Evvet, geldik zurnanın zart dediği yere~
Yorumlarınızı bekliyorum ♡
Derin bir nefes alıp sakin kalmak için sabrımın son demlerini zorlarken benim bu halimle eğlenir gibi duran Seojoon sırıtmış ve Taehyung'un omzundaki eliyle kolunu okşamıştı. Taehyung'un bu durumdan memnun olmadığını görebiliyordum. Namjoon ve Yoongi, akşam yemeği için geldiğimiz mekânda karşılaştıkları arkadaşlarını masamıza davet etmişler ve onunla derin bir sohbete dalmışlardı. Yanımda oturan Jimin yumruk yaptığım elimi sakin olmamı ister gibi tuttuğunda, derin bir nefes daha aldım.
Yoongi ve Namjoon'un Japonya'ya gelişi üzerinden dört gün geçmişti ve Taehyung'u bu süre içerisinde o kadar az görmüştüm ki burnumda tütüyordu. Şu an karşımda oturmuş, o sevdiğim kara gözleri ile gözlerime bakıyordu ve ben, ona dokunamıyordum ya, kahroluyordum! Bu dört gün boyunca Taehyung hep babalarıylaydı, doğal olarak. Evim küçük olduğu için otelde kalıyorlardı ve otel eve çok yakındı. Bu yüzden sabahları erkenden geliyorlar ve kahvaltı yapmak için dışarı çıkıyorlardı. Yoongi burada oldukları süre içerisinde evde kalmak istemediği için zamanlarını dışarıda geçiriyorlardı ve çalıştığım için ilk gün hariç onlara eşlik edememiştim. Dünse Taehyung, Yoongi ve Namjoon ile birlikte otelde kalmıştı ve o yanımda olmadığı için uyuyamamıştım.
Bu sabah, gece gözlerimi bir saniye bile yumup uyumadığım için sinirle kalkmıştım yataktan. Kahvaltı bile yapmadan üniversiteye gitmiş ve akşama doğru Namjoon'un mesajına kadar patlamaya hazır bir bomba olarak gezmiştim. Namjoon mesajında, akşam yemeği için üniversitenin yakınlarında bir lokantada olacaklarını ve bu yüzden benim de gelmemi istediğini söylemişti. Adeta uçarak lokantaya vardığımda ise yere çakılırken bulmuştum kendimi. Seojoon ve Jimin de oradaydı; hatta Seojoon Taehyung'un yanında oturuyor ve haddinden fazla yakın duruyordu. Kendimi gülümsemeye zorlayarak Jimin'in yanındaki boş yere geçince karşımda oturan galaksi gözlü sevgilimi görmüştüm. Gözlerinin içi parlıyordu ve gözlerimin içinin parladığına emindim. Masanın altından ayaklarını ayaklarıma sürttüğünde irkilsem de gülümsememi bastırarak karşılık vermiştim.
Akşam yemeği aslında fena gitmiyordu. Yoongi ve Namjoon buraya kadar gelmişken Jimin'i ve kuzenini de görmek istemişlerdi. Hoseok'un Jimin'i özlediğinden bahsediyorlardı ve Jimin'in buna tepkisi kızaran yanaklarını gizlemek olmuştu. Zihnime bir yıldırım misali düşen ani bir soru ile kaşlarımdan birini kaldırsam da bu soruyu cevaplaması için Jimin'e ya da Hoseok'a başka bir zaman sormaya karar vermiştim.
Tatlı faslına geçtiğimiz zaman, Yoongi yakın bir arkadaşını fark etmiş ve onu da masaya davet etmişti. Kalabalıklaşan masamızda konuşmalar bölünmüştü ve sonunda ilgim tamamen Taehyung'a kaymıştı. Zaten problem bu andan sonra başlıyordu çünkü Seojoon Taehyung'a olan yakınlığını daha da arttırmıştı ve bunu bana inat yaptığını yüzündeki o alaycı gülüşten anlıyordum. Derdi neydi, bilmiyor ve bilmek de istemiyordum ama birazdan benden kuvvetli bir yumruk yiyecekti.
"Taehyung"dedi, gözlerimin içine bakarak. "Bize kalmaya gelmelisin. Seveceğini düşündüğüm bir oyunum var. Geçen Jimin'e bahsetmiştin."
"Teşekkür ederim hyung ama Jeongguk o oyunu satın aldı bana. Onunla oynuyoruz."
"Ah öyle mi?" Seojoon geriye yaslanıp şarabından bir yudum aldı.
Bakışlarımız arasındaki gerginlik o kadar büyüktü ki Taehyung ayağa kalkıp da "Ben lavaboya gidiyorum."diyene kadar Seojoon'a baktığımı fark etmemiştim bile. Taehyung masadan uzaklaşırken yerimden kalkmış ve kimseye bir şey demeden peşine takılmıştım. Seojoon'un beni kışkırtmalarına kanıp Taehyung ile ilgilenmeyi unutmuştum ve minik bebeğimin bana küsmesini istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meow, darlin | taekook ✔
FanfictionJeongguk'un zaafı kedilerdi. Özellikle iki ayak üzerinde ve ismi Taehyung olan kediler. taekook 29.04.2020 Tüm Hakları Saklıdır!