B11

9 3 2
                                    

Alacaklı gibi çalan kapının sesine uyanıp kapıya gittim.

"Patlama geldik!"

Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm yüz kuzenin Sarper'e aitti.

"Niye açmıyorsun lan kapıyı? İki saattir çalıyorum." Diye çemkirdi suratıma.

"Uyuyordum gerizekalı! Geç!" İçeri geçip ayakkabılarını çıkarttıktan sonra kapıyı ardından kapattım. Elindeki poşeti mutfak tezgahının üzerine bırakıp masadaki surahiden su doldurdu ve tek dikişte içti. Sandalyeyi çekip oturdu.

"Kızım hiç mi sıkılmıyorsun ya? Gel işte bize." Poşettekileri tezgaha yerleştirirken konuştu. Teyzem yine yemek göndermişti. Sarma ve börek vardı. Sevdiğimi bildiği için teyzem hep yapıp gönderiridi. Yada kendisi gelirdi.

"Sıkılmıyorum."

"Bugün burda kalıcam. Özledim kızım seni." Poşeti çekmeceye katlayıp koydultan sonra sandalye çekip karşısına oturdum.

"Geçen camdan dışarıyı izlerken bir adam gördüm. Simsiyah giyinmiş duruyordu öyle. Yağmurda şiddetliydi, şemsiyeside yoktu. Camı açtım 'ıslanıyorsun' diye bağırdım. Sonra yukarıya baktı birkaç saniye sonra gitti koşarak. Birkaç gün sonrada kapıya geldi biri. Onun gibi giyinmişti. Mavi... Mavi gözleri görünüyordu sadece. Elime bir zarf tutuşturdu gitti. Peşinden gittim ama çoktan, çoktan gitmişti." Sarper gözlerini kocaman açmış beni dinliyordu. Şaşırmıştı. Hemde çok şaşırmıştı..

"Zarfa ne yazıyordu?" diye sordu titrek bir sesle. Göğsü hızla inip kalkarken cevap vermek yerine kağıdı salondaki çekmeceden alıp ona uzattım. Kağıdı itinayla açıp okudu.

"Ne-ne demek bu?"

"Bilmiyorum."

"Tanıyor muydun peki?

"Hayır."

"Aynı kişi olabilirmi sence?"

"Bilmiyorum, belki."

Aramızda oluşan sessizliği bozan yine Sarper olmuştu. Ayağa kalkıp annesinin yolladığı yemekleri masaya koydu çekmeceden çatal alıp bu sefer yanıma oturdu. Sarper benden iki yaş büyüktü. Beni Sanem'den ayırmazdı. Sanem onun için ne ifade ediyorsa benide ondan farksız görüyordu. Küçüklüğümüzden beri bu böyleydi. Bana hiç kıyamazdı. Bende o'na. Beni bir abi edasıyla koruyup kollardı. Üzüldüğümde ise dayanamaz morelimi yüksek tutmaya çalışırdı hep. Son beş yılda olanlardan sonra daha da üzerime titremişti. Bu durum her ne kadar hoşuma gitsede benim yüzümden üzülüyor olması içten içe üzüyordu beni de.

"Bak Elfida'm. Sanem benim için ne ifade ediyorsa sende benim için ondan farksızsın, bunu biliyorsun."

"Biliyorum."

"Bir süre seninle kalıcam. Seni bu durumda yanlız bırakmak istemiyorum. Bize gel desem kabul etmeyeceksin o yüzden ben burada kalıcam." Kurduğu cümleler gözyaşlarımı zorlarken kollarımı beline sardım.

"İyiki varsın abi."

"Sen de iyiki varsın canımın içi." Diyio saçlarımı okşarken gözlerimi silip doğruldum.

"Hadi yiyelim. Acıktım ben." Yüzümü avuçlarının içine alıp gözyaşlarımı baş parmaklarıyla sildi.

"Sulu göz seni. Hadi yiyelim. Sonra da biraz yürüyüşe çıkalım." başımı sallayıp gülümsedim.

》》》

"Sarper hadii!"

"Geliyorum!"

Gün Doğumu PenceresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin