YENİ BÖLÜM GETİRDİM SİZE KUZULAR! DAYANAMADIM ERKEN YAYINLADIM. UMARIM TAŞLAR BİRAZ DA OLSA YERİNE OTURUR BU BÖLÜMDEN SONRA.
SİZDEN TEK RİCAM YAVAŞ YAVAŞ OKUYUN CÜMLELERİ.
İYİ OKUMALAR...
_____________________________"Eş anlamlı bakış, bir çift ıslak gözde saklıdır. Çok şey anlatır; çünkü dil bağlanır, yürek konuşur."
Şirkete geleli yaklaşık 3 saat olmuştu. Ama benim tek yaptığım bana ayrılan kocaman odadaki kocaman masamda oturup gelecek hakkında düşünmekti. Daha doğrusu geleceğimiz, Erenle bizim geleceğimiz.. Bana sekreterim olduğunu söyleyen kıza odama kimseyi almamasını söylemiştim. Geldiğimden beri rahat bırakılmıyordum. Babam defalarca gelmeye çalışmıştı. Bir sürü arkadaşım, daha doğrusu arkadaşım sandığım iki yüzlüler yüzünden de telefonum susmamıştı. Bazıları şirkete gelmeye bile yüz bulmuştu. Ama kapımı kimseye açmamıştım.
O günden sonra geçen haftalarda. Beni hayatta tutan sadece Eren'in görüntüleri olmuştu. Ege, Eren'in evinin kameralarına bağlanmıştı. Bana belli aralıklarla Eren'i, ne kadar acı çektiğini gösteriyordu. Tabi Ege duştayken veya uyurken gizlice Eren'i izlediğimi bilmiyordu.
Eren, giderek güçsüzleşmişti. Ona ne söylediler bilmiyordum ama evden çıkmıyordu. Bütün gün uyuyup gece kendini içkiyle avutuyordu. Türkiye'ye bile dönmemişti. Fransa'daki 'evimizde' kalıyordu. Neredeyse hiç yemek yemiyor, sadece içkiyle geçiniyordu. Sürekli bir şeyleri yıkıp döküyordu. Telefonunu kırdığı için kimse ona ulaşamıyordu ve evin yerini kimse bilmediği için korkuyordum. Ya ona bir şey olursa? Kimse onun yardımına koşamazdı. Her gece farklı bir resmimize bakıp hepsini yere fırlatıyordu. Onu öyle gördükçe yıkılıyordum. Ama bu beni daha da hırslandırıyordu. Onun beni kurtardığı gibi ben de onu kurtaracaktım. Bizi kurtaracaktım..
3 saatin sonunda artık neredeyse her şeye karar vermiştim. Bütün arkadaşlarımı hayatımdan sildim. Hepsini! Bana gerçekten arkadaş olan biri bile yoktu! En yakın arkadaşım bile beni sevgilimle aldatmışken ben daha kime güvenseydim. Bunu arkadaşlarımdan çoğunun bildiğini ama bana söylemediklerini de göz önünde bulundurursak, gayet mantıklı bir seçim oluyordu. İkinci olarak babamla konuşmalıydım. Ondan hesap sormam gereken bir sürü mesele vardı. Öncelikle beni Ege'ye emanet etmişti! Ya bu adam kördü, Ege'nin nasıl bir manyak olduğunu bilmiyordu. Ya da beni artık gözden çıkarmıştı. Sonralıkla para mevzusunu halletmem gerekiyordu. Babamdan hakkım olanı alıp, bir süre şirkette çalıştım mı hesaplamalarım sonucunda tam 1 ay içinde Eren'le beraber yeni bir hayat kurabilmemiz için gereken para elimde olacaktı.
Eren'in yokluğunda başlarda kendimi aç bıraksam, hırpalasam, hatta kendimi öldürmeyi bile düşünsem de. Son haftalarım sadece plan yaparak geçmişti. Ikimiz için, geleceğimiz için, kavuşacağımız an için planlıyordum her şeyi. Kafamı böylece ölümden uzak tutmaya çalışıyordum. Çünkü Eren'den her uzak kaldığım gün ölüme daha da yaklaşıyordum. Ölüm sebebim oyken, hayatta kalma sebebimin o olması haksızlıktı..
Hayatımı düzene sokacaktım. Sonra da bütün hayatımı bırakıp Eren'le yeni bir hayat kuracaktım. 2 sene önce babamdan gizlice aldığım New York'taki Central Park Penthouse'ta olan lüks evimi aratmıştım. Biz taşınana kadar kiraya verilmesini söyleyip, oradan gelecek parayı da kullanmayı düşündüm. Belki oraya taşınırdık, bütün evi yenilerdik beraber, beraber boyardık belki.. Yeni bir hayatımız olurdu. Ben orada bir şirkete başlardım, Eren de yeni bir iş bulurdu kendine.
Bu planlarımı uygularken tabi ki Ateş'i bulma planlarımı da uygulayacaktım. Ateş'i bulup Ege'ye yem atacaktım. İkisinden de kurtulunca aramızda hiç bir engel kalmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI
ChickLitTanımadığın birini sevebilir misin? "Bu evde kurallar var." dediği an iyice sinirlenmiştim ve bağırmaya başladım. "Buraya isteyerek mi geldiğimi sanıyorsun? Beni zorla buraya getirdin, ne yapmamı bekliyorsun? Önce beni beni öldürmeye çalışan ama kim...