10¦ kolyenin etkisi geri geldiğinde isteyeceksin

1.2K 158 49
                                    

bölüm on: kolyenin etkisi geri geldiğinde isteyeceksin
ciel iyi okumalar diler...

jungkook zaman ilerledikçe diğer insanların paranormal olay olarak adlandırdığı olayların daha da içerisinde buluyordu kendini.

taehyung onu babasıyla görüştüreceğini söylediğinde heyecanlanmıştı. babasını çok fazla özlemişti. ona sarılıp, ona sığınmak istiyordu. babasının sıcaklığını istiyordu.

şimdi ise endişeliydi. taehyung her an gelip bunu yapamayacağını söyleyebilirdi. çünkü ona kesin bir şey söylememişti.

son zamanlarda aksattığı birçok şey vardı. derslerini aksatıyordu, sosyal hayatı neredeyse sıfıra inmişti. arkadaşlarıyla bile sohbet edemez durumdaydı. çünkü beyni sürekli bir şeylerle doluydu. iş yerine gitmeyi bırakmıştı ve en önemlisi kendini aksatıyordu.

bir bilinmemezlikteydi ve şu an istediği tek şey babasını görmekti. babasını gördükten sonra her şeyi yoluna koyacak ve hayatına devam edecekti. taehyung belki olacak belki de olmayacaktı...

'jeon.'

"babam geldi mi?"

'yanımda. hazır mısın?'

jungkook heyecanla başını salladı. hazırdı, hiç olmadığı kadar.

jungkook oturduğu koltukta uzandı. gözleri kendiliğinden kapandığında onu ilk olarak bir karanlık karşıladı.

"baba?"

sadece bir kelime yetmişti bulunduğu yerin ışığını yakmaya.

babası tam karşısında ona gülerek bakıyordu. birlikte en çok vakit geçirdikleri parkta tam karşısında duruyordu.

"güzel oğlum..."

jungkook babasına doğru koşup sarıldı. çok özlemişti ve şu an karşısında kanlı canlı duruyordu. taehyung'la vakit geçirdiği zamandan çok daha farklıydı.

"çok özledim.. çok özledim."

gözyaşları babasının omzuna damlıyordu. babasının kolları olmasa düşecek gibi hissediyordu. duyguları o kadar yoğundu ki... atlattığını sandığı tüm duyguları babasını gördüğünde tekrardan gün yüzüne çıkıp omzunda bir yük olarak yerini almış gibiydi.

"yanındayım, hep yanındaydım."

babasından ayrılıp ellerini tuttu ve onu incelemeye başladı. aynıydı. güzel gülümsemesi yüzünde yanakları al aldı.

"ne kadar büyümüşsün öyle, kocaman olmuşsun."

jungkook sesinin titreyeceğinden korkuyordu. ağzını açsa hıçkırıklarının ardı arkası kesilmeyecek gibi hissediyordu.

babası bir elini jungkook'un elinden ayırıp gözyaşlarını sildi.

"ağlama güzel oğlum. fazla zamanım yok. gel oturalım her zamanki bankımıza."

birlikte banka oturduklarında ne konuşacaklarını bilmiyormuşçasına birbirlerine bakıyorlardı. oysa konuşacak çok şey vardı.

"teşekkür ederim baba, her şey için."

"bana değil jungkook, taehyung'a teşekkür et."

jungkook bir şey demeyip gülümsedi. babası konuşmaya devam etti.

"bir defter aldığında tanıştın onunla. aldığın bu defter senin sonun ve başlangıcın olacak. taehyung'un ruhu seninle birleştiğinde yaşayacaksın."

"bu da ne demek?"

"çok zamanım kalmadı. fakat şunu bil, ben hep senin yanındayım jungkook. hayatını güzelce devam ettir. hep mutlu ol. seni çok seviyorum oğlum."

"ben de seni çok seviyorum baba. düşündüğünden çok daha fazla."

babası ondan uzaklaşmaya başladığında koşmak istedi. onu tutmak ve kendisini bırakmaması için yalvarmak istedi.

