bölüm 4

388 7 8
                                    

YENİ KARAKTERE MERHABA DİYELİM!
BAKALIM SEVECEK MİSİNİZ? TARAFINIZI SEÇİN.
DUYGULARINIZI VE TEPKİLERİNİZİ YORUMLARDA BELİRTMEYİ UNUTMAYIN.
İYİ OKUMALAR...
__________________________________

"Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın sussan acıtır, konuşsan kanatır."

"Ben seni bir yerden tanıyorum. Beni takip ediyordun." dedim bağırarak. Eren'e zarar vermesi beni çok sinirlendirmişti.
"Gel içeri gidip konuşalım." dedi koluma dokunarak.
"Bana bir daha sakın dokunma!" dedim.
"İnattan pek hoşlanmam haberin olsun." dedikten sonra elimden tutup beni oturma odasına doğru çekti. Sürükleniyor gibiydim. Arkamı dönüp Eren'i aradım gözlerimle. Ege'ye hiçbir şey diyemediği için ona da çok kırılmıştım. Zaten o da çoktan gitmişti.

Beni masaya oturttu ve Eren'in demlediği kahveden getirdi. İçmeyecektim. Kim bilir 2 dakikada içine ne katmıştı bu sapık.
"İyi baktılar mı bari sana." dedi. Sadece kahveye bakıyordum.
"Beni görünce konuşmayı mı unuttun yoksa." dedi. Gülümsüyordu. Normalde olsa ona düşerdim çünkü gerçekten yakışıklıydı ama şimdi iğrenircesine bir bakış attım. İğreniyordum.
"Neden burada olduğumu, Eren'le aranızda ne olduğunu, buradan ne zaman çıkabileceğimi söylemediğin sürece seninle asla konuşmayacağım." dedim. Gözlerimden nefret akıyordu.
"Hayatını kurtarıyorum. Önceden böyle değildin, Eren mi bir şey yaptı sana." dedi. Merakla gözlerime bakıyordu.
"BENİ TANIMIYORSUN BİLE." dedim. O kadar fazla bağırmıştım ki boğazım acımıştı. Evdeki herkesin duyduğuna emindim.
"Seni sandığından çok daha iyi tanıyorum. En sevdiğin yemeğin lazanya olduğunu, uğurlu rakamının 5 olduğunu, kahveye bayıldığını biliyorum. Çileğe alerjin olduğunu ve buna rağmen bayılarak yediğini, perşembenin en sevdiğin gün olduğunu biliyorum. Her zaman yanındaydım ve sen beni fark etmedim bile." dedi bir hışımla. Sinirlendiğini fark etmiştim. Belki onu daha da kızdırırsam benden vazgeçerdi.
"Sen... Sadece sapığı tekisin." dedim. Gözlerinin içine baka baka demiştim bunu. Canına yakmak için. Elindeki kahveyi bardağını yere çarptı ve hemen odayı terk etti. Gidene kadar sadece bekledim. Ağladığımı görmesini istemiyordum.

Yaklaşık 10 dakika sonra Eren geldi. Yaptığı yemekleri ocağa alıp ısıtmaya başlamıştı. Bense yüzümü ellerime almış gözlerimdeki yaşları akıtıyordum. Titreyen bir sesle
"Eren." dedim. Dönüp bakmadı bile. "Eren bari sen anlat bana olanları." Dönüp
"Aç mısın?" dedi. Şaka gibi.
"Gerçekleri bilene kadar yemek de yemeyeceğim." dedim.
"İyi sen bilirsin." dedi. Gerçekten umrunda bile olmamıştı. Yukarıdaki odama çıktım ve kapımı sertçe kapattım. Yatağıma yatıp anımda uykuya daldım.

Birinin saçlarımı okşamasıyla uyandım. Uyandığımı belli etmemeye çalışıyordum çünkü belli edersem Eren yanımdan giderdi.
"Günaydın güzelim." dedi. Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Bu Eren falan değildi, Ege'ydi.
"Dün yemek de yememişsin. Gel sana kendi ellerimle pancake yapayım." dedi.
"Git başımdan. Pancakeni de götüne sok. Doğruları söylemediğin sürece hiçbir şey yapmayacağım." dedim sertçe.
"Böyle anlaşamayız ki." Dudaklarıma bakıyordu. Kalktım ve
"Sen bana söylemesen de ben sana doğruları söyleyeceğim. Beni kaçırttın ve şimdi sana iyi davranmamı mı bekliyorsun? Haberin olsun diye söylüyorum normalde insanlar birini beğendiğinde gidip konuşurlar, saplantılı bir şekilde onunla ilgili her şeyi araştırdıktan sonra kaçırıp aşık olmalarını beklemezler." dedim. Çok hızlı konuşmuştum.
"Bana aşık olmanı beklemiyorum. Zaten olacaksın, biliyorum." Nefes alıp devam etti.
"Bir hafta burada olmayacağım. Eğer yemeklerini ihmal etmezsen, kendine iyi bakarsan sana bazı soruların cevaplarını verebilirim." dedi. Dudağıma hızlıca bir öpücük kondurdu. Tişörtümün kenarıyla dudaklarımı sildim.
"Bebek miyim ben? Sen kendine ne kadar kötü bakabiliyorsan o kadar kötü bak. Belki o zaman aşık olurum di mi?" dedim. Gülümseyerek odadan çıkıp aşağı indi.

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin