Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür..
•
•Hava yeni yeni kararmaya başlamıştı.. Hafifce saçlarına rüzgar dolaniyor. Dağılan saç tutamlarini yüzünden sallayarak uzaklastiriyordu. Altın işlemeli büyük vazolarla çevrili yola adimini attı. Sarayın bahçesinde ki ışıklarla süslenmiş çardağa baktı. Her zaman sade gördüğü bu bahçeyi böyle görmek heyecanlandırmıştı onu. Tatlı rüzgar esintisi içini urpertmisti. Boğazı beyaz firfirlarla süslü gömleğinin üstüne nişanlısının isteği üzerine giydiği kırmızı ceketi altın işlemeli bir kemer ile beline sabitlenmisti. Altında siyah kumaş pantolonu vardı. Görüntüsünden memnundu. Bileğine bagladigi beyaz fuları parmağına doluyor, sakinlesmeye çalışıyordu.Buyuk,görkemli kapının önünde bekleyen nişanlısına baktı. Merdivenlere çıkmaya başlamadan önce yüzünde tebessüm ile eğilerek selamladi. Birlikte giymek için diktirdigi kırmızı ceketin ve altın kemerin belinde duruşunu inceledi. Boyu kendisine göre uzun, güçlü ve yakışıklı bir gençti. Saçlarının üstünde ki altın işlemeli taç belinde ki kemer ile uyumluydu. Gülümseyerek konuşmaya çalıştı.
-Prens Jeon.
- Çok güzel gorunuyorsun sevgili nişanlım. Nasılsın?
-Sadece fazlasıyla heyecanlıyım. Bu minik heyecanımı mazur görün olur mu?
Prens Park mahcup bir şekilde gülümsedi. Oldukça kibar bir gençti. Yanakları hemen al al olurdu. Prens Jeon en çok bu halini seviyordu.
-Siz nasılsınız?
-Mutluyum. Çok uzun zamandır nisanimizin olmasını bekliyorum.
Prens Park Swan klanının tek varisiydi. İyi yetismis, saygılı ve zeki bir gençti. Prens Jeon ise kardeşinin tahtı ağabeyine bırakması uzerine tahtın bütün sorumluluğunu almıştı. Yakın zamanda sekiz klanın başına geçecek ve Arkadia İmparatorluğunun kralı olacaktı. Ailelerinin uygun gormesi ile önceden de arkadaş olan bu iki genç prens evlenecek ve Swan klanı Arkadia Krallığına katılacaktı. Bütün klanlar tarafından aylardır heyecanla beklenen büyük gündü bu gün... Nişan günü.. Bir yıl sonra ise görkemli, krallığa layık bir düğünle evlenecek ve Prens Jeon artık tahtın sahibi olacaktı.
Kolunu nazikçe tutan,tüm guzel şeyleri kıskandıran Jimin'e gulumseyerek bakan prens, yaşlı kralı fazlasıyla mutlu ediyordu. Misafirlere minnetlerini sunuyor, arkada çalan melodiye uyum sağlayarak yavaşça kral a doğru yuruyorlardi. Sarayın misafir salonundaki büyük yemek masası kaldırılmış yerine devasa büyüklükte bir piyano ve çello koyulmuştu. Ahenkli melodi fazlasiyla misafirleri mutlu ediyordu. Kral ve Kralice iki prensin yanlarina gelmesi ile ayağa kalktılar. Saygı ile eğilen ogulları ve nişanlısına büyük bir mutlulukla bakıyorlardı.
-Sevgili halkım, yakında kralligimizin başına geçecek olan oğlumun bu mutlu gününde bizi sereflendirdiginiz için minnettarim. Bilirsiniz ki kralligimiza bağlı klanlarin arasında ki huzura fazlasıyla önem veririm. Artık Swan klanını da aramıza katılmış sayın ve sayginizi onlara da gösterin. Oğlumun sizler icin en iyisi olmasını sağlayacağım.İyi eğlenceler..
Gecenin geri kalanı edilen danslar ve sohbetlerle gecmisti. Jimin kalabaliktan uzaklaşmak için bahçede ki çardağa gitmişti. Gözleriyle yıldızları inceliyor ,kendi gozlerine hapsediyordu. Gece ilerliyor, soğuyan hava fazlasıyla usutuyordu. Nasıl evlenme aşamasına geldiğini düşündü. