+30

783 67 148
                                    

Ufacık bir belirtme: önceki bölümde kolyeyi öpen kişi Oflaz, Chris de onu videoya çekiyor sadece. Paragrafı düzelttim ama görmediyseniz aklınız karışmasın <33

"Abi neden hiç şansını denemiyorsun ya?"

"Hakkını kaybetti çünkü."

"Ay hiç aşkının peşinden de koşmuyor. Ne demişler, aşkta gurur olmaz," dedi yanağımdan makas alarak.

Kafamı çevirerek uzaklaştırdım elini. "Gurur değil bu. Oflaz'ı denemek istiyorum, eğer gerçekten öyle bir şey varsa."

"Abicim, canım, balım benim, öyle bir şey olduğu bariz değil mi zaten?" derken kolunu omzuma atmış, yavaş yavaş yanıma kuruluyordu. "Lütfen artık uzatmayın, rica ediyorum. Çocuk musunuz siz?"

"Haklılık payı var aslında, Feza."

Saner'e saçlarını savurarak döndü. "Tatlım, ben her zaman haklıyım."

"Garanticilik deyin istersen, ben kendimi sağlama almak istiyorum. Tekrar aynı şeyleri yaşamayı inanın hiç istemiyorum."

"Ama abi," diyecekken elimi kaldırıp susturdum.

"Senin bu konuda konuşma hakkın yok." Saner'den bile sıkı Oflaz hayranıydı. "Sen Oflaz'ı öz abine tercih edersin."

Bakışlarını kaçırıp yapmacık bir şaşkınlığa büründü. "Ama neden öyle diyorsun?"

Koltuğun ucunda duran telefonuna attım elimi, durdurmaya çalışmasına izin vermedim. "Bu yüzden," dedim şaşırtmayıp kilit ekranı yaptığı, Oflaz'la tanıştıkları gün çekindikleri fotoğrafı göstererek. Oflaz da Feris de durmadan o günden bahsetmiş, birbirleri hakkında bana sorular sormuşlardı. Oflaz kardeşimle tanışmış olduğu için sevinirken Feris'in sevinme nedeni, nedenleri biraz daha farklıydı. 'Her gün mü en iyisiyle tanışıyoruz canım?' diyordu ne zaman konusu açılsa. Hala bizi bir şekilde ele vermemiş olmasına şaşırıyordum.

Dudaklarını büküp sesini kıstı. "Onu havam olsun diye yaptım ya. Taraf tutmuyorum, gerçekten."

İnanmayan baygın bakışlar eşliğinde "Senin abin de ünlü," deyince omuzlarını düşürdü.

"Tamam, ciddi halime bürünüyorum." Ciddi hallerini seviyordum, tüm samimiyetiyle dinlediği düşüncelerimi, duygularımı önemseyen ve ön planda bulunduran, sahiden işime yarayan tavsiyeler veriyordu. "Biliyorum, son karar elbette senin. Ve yine biliyorum, ben üzerine gittikçe sen tam tersini yapmak isteyeceksin. Kaldı ki yapmak istediğin şeye sonuna kadar hak veriyorum. Hemen git boynuna atla demiyorum. Zaten öyle bir şey yapmaya kalksan büyüğüm demem döverim. Ama abicim, şöyle bir şey de var, siz ayrılalı bir yılı geçmiş, çocuk tutmuş senin aldığın kolyeyi takmış, üstüne üstlük kolyeyi öpüyor resmen. Oflaz'ın sürekli aksesuar takan bir insan olmadığını ikimiz de biliyoruz. Hatta bu yüzden olabildiğince sade bir kolye yaptırdın, haksız mıyım?" Alt dudağımı dişlerim arasında ezerken yenilgiyle kafa salladım. Sürekli yanında taşıyabileceği bir şey almak istemiştim, yalnızca sade veya son dileğini yerine getirip hastanede ziyaretine gittiği kanser bir çocuğun hediyesi olan, ancak ve ancak maç esnasında çıkardığı ip bileklik gibi anısı olan takıları kullandığını göz önünde bulundurarak zarif bir tasarım yaptırmıştım. "Şu durumda Oflaz hiçbir şey hissetmiyor diyemezsin. Tamam yine çektir ama fazla uzatmayın. Süründüreyim derken kaçırma çocuğu." Bir defa bu hatayı yapmıştım. Bir kez daha yapmayacaktım, ne zaman duracağımı, Oflaz'ı yeterince tanıdıysam, biliyordum.

Olaya hala yabancı kalan Saner Feris'e seslenerek araya girdi. "Videoya bakabilir miyim?"

Feris'in telefonundan hikayeyi izlerken suratında ufak bir gülümseme oluştu. "Oflaz çok şirin değil mi?" dedi Feris, aynı şekilde gülümseyerek. Tebessümü kıkırdamaya dönen Saner kafasını salladı.

UzatmalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin