bölüm 8

264 5 5
                                    

SİZ HİÇ PİŞMAN OLDUNUZ MU?


PEKİ BİZİM HİKAYEMİZDEKİ PİŞMAN KİM?

UNUTMAYIN NE KADAR ÇOK YILDIZ VE YORUM, O KADAR ÇABUK YENİ BÖLÜM. BU YÜZDEN ANLIK TEPKİLERİNİZİ VE DÜŞÜNCELERİNİZİ YORUMLARDA OKUMAK İSTİYORUM!!

İYİ OKUMALAR...
_______________________________

"Ve gün gelir insanın tek gerçeği pişmanlık olur. Yaptıklarına pişmanlık. Yapamadıklarına pişmanlık."

"Plana hazır mısın Merve?"
Ellerim o kadar şiddetli titremeye başlamıştı ki. Mesaj Ateş'ten gelmişti. Ne planı? Konuşup halletmemiş miydik? Telefonu çantaya hızlıca geri koydum. Odadan uzaklaşmak istiyordum. Kapıya ulaştığımda telefon tekrar öttü. Çantadan alıp mesajı okumaya başladım.
"Mesajı okuduğunu görebiliyorum." Titreme dişlerime kadar bulaşmıştı. İzleniyor muydum? O an aklıma gelen ilk şeyi yaptım ve odadaki tuvalete girip kapıyı kilitledim. Büyük harflerle
"PLAN FALAN YOK BENİ RAHAT BIRAK" yazdım. Çok gerilmiştim. Telefon 2 kez titremişti.
"Bugün hiç öyle demiyordun"
"İkizler burcu oluşunu sonuna kadar kullanıyorsun demek ki" Dişlerimi sıkarak yazmaya devam ettim.
"BİZİ RAHAT BIRAK" anında yanıt geldi
"İşimiz bitince istediğin kadar rahat bırakırım seni"
"Elimde sen arabadayken çekilmiş bir sürü fotoğraf ve Eren'in biz öpüşürken çekilen bir video var" Yani? Eren görse napabilirdi ki?
"Eee? Eren'in numarasını atabilirim sende yoksa" Tuşlu telefonda yazı yazmak çok zordu.
"Sence Eren'in gözlerinin önünde öpüştüğümüz bir videoyu Ege'ye atsam Eren sağ kalır mı?" Hayır hayır hayır. Bu ihtimal aklımın ucundan bile geçmemişti. Olamazdı. Şaka olmalıydı bu. Telefonu bırakıp kusmaya başladım. Kalkıp yüzümü yıkadım. Nefretle telefonu açtım ve
"Ne yapmamı istiyorsun?" Berbat bir haldeydim.
"İşte böyle"
"Telefonun hep açık kalsın arada ufak tefek şeyler isteyeceğim sadece." Sinirlerim bozulmuştu. Tuvaletten çıktım ve havluları alıp duşa girdim. Gözyaşlarımı serbest bıraktım. Suyun altında kaybolmaları beni rahatlatıyordu.

Saçlarımı havluya sarıp kapıyı açtım. Kıyafetlerimi giyindim. Yatağa uzanırken ağlamaya devam ediyordum. Kıyamadığım adamı çökertmek için düşmanına yardım edecektim. Yapacak bir şey yoktu. İkinci ihtimal çok daha kötüydü. Gözlerimi silip makyaj masasının önüne oturdum. Birkaç haftada tüm hayatım değişmişti. En son Selim beni aldattığı için ağlıyordum şimdi ise daha yeni tanığım bir adama kıyamadığım için ağlıyorum. Normalde üç ay sonra Selim'le İngiltere'ye taşınacaktık. İşlerimiz bile hazırdı. Belki de oraya gidince evlenirdik. Onu beni aldatırken yakalamış olmasaydım. Sonra Eren'le tanıştık. Her ne kadar buna tanışma denmese de. Onu tanımadan önce Selim'e aşık olduğumu sanıyordum. Selim'i hiç sevmemişim bile. Beni aldattığı için teşekkür bile edebilirdim. Eren'i düşünmeye başladığım an gözlerimdeki yaşlar süzülüyordu. Uzun uzun aynada kendime bakarak ağladım

Kapı açıldı. Gelen Eren'di.
"Noldu?" Hızlıca gözyaşlarımı sildim.
"Yok bir şey."
"Niye ağlıyorsun?"
"Ağlamıyorum."
"Anlatabilirsin."
"Ailesel." Senin yüzünden aptal. Yan odamda başkasıyla yatmasan bunlar başımıza gelmeyecekti.
"Saçlarını da kurutmamışsın. Sen beni öldürmek mi istiyorsun?" Kurutucuyu alıp saçlarımı kurutmaya başladı. Bana değer vermesi çok canımı yakmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Kurutucuyu kapatıp gözlerime baktı.
"Su ister misin?"
"Hayır."
"Niye ağlıyorsun bir şey mi yaptım fark etmeden."
"Hayır sadece annem de eskiden saçlarımı böyle kuruturdu." Düpedüz yalandı. Annem saçlarımı kurutmazdı bile. Bir şey demeden saçlarımı kurutma devam etti. Kendime hakim olamıyordum. Eren saçlarımın nemi gidince saç kurutma makinasını çekmeceye kaldırıp sımsıkı bana sarıldı.
"Ben de ailesiz büyüdüm. Seni çok iyi anlıyorum. Biliyorum zor ama aşabiliriz."
"Eren." Deli gibi ağlıyordum ve titriyordum. Eren de saçlarımı okşuyordu. 5 dakika ona sımsıkı sarılarak ağladım. Yavaşça omzundan kafamı kaldırdım ve
"Daha iyiyim." dedim. Yalandı. İyi falan değildim.
"Yemek hazırlatayım mı?"
"Olur ben de yüzümü yıkayayım."

Yüzüme buz gibi su çarptığımda ağlamam kesilmişti. Saçlarımı geriye atıp aşağı indim. Fatma çeşit çeşit yemek yapmıştı. Tabakları yerleştirmeye başlarken
"Ben hallederim." dedim.
"Olur mu öyle şey efendim. Ben yaparım siz oturum."
"Merve ben. Üstelik neden olmasın siz gidebilirsiniz."
"Peki Merve Hanım." kendimi gülümsemeye zorladım. Bardakları çıkarırken Eren geldi mutfağa.
"Somurtmak hiç yakışmıyor sana." Cevap vermedim. Duygusuz bir şekilde buz dolabından soğuk su çıkardım ve sofraya oturdum.

"Hiçbir şey yemiyorsun." Eren'in sesiyle korkuyla ona baktım.
"Oturduğumuzdan beri sadece tabağındaki bezelyelerle oynuyorsun."
"Dalmışım." dedim ve bezelyelerden bir lokma aldım. Uzun bir sessizlik oldu aramızda. Bu kez bozan bendim.
"Eren biz ne olacağız?"
"Efendim?"
"Bir gün Ege gelecek ve sen bana yaşananlar yaşanmamış gibi mi davranacaksın?"
"Bilmiyoru.."
"Eren yapma ya. Sana aşık olduğumu biliyorsun ve sen..." O an sustum ve ona baktım.
"Ne oldu?"
"Ne oldu biliyor musun? Sen sadece korkağın tekisin. Beni sadece Ege için mutlu etmeye çalışıyorsun."
"Merve."
"Merve deme bana."

Kendime olan sinirimi Eren'e kusmak iyi gelmişti. Sertçe masadan kalkıp odama gittim. Kapıyı çarptım ve yatağa kendimi bıraktım. Tam o an telefona mesaj gelmişti. "Sen de bir siktir git ya. Offf!" Telefonu elime aldım ve açtım.
"Tuvaletin sağındaki odada çalışma odası var. Masanın üstünde de mavi bir zarf olması gerekiyor. Bana içindekileri yarım saat içinde atman gerekiyor." Sıçtığımın mavi zarfı.
"Kameram çalışıyor mu?" bari tuşlu telefon koymasalarmış.
"Evet gayet iyi durumda."
"Eren varsa nasıl atacağım?" yazdım.
"Eren evden çıktı, hadi bekliyorum acil."