"gitme baba..."

"hey, jungkook!"

duyduğu ses babasına ait değildi veya taehyung'a.

"jungkook, uyan artık!"

gözlerini hızlıca açıp yatağında fırladı.

"şşş, sakin ol. sakin ol jungkook."

derin derin nefesler alıyor yaşadığı şeyleri idrak etmeye çalışıyordu. pek başarılı olduğu söylenemezdi. jimin jungkook'un sırtını okşayıp onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

jungkook kendini biraz daha iyi hissettiğinde jimin'i durdurdu.

"kabusların devam mı ediyor jungkook?"

"hayır. sadece.. ah, önemli bir şey değil işte. iyiyim."

"neden beni kandırıyorsun jungkook? hastanede kendi kendine olan konuşmalarını bilmiyor, duvara boş boş olan bakışlarını görmüyor muyum sanıyorsun? derdin ne senin tanrı aşkına? sürekli susuyorum. iyi değil, kendini iyi hissetmiyor diyerek ama tam düzelmişken kamptan sonra tekrardan eski hayatına hatta daha da kötüsüne geri döndün. delirmiş gibisin. iyi değilsin, bizden uzaklaşıyorsun jungkook. kendi içine kapanmaya başlıyorsun. bize yapacak hiçbir şey bırakmıyorsun. kabusların devam ediyor, bizden sürekli bir şeyler saklıyor-"

" SUS! SUS ARTIK! "

jungkook daha fazla dediklerine dayanamamış ve bağırmıştı.

"neden susuyorum jungkook? gerçekleri yüzüne vurmaktan senin iyiliğini istemekten başka ne yapıyorum?"

"böyle mi iyiliğimi istiyorsun? deli olduğumu düşünerek mi?"

"sadece kendine gelmeni istiyorum artık."

"kendime gelmemi mi? tüm yaşadıklarımı bildiğini mi sanıyorsun sen?"

jungkook sinirlerine hakim olamayıp yatağından kalktı ve  jimin'in kolundan tuttu.

"git jimin. git burdan."

"jungkook ne yapıyorsun? bırak kolumu!"

jimin'i kapı dışarı etmeden önce şunları söyledi.

"bir süre görüşmeyelim."

___________________

telefonunda birçok cevapsız arama ve mesaj vardı. hiçbirine cevap vermiyor sadece yerde oturup duvarı izliyordu.

jimin onun deli olduğunu düşünüyordu. belki de öyleydi. yaşadıklarının hiçbir açıklaması yoktu.

'jeon, düşünme artık.'

"elimde değil, git başımdan."

'senden güç aldığım için zayıf durumdasın. seninle ilgilenmeme izin ver.'

"sürekli bir şeyler için izin istiyorsun. neden girdin ki hayatıma? jimin doğru söylüyor. eskisinden çok daha kötü oldum. hayatımı altüst ettin. karmakarışığım. düşünmekten deliriyorum. evet evet, deliyim ben. hastaneye yatırmalılar beni. belki ben de sevgilin gibi olurum. hastaneye yatırırlar ve ölürüm."

'sağlıklı düşünemiyorsun.'

"deliyim ben, nasıl sağlıklı düşünebilirim ki?"

oturduğu yerde bacaklarını kendine çekerek sallanıp duruyordu.

'benim başlangıcım ve sonum... seninle ilgilenecek seni iyileştireceğim. her istediğin soruyu cevaplayacak hayatındaki düzeni geri kazanmanı sağlayacağım.'

"seni hayatımda istemiyorum."

'kolyenin etkisi geri geldiğinde isteyeceksin jeon. biz birbirimize aidiz. babanın dediklerini düşün.'

"baba... baba deli değilim ben. gerçekten değilim."

'güzel bir uyku çek jeon. seni bir tatile çıkaracağım.'

— by ciel.
twitter: KIMJ30N

dear diary ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin