Sonunda yavaş yavaş istediğim bölümlere gidiyoruz 🥺
Bu arada baştan demeyi unuttum ama Jimin bu hikâyede kıyafetlerin cinsiyeti olduğuna inanmayan bir modacı ve canı ne isterse giyen birisi :) O yüzden önyargıları bir tarafa alarak okuyoruz hep beraber ✨
Umarım beğenirsiniz. Düşüncelerinizi bekliyorum.
🍭🍭🍭
Pekâlâ,
Jimin bunu nasıl anlatması gerektiğini bilmiyordu. Ekrana bakarken çok şaşkındı. Yalnızca üç günde, yaklaşık on bin takipçisi olmuştu. Üstelik Jungkook'un o günkü yayınında hesabını söylemesinin ardından bildirimleri asla susmuyordu.
Hiç paylaşım yapmamıştı şu ana kadar ama bugün yapacaktı.
Jungkook ve Taehyung'un dediği şeyler aklındaydı. Onları çok haklı buluyordu. Dediklerini dikkate alması gerektiğinin farkındaydı çünkü işin merkezinde olan kişilerdi onlar.
Şimdi ise evinin içerisindeki minik atölyesinde güzel bir ışık arıyordu. Uzun zaman sonra ilk defa, bu kadar takipçisi için hikâye paylaşacaktı.
Perdeyi açtığı gibi gün ışığı yüzüne vurduğu için sevindi. Evine güneş giren tek yer burasıydı. Burada kalıcı olarak kalmayacağı için sorun etmemişti böyle şeyleri. Biraz da bütçesine göre hareket etmesi gerekiyordu tabii.
Kamerayı açtığında elini saçlarından geçirdi ve dudağına taktığı sahte piercingi düzeltti. Üzerindeki kıyafete uyacağını bilse saçını bile kazıtabilecek bir modacıydı. Sahte de olsa piercing koleksiyonu vardı. Çeşitli takılar, makyaj malzemeleri, tokalar, jartiyer ve nicesi...
Görüntüsünden memnun olunca videoyu başlattı. "Merhabalar!" dedi neşeli bir sesle. "Beni ilk defa görenler için kendimi tanıtmak istedim. Ben Jimin. Koreli bir modacıyım. Kısaca merhaba demek için geldim, eğer canlı yayın açmak gibi bir şansım olursa daha iyi tanıyacağınızı düşünüyorum. Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere." Tatlı gülümsemesi ile el sallayıp videoyu durdurdu ve on kere izledikten sonra çok da kusur bulmayınca paylaştı.
Nedensizce alacağı yorumlardan çekiniyordu. İnsanlar yargılayıcıydı. Giydiği göğüs dekolteli bluzuna, belki de piercingine, hatta gözündeki parıltılı makyaja gelecek yorumları tahmin edebiliyordu.
O yüzden Seokjin'i aradı. Onunla konuşurken zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordu, o yüzden aklına gelen ilk ve tek kişi hyunguydu.
"Popüler oldun beni unuttun." diyerek açtı Seokjin telefonu. Jimin göz devirdi ama bir yandan da sırıtıyordu. "Ne alakası var? Sabah konuştuk."
"Neyse, ben bugün senin Jungkook'u dibine kadar stalkladım. Hatta arkadaşının hesabına bile baktım."
Jimin gururla gülümsedi. İşte, gerçek dost böyle olurdu. Tıpkı yaptığının aynısını yapmıştı. Jungkook'un aksine. Onun nasıl olur da son anda hesabına baktığına hâlâ anlam veremiyordu. Hiç mi merak etmemişti? Üstelik üç gündür hiç iletişime geçmemiş olmaları da ayrı bir konuydu.
Kendi kendine omuz silkti ve salonuna doğru ilerleyip büyük koltuğa kuruldu. Bu esnada Seokjin, Jungkook ve Taehyung'u yorumluyordu.
"Jungkook çok yakışıklı değil mi sence de? Çocuğun yüzünde hem tatlı hem de çekici bir hava var. Taehyung'tan daha çok beğendim nedense."
Jimin üstündeki, sırf hikâye çekmek için giydiği göğüs dekolteli tarçın renkli bluzunu kısa şortunun içinden çıkardı. Şortu kimse görmüyor diye çok da umursamamıştı ama bu bluzu ile bir fotoğrafı olsun istiyordu. Seokjin ile konuştuktan sonra şık bir pantolonla kombinlemeyi aklına kazıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love among us •jikook
FanfictionJungkook ünlü bir Twitch yayıncısıdır ve Among Us adlı oyunu oynamak üzere binlerce insanın katıldığı bir canlı yayın açar.