Sessizce kapıyı açtım ve etrafa bakındım. Kimse yoktu. Fatma da mutfakta yemekleri topluyordu. Tuvaletin yanındaki odayı açtım ve içeri girdim. Dediği yerde zarf falan yoktu. Sesizce zarfı aramaya başladım. Kütüphanenin rafına konulmuştu. Tam alacakken bir kitaba elim çarptı ve devrildi. Allah'tan çok da ses çıkarmamıştı. Dediği gibi içindekilerin fotoğrafını atıp zarfı aynı yerine bıraktım. Sessizce odadan çıktım. Fatma'yı yoklamak için su doldurmaya karar verdim. Telefonu arka cebime koydum ve mutfağa doğru ilerledim. Oturma odasında dolapları siliyordu. Başımla selam verip suyu aldım ve geri odama çıktım.

Odamda olan pikapın içine en sevdiğim şarkılardan biri olan "Sevmemeliyiz"i koydum. Sevdiğim tüm şarkılar konulmuştu. Hakkımda bu kadar çok şey bilinmesi beni korkutsa da takmadım ve şarkıyı dışarıya bakarak dinledim. Yağmur da başlamıştı. Gerçekten sevmemeli miydik? Kafamda binbir soruyla "Mystery of Love"ı döngüye alıp uyumaya çalıştım. Rüyamda tabi ki Eren'i gördüm.

Bir kaç saat sonra piyano sesleriyle uyandım. Merakla aşağı indim. Eren piyano çalabiliyor muydu ki? Niye haberim yoktu. Odadan geliyordu bu ses. Şarkı da söylüyordu.
"Everything Happens to Me"
Sesi o kadar güzel ve soft bir sesi vardı ki. Geldiğimi fark etmemişti bile. İçimi çektim ve onu dinledim. Hiçbir şey yapmadan sadece orada durdum. Böyle bir adam nasıl buna dönüşebiliyordu? Saçları önüne düşüyordu piyano çalarken. Aslında farklı yetiştirilse ne kadar iyi biri olurdu. Hayat anladığım kadarıyla ona çok kötü bakmıştı. Hep tek başına olduğu belliydi. O da mutlu olmayı hak ediyordu ve onu mutlu edebilecek kişi galiba ben değildim.
"i guess i'll go thru life" derken elimde olmadan eşlik ettim. Bir şey demeden çalmaya devam etti. Ellerinin piyano üzerinde kayıp gitmesi benim de sürüklenmeme sebep oluyordu. Şarkının sözleri bana dokunuyordu. Sadece durup onu izledim. Anı yaşamaya çalışıyordum. Onu kırdığım çok belliydi. Bu kadar sert bir adamın kalbinin böyle yumuşak olması şaşırtıcıydı. İkimiz de şarkıda kayboluyorduk. Şarkı bittiğinde ona baktım.
"Çok güzeldi." dedim. Kelimeler ağzımdan dökülmüştü.
"Teşekkür ederim. En sevdiğim şarkılardan biri."
"Eren. Özür dilerim."
"Haklıydın."
"Hayır ciddi değildim." dedim. Gözlerime baktı. Mavilerin içinde yok olmuştum. Gülümseyerek kafasını salladı ve piyanonun başından kalkıp gitti. Berbat hissediyordum. Piyanonun başına oturup gözlerimin dolmasına izin verdim.

-bölüm sonu...
_________________________________
KAFASI KARIŞANLAR KULÜBÜ?

EFSANE BİR BÖLÜM GELECEK BENDEN SÖYLEMESİ.

SİZCE EREN BİZİ AFFEDER Mİ?

YOKSA KAPI ÖNÜNE Mİ KONULURUZ?

YENİ BÖLÜM İÇİN TAHMİN VE FİKİRLERİNİZİ YAZMAYI UNUTMAYIN!

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin