bölüm 5

375 8 5
                                    

KAFANIZ KARIŞTIYSA BİRAZ DAHA KARIŞMASIN MI?

BÖLÜM ARALARINDA EREN'İ ÖZLEYEN SADECE BEN OLAMAM DEĞİL Mİ?

İYİ OKUMALAR...
________________________________

"Anladım ki aşk; her iki tarafı da mağdur eden, yürekte izinsiz gösteri yapan, mutluluk karşıtı bir eylem..."

Gözümden bir yaş süzüldü, bunu görünce bakışları çok yumuşamıştı. Kaşlarını uçlarını yukarı doğru büktü, o da üzülmüştü. Sesim fısıltı olarak çıktı.
"Bunları yaşadıktan sonra yapamayız diyemezsin. Beni böyle bırakamazsın." arada bir dudaklarıma bakıyor, ama kendini zorla durduruyordu, acı çekiyordu.
"Sen de çok üzülüyorsun, biliyorum. Lütfen bunu bana yapma, beni böylece bırakma." dedim ağlamaklı bir ses tonuyla.
"Asıl seni sevmeye hakkım yok." uzun uzun konuşsa, onun da gözünden yaş gelecekti, anlamıştım. O yüzden kısa cümleler kurup, arada soluklanıyordu.
"Seni böyle bir tehlikeye atamam. Asıl sana bunu yapamam. Sana eğer benim yüzümden bir şey olursa-" söze atladım.
"Bana senin yüzünden bir şey oluyor zaten." Bağırmıyordum. Sadece çaresizlik vardı ses tonumda, devam ettim "Senin yüzünden her sana baktığımda, her sana dokunmak istediğimde ama benden uzaklaştığında yıkılıyorum. Bu daha çok acıtıyor. Ve her geçen gün daha da aşık oluyorum sana."

Gözünden bir damla yaş geldi, bu beni susturmaya yetmişti. Hala kucağında duruyordum, hala yüzlerimiz çok yakındı ama aramızda yıkılmaz bir duvar vardı.
Ne diyeceğini düşünüyor gibiydi. Gözlerime baktı, çok çaresizdi. "Kahretsin! Beni mahvediyorsun, sana sırıl sıklam aşığım!" dedi ve ani bir hareketle beni üstünde attı ve ayağa kalktı, kolumu tutuyor, yürürken arkasından beni sürüklüyordu. "Hayır, Eren lütfen yapma!" direnmeye çalıştım ama çok kuvvetliydi.
Ağlıyor ve sayıklıyordum. Onun da gözlerinden yaşlar akıyordu. İlerideki odanın kapısını açtı ve beni içeri attı. Kapıyı ardımdan kapattı ve kilitledi.

Artık hıçkırıklarla ağlıyordum ve kapıyı yumrukluyordum. Kapının tam arkasında olduğunu biliyordum ama çok uzaktı.. "Bunu neden yapıyorsun? Neden bunu bize yapıyorsun? Neden mutlu olmak için kendine izin vermiyorsun, seni mutlu etmeme neden izin vermiyorsun?!" Bağırıyordum, çok ama çok çaresiz hissediyordum, yavaş yavaş ağlayarak yere çöktüm. "Lütfen Eren! Eren! Yalvarırım!" Hala kapının ardında oturuyordu, o da ağlıyordu, sesini duyuyordum. Duvarı yumrukladı, artık sesini duyamıyordum. Ağlamaktan yorgun düşmüştüm, gözlerim kıpkırmızı olmuştu ve bağırmaktan boğazım ağrı içindeydi.

Bir nefesle uyandım. Çok üşümüştüm. Kalbim çok hızlı atıyordu. Uyuyakalmışım. Ayağa kalktım, çok karanlıktı. Gece olmuştu, her yer çok korkunçtu. Kapıyı yokladım, açıktı, kilitli değildi. Hızla kapıyı açtım ve odadan çıktım.

Eren'i arıyordum. Hızlıca bütün odalara baktım. En geniş odada, siyah yatak örtülerinin altında yatıyordu. Üstünde sadece gri bir eşofmanı olduğunu görebiliyordum, başka bir şey yoktu. Kafası bana doğru değil, cama doğru dönüktü. Yavaşça yaklaştım ve en yakınındaki duvarın altına oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve şimdi onu izliyordum, olanları düşünüyordum. Bir kaç kere kalkmak ve odama gitmek istedim ama yapamadım. Sanki o benim için "mükemmel" kişiydi. Sanki yıllar boyu onu beklemiştim. Yüz hatlarını inceledim, kaşları sanki özenle çizilmiş gibiydi ve burnu mükemmeldi. Çene hatları o kadar uyumluydu ki gözlerimi alamadım ve dudakları... Kalbim yine çok hızlı atmaya başlamıştı onu izlemeye devam ettim. Arada bir dönüyor, burnunu çekiyordu. Artık hareketlerini ezberlemiştim. Son dönüşünde örtüsü biraz kaymıştı, tam kalkıp gidecektim ki Aman Tanrım. Sanki doğduğundan beri kas çalışıyordu, öyle çok aşırı kaslı değildi neyseki, ama sanki özenle yontulmuş gibiydi, tam kararındaydı. Ona tekrar ve tekrar aşık oluyordum.

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin