bi baktım fic jenlisa da 40. olmuş gaza geldim bi bölüm daha yazayım dedim
Grup olarak seçildiğimizden beri genel olarak zaten birlikte olan biz artık neredeyse her gün beraber gibiydik.Şahsen bu durumdan çokta şikayetçi değildim.
Bu zamana kadar stajyerliğin yoğun ve yorucu olduğundan şikayet ederken o küfür ettiren programı mumla arayacağımız hiç aklımıza gelmezdi.Öncekinden çok daha fazla,çok daha sıkı çalışıyorduk.Üstelik eskisinden daha sert değerlendiriliyorduk.Yaptığımız her şey mükkemmel olmalıydı.Şirket mükkemmeliyetçiydi.En ufak hatalara tahammül etmiyordu.Çok zorlanıyorduk ama bu durumdan her seferinde birbirimizi teselli ederek kurtuluyorduk.Kendi kendimizin ilacı olmuştuk.4'ümüzün arasındaki bağlar her anlamda gelişiyordu.Stajyer arkadaşlığından ziyade bir aile gibi olmuştuk hemen hemen.Buraya geldiğimizden beri ailemizi görmeye gidemediğimizden kendimize 4 kişilik bir aile kurmuş gibiydik.
Her gün deli gibi çalışıp günün sonunda nefes alamayacak haldeyken bile kendimize bir zaman bulup inanılmaz keyifli vakit geçiriyorduk.Sabahlara kadar kendi kendimize şarkılar coverlıyorduk.Şarkı söylemeye enerjik ve heyecanlı şarkılarla başlarken her seferinde günün sonunu hüzün dolu bir müzikle ve dolmuş gözlerle kapatıyorduk.Buna ihtiyacımız vardı.Ailelerimizi hepimiz çok özlesek de Lisa ve Rose bu konuda çok daha fazla hassastı.Ben zaten hemen hemen yalnız büyümüştüm.Jisoo ise sert ve ciddi bir ailede büyümüştü bu yüzden diğer ikisi kadar duygusal bakamıyordu.Rose'ye tam olarak home-sick denilebilirdi.Evini inanılmaz çok özlüyordu.Annesiyle her konuştuğunda konuşma salya sümük bitiyordu.Dediğine göre daha önce evden 1 hafta bile uzak kalmamış.Şimdiyse aylardır evinden uzakta,hayalleri için uğraşıyordu.
Lisa ailesi hakkında çok fazla konuşmayı sevmiyordu.Sadece babasının üvey olduğunu ve ikisini de çok sevdiğini söylerdi.Babası Tayland'da ünlü bir şefmiş.Birlikte konuştuğumuzda bu tarz yüzeysel bilgiler anlatırken,baş başa kaldığımızda daha fazlasını öğrenme şansım olmuştu.Bir keresinde karnımda yatarak 4 saat boyunca ağlayıp içini dökmüştü.Lisa gözüktüğünün aksine,içinde çok farklı biriydi.Dışarıya hep güler yüzlü tarafını gösteriyordu.Mutluluk virüsü denilen şeyin tam karşılığıydı.Ancak Lisa,içinde bir yerlerde çok duygusal biriydi.Narindi,kötü niyetli insanlara karşı çok savunmasızdı.Bu da beni en çok korkutan şeylerden biriydi.Son günlerde etraf kötü kalpli,nefret dolu insanlarla doluydu.İdollere yapılan iğrenç şeyler akıl alır gibi değildi.Yaşadığı şeyleri,aldığı nefretleri kaldıramayıp canına kıyan idoller bile vardı.
Gün geçtikçe onu her gün biraz daha tanıyordum.Benim için uzun soluklu bir romanı okumak gibiydi Lisa'yı tanımak.Her sayfasında,öğrendiğim her yeni bilgide mest oluyordum adeta.Onun gözlerine baktığımda,saf sevgiden başka bir şey görmüyordum.Herkese karşı sevgi dolu bakardı,ama bana başka bakıyordu.Onunla aramızdaki şeyin bir ismi var mıydı bilmiyordum.Bir ismi olması gerektiğini de sanmıyordum.Ama içimde bir yerlerde,kesinlike onu sevdiğimi biliyordum..
Grup içinde hepimizin rolleri hemen hemen belliydi.Önceden de dediğim gibi,aramızda zaten çok iyi bir uyum vardı.Diğer gruplardaki gibi herhangi birimizin daha fazla söyleme,daha çok ön plana çıkma gibi saçma sapan istekleri yoktu.Durumu tamamen gidişatına bırakıyorduk ve her şey yolunda gidiyordu.
Şirket bizden bir performans istemişti.Bu performansa tüm dikkatimizi verip en iyi şekilde çalışmamızı,bunun çok önemli bir şey olduğunu belirtti.Açıkçası burada önemli bir şeyler olacak lafını duyduğunuzda,aklınıza gelen ilk şey endişelenmek oluyordu.Çünkü bu lanet olası şirket,onlara bakışınızdan bile rahatsız olmuş olabiliyorlardı ve birden kendinizi kapının dışında bulabilirdiniz.Açıkçası bu yönlerini keşfettiğimden beri,daha ilk aylarında onların yüzüne karşı sertçe çıkışan Lisa'nın hala nasıl burada olabildiğini aklım almıyordu.Sanırım mucizeler bazen gerçekleşebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life is live • Jenlisa
Teen FictionEn çok yapmak istediğin şey ile en çok yaptığın şey nedir?Jennie bunun farkına vardığında işler çıkılmaz bir hal alıyor. JENLİSA#1