bölüm on beş: onu bul ve ona kendini hatırlat
ciel iyi okumalar diler...jungkook başını ellerinin arasına koymuş duvara yaslanıyordu. üç tarafını sarmış demirlikler arasında kafayı yiyecekti. ona deli etiketi yapıştırıyorladı. üstüne üstlük yoongi'yi vurmaya teşebbüs ettiğini savunuyorlardı.
bu delilikti. taehyung ortada yoktu, jimin ve diğer arkadaşları ne haldeydi bilmiyordu. büyük ihtimal çoktan sabah olmuştu fakat onu bile göremiyordu. ne bir gelen vardı ne de bir giden. en önemlisi ise taehyung yoktu.
adım sesleri gelmeye başladığında oturduğu yerden kalkıp gelen kişilere baktı. onu nezarethaneye koyan polisler ve bir kişi daha onun olduğu tarafa doğru geliyordu.
genç ve ılımlı birisiydi. neden burada olduğunu anlayamadı fakat sonra kendisinin de sebepsiz yere burada tutulduğunu hatırladı. yan tarafındaki parmaklıklı kapı açıldığında genç çocuğu oraya doğru itelediler.
"ses çıkarmayın, uslu uslu neler olacağını bekleyin."
kapıyı kilitleyip geldikleri yoldan geri döndüler. çocuk içeri girdiğinden beri jungkook'un tarafında duruyordu ve gözlerini ondan ayırmıyordu.
"neden buradasın?"
çocuğun pürüzlü çıkan sesi uzun süredir konuşmadığının göstergesiydi.
"iftiraya uğradım."
çocuk kafasını sallayıp daha da yaklaşabilirmiş gibi parmaklıklada daha da yaklaştı.
"ben de öyle. deli olduğumu söylüyorlar fakat ben deli değilim. ben kimseyi öldürmedim. gel, gel bak. ellerimde kan yok benim. yaklaş"
jungkook ayaklarını kontrol edemiyormuş gibi çocuğa yaklaştı. çocuk ellerini uzatmış jungkook'u bekliyordu.
"yaşayacağın şeyler var jungkook."
dediklerinden hemen sonra jungkook'u daha yakınına çekip baş parmağının hemen altına bıçakla bir çizik attı.
bıçağın nerden geldiğini dahi bilmese de başının döndüğünü hissediyordu. minik bir çiziğin yarattığı büyük etkiyle yaşadığı şeylerin bir parçası olduğunu anlamak onun için zor olmadı.
yavaş yavaş bacaklarının onu taşımadığını hissediyordu. bilincini kaybederken yere uzandı. aklında ise sadece taehyung'a ulaşabilmek vardı.
jungkook birinin ona ard arda seslenmeye başlamasıyla gözlerini açmaya başladığında başına saplanan ağrıyla birlikte 1 milim açılan gözleri tekrardan kapadı.
"komiser jeon, iyi misiniz?"
kendine sesleniş şeklini garipseyen jungkook gözlerini açmaya zorladı. sonunda açabildiğinde karşısında gördüğü kişi jimin'den başkası değildi.
"jimin?"
jimin ona öylece bakarken önünde eğildi.
"istediğiniz kişiyi araştırdım sunbaenim. kendisi daegu'da babaannesi ile birlikte kalıyor. ayrıca-"
jungkook karşısında bir şeyler sıralayan jimin'i şaşkınlıkla dinlerken kendisine gelerek onu durdurdu.
"jimin, neler oluyor?"
"sanırım gerçekten içtiğiniz kahve size yaramadı. yarım saattir uyuyordunuz. şimdi ise günlerdir araştırdığınız kim taehyung hakkındaki bilgileri söylüyorum ama ilk defa karşılaşmışız gibi davranıyorsunuz."
jungkook cümlenin içerisinde taehyung'un adı geçince bozuntuya vermeden ayağa kalktı ve jimin'e yaklaştı. önündek karta baktığında onun da stajyer polis olduğunu gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dear diary ✅
Mystery / Thrillerjeon jungkook efsanesi olan bir defteri aldığında, defterin ölü olan sahibinin ona cevap vereceğini bilmiyordu. "aldığın bu defter senin sonun ve başlangıcın olacak. taehyung'un ruhu seninle birleştiğinde yaşayacaksın." #taekook 24820 25322