bu işten bile değildi. Uzatmayıp kafa salladım. "Hala onu seviyor olduğunu bilmiyor mesela."

Kalkmış kaşlarıyla teyit edecek miyim diye bakışına gözlerimi devirdim. "Ağzımdan laf almaya çalışma."

"Oho, sen duygularını ne zamana kadar saklayacaksın benden?"

"Saklamıyorum."

"Az önce ne dedim ben? Anlatmıyorum diyorum."

"Saklamıyorum," dedim yine, düz bir ses tonuyla.

"O zaman söyle. Hala seviyor musun?"

Kollarımı çaprazlayıp karşımdaki duvara bakmaya başladım. Fazlasıyla gurursuzcaydı ama ne yazık ki sorunun cevabı olumluydu. "Bilmiyorum."

"Feza sorunlu musun? Ne demek bilmiyorum?"

"Öğrenip ne yapacaksın?"

"Kıçıma sokacağım. Deli etme insanı." Ciddi kalamayıp gülünca Pamir ters bir bakış atıp susturdu. "Madem bilmiyorsun hislerini, ne diye konuşma fırsatı ayağına gelince kalkıp gidiyorsun? Bak aklıma geldi yine, sinirlendim."

UzatmalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin