B7

10 5 2
                                    

Bugün günlerden Cumartesi
şimdi ne yaptığımı merak ediyor olmalısınız. Hemen söyleyeyim, dolabımın karşısında durmuş kıyafetlerimi izliyorum. Onların nasıl geleceğini bilmediğimden nasıl giyinmem gerektiğinide kestiremediğim için dolabımdaki kıyafetlerimi izliyorum.

"Siyah kumaş pantolonumu ve beyaz kazağımı giysem nasıl olur acaba?" Siyah kumaş pantolonumu ve beyaz kazağımı üzerimde tutup boy aynamın karşısına geçtim. Hem sade hemde güzel görünüyordu. Ne olur ne olmaz diye birkaç kombin daha deneyip en son sitah kumaş pantolonum ve beyaz kazağımda karar kılıp üzerime geçirdim.

Kazağımın ucunu hafifçe pantolonumun içine yerleştirip dökümlü durmasını sağladım. aynanın önüne geçip tekrar kendime bakıp gülümsedim. Güzel görünüyordum.

beyaz çoraplarımı ayağıma giydikten sonra saçlarımı tepeden bol bir şekilde toplayıp çantamı yatağımın üzerinden alıp odamdan çıktım. İlk önce mutfağa gidip aygazı kontrol ettim. Daha sonra ışıkları kontrol edip kapıya yöneldim.

Ayakkabı dolabından beyaz ayakkabılarımı alıp hızlıca giydim. Daha sonra evden çıktıp. Kapıyı kilitleyip anahtarı çantama attıktan sonra üzerimi düzeltip derin bir nefes aldım.

"Gidelim."

○○○

Sahile geldiğimde Eslina çoktan gelmiş ve bankta oturmuş bizi bekliyordu. Dün sahilde buluşmak için sözleşmiştik. Sahil havasının hepimize iyi geleceğini düşünüp buluşma yeri olarak burayı seçmiştik.

Eslina beni görür görmez el sallayıp yanıma geldi.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum. Çok bekledin mi?"

"Hayır, yeni gelmiştim zaten."

Beş dakikalık kısa bir bekleyişimizin ardından Yavuz yanında uzun boylu bir çocukla bize doğru geliyordu. Bizi görünce ikiside gülümsedi. Ayağa kalkıp yanlarına doğru ilerleyecekken Eslina kolumu tuttu.

"Ne oldu?"

"Bir an heyecan yaptım." dedi buruk bir gülümsemeyle. Gülüşüne karşılık verip yanağını sıktım.

"Ay sen heyecanlandın mı?" masum bir gülümsemeyle başını sallayıp benimle birlikte ayağa kalktı. Anlaşılan bu gün onun için çok heyecan dolu geçecekti. Melih bu hallerinden anlamazsa artık bende birşey demiyorum.

"Merhaba. " Yavuz bana bakıp gülümsedi ve daha sonra Ceyda'ya dönüp gülümsedi.

"Ben Çınar." bana bakıp gülümsedikten sonra Eslina'ya elini uzartı. Eslina kocaman gülümseyerek Melih'in elini tutup cevap verdi. Yani buna cevap denirse.

"Ben de şey. Mmm adım neydi?" dördümüz arasında bir kahkağa firar ederken Çınar gülerek Eslina'ya dönüp,

"Eslina?" dedi.

"Eslina Evet, adım Eslina" şuan inanın o'nun yerinde olmayı istemezdim. Her an bayılacakmış gibi bir hâli var.

"Memnun oldum. Eslina."

"Ben de memnun oldum Çınar."

○○○

Bugün geçirdiğim haftasonu benim inok güzel geçmişti. Son birkaç yıldır geçirdiğim haftasonlarını düşünecek olursak evet, mutlu olmuştum. hemde fazlasıyla.

Israrlarım sonucu Çınar, Eslina ve Yavuz evime gelmişlerdi. Şimdi ise hep birlikte tatlı sandwichler hazırlıyorduk.

"Ya bak Yavuz. Bunu ekmeğin üzerine süreceksin."

"Ben de öyle yapıyorum zaten."

"Şimdi çilekleri üzerine yerleştir."

"Böyle mi?"

"Evet. Şimdi o kremadan çilekletin üzerine sür."

"Oldu mu?"

"Evet. Şimdi ekmeği üzerine kapat ve oldu."

"Çok güzel görünüyor."

"Tadına bakmak ister misin?" ekmeği bıçakla ikie böldükten sonra iki eline almış ve bütüncedine ağzına atmıştı.

"Bo çok gozol olmuş omoo!" ağızı dolu konuştupundan azğından krema fıkırıyordu.

"Yut öyle konuş." dedim gülerek. Elindeki sandwichin diğer yarısını alıp tadına baktım. Gerçektende ilk denememize göre tadı çok güzeldi. Yenilebilir kıvamdaydı.

"Beğendin mi?" ağzındakini yutup bana baktı.

"Evet, güzel olmuş. "

Hem yaptığımız sandwichleri yedik hemde sohbet ettik. Çınar ve Eslina çoktan kaynaşmışlardı bile. Yavuz desek, o şuanda sandwichleri yemekle meşkûl. Bir süre durup onları izledim. Üçüde çok keyifli, mutlu görünüyorlardı. Önüme dönüp tabağı elime alacakken kapı çaldı. "Ben bakarım." diyerek mutfaktan çıkıp kapıya yöneldim. Kapı çok ısrarcı bir şekilde çalınıyordu. Teyzem olabileceğini düşünmüştüm ama teyzem hep gelmeden önce mutlaka arardı. Kuzenlerimde olamazdı. Kapıya yönelip açtığım sırada karşımda uzun boylu, tamamen siyaha bürünmüş biri duruyordu. Sadece gözleri açıkta kalacak şekilde tamamen siyaha gizlemişti bedeni. Sadece gözleri görünüyordu. Mavi gözleri..

"Kim-siniz?" diye sorduğumda durup yüzümü inceledi. Daha sonra elini cebine atıp bir zarf çıkarttı. Zarfı bana vermek ve vermemek arasında gidio gelirken birkaç saniye gözleri ellerine kaymıştı. Ona uyumlu bir şekilde benimde. Sıkıntılı bir nefes verip zarfı bana uzattı. Zarfı elime çekincen bir tavırla alırken arkasını dönüp bir adım atmadan kolunu tuttum.

"Kimsin sen?"

Cevap vermedi. Sadece yüzüme baktı.

"Kimsin dedim!"

Sağ gözünden akan bir damla yaş, yüzünü gizlediği siyah maskesine damlamıştı. Elimi itip hızlı adımlarla indi basamakları. Birkaç saniye öylece kala kalsamda hızlıca ayakkabılarımı giyip kapıyı ardımdan çekip çıktım. Merdiven basamaklarını daha önce hiç inmediğim bir hızla indim. Apartmandan dışarıya çıktığımdı dışarıda kimse yoktu. Görünürde yoktu. Sanki bir anda kaybolup gitmişti. Görünmez olmuştu. Her yere baktım. Ağaçların arkasına, evlerin etraflarına.. Ama yoktu. Tek bir iz bile bırakmadan kaybolmuştu.

Daha önce yağmurun altında bekleyen adam gibiydi. Onun gibi görünüyordu. Belkide oydu. Eğer oysa benden ne istiyordu?  Benimle derdi neydi?

Nefes nefese kalmıştım. Alıp verdiğim nefes buhar olup havaya karışırken bir manka gidip oturdum. Kapıma gelip elime tutuşturduğu zarfı açmakla açmamak arasındaydım. Biraz düşündükten sonra açma kararı alıp hızlıca açtım zarfı. Daha doğrudu yırttım.

Bir mektup çıkmıştı. Bir mektup daha...

"Özlüyorsun onu, onları.. Özleme, unut."


YB ile geldim.
Sizce o siyahlı adam kim?
Unutmasını, özlemesini istemediği kişi, kişiler kim?
Tahminlerinizi belirtirseniz sevinirim. Oy ve yorum atmayı unutmayın. Yorumlarınız benim için değerli☆♡

Gün Doğumu PenceresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin