bölüm yedi: yakınlaşmalıyız jeon
ciel iyi okumalar diler...jungkook stresliydi. stresinin sebebi ise karşısında açıklama beklemekte olan üç arkadaşıydı. üçü de kendisi için endişeleniyor davranışlarının normal olmadığını farkediyordu.
"beni bölmeden dinleyin, olur mu?"
üç arkadaş da sırayla başını salladıktan sonra jungkook boğazını temizleyip konuşmaya devam etti.
"babam vefat ettikten sonra eşyalarını çok fazla kurcalama cesaretinde bulunamamıştım. kamptan geldikten hemen sonra da bunu yaptım ve bu kolyeyi buldum. bu yüzden kolyeyi tekrar almak için uğraştım."
yalan söylediğinden olsa gerek sürekli boğazı kuruyor sıcaklıyordu. özellikle yalanına babasını katması onu daha da kötü hissettiriyordu.
" peki, neden arabamı istedin birden? "
" babama ait olan bir şeyi kaybetmek benim için kötüydü. bu yüzden onun yanına gittim. sonra da okula geldim. bir şekilde kolyeyi haneul'un aldığını öğrendim ve ondan geri aldım."
"jungkook, sen iyisin değil mi? bak, biliyorsun. kötü hissettiğin konuşmak istediğin her an, birine ihtiyaç duyduğun her an biz burdayız."
hoseok'un söylediklerine küçük bir tebessümle karşılık verip yanlarına giderek onlara sarıldı.
"biliyorum ve sizi seviyorum."
"biz de seni seviyoruz."
grup sarılmasını başlatan kişi olarak sonlandırdıktan sonra hoseok ve yugyeom'un yüzüne göre daha sorgulayıcı bir halde duran jimin jungkook'u geriyordu. bir şeylerden şüphelenmiş gibi duruyordu.
jimin jungkook'un ona baktığını farkettiğinde gülümsedi fakat ikisi de bu gülümsemenin samimiyetle dolu olmadığını biliyordu.
birlikte biraz vakit geçirdikten sonra jungkook su almak için mutfağa geçti.
gözlerinin bir anda kararmasıyla tezgaha tutunmaya çalışırken bir el ona yardım etti.
"jungkook, iyi misin?"
jimin jungkook'u tutarak mutfakta bulunan bir sandalyeye oturtturdu.
"iyiyim iyiyim, sadece bir anda-"
konuşmasını durduran şey duvarda gördüğü yazıydı.
'arkadaşlarını gönder, konuşmamız lazım jeon.'
"bir anda ne jungkook?"
"iyiyim ya. kahvaltı yapmadım, sanırım ondan."
ayağa kalkıp salona geçtiklerinde jungkook diken üzerinde oturuyordu. onları göndermek adına aklına hiçbir şey gelmiyordu. boş bir sebepten göndermeye çalışırsa ona şüpheli bir şekilde davranan jimin daha da şüphelenecekti.
" siz niye okula gitmek yerine yanımda duruyorsunuz? üstelik üniformanız da üstünüzde."
"senin için meraklanınca yanına geldik. bir gün gitmesek bir şey olmaz herhalde."
"aaaa olur mu öyle şey hoseok'cuğum? hadi siz gidin okula."
"sen ne olacaksın?"
"ben biraz kötü hissediyorum kendimi. bugün gelmeyeyim."
"yok ya biz de gitmeyelim."
"HAYIR, gidin. yani benim yüzümden gitmemezlik yaptığınızda üzülüyorum ben. hem gidin de notlar alın. sonra toparlayamayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dear diary ✅
Mystère / Thrillerjeon jungkook efsanesi olan bir defteri aldığında, defterin ölü olan sahibinin ona cevap vereceğini bilmiyordu. "aldığın bu defter senin sonun ve başlangıcın olacak. taehyung'un ruhu seninle birleştiğinde yaşayacaksın." #taekook 24820 25322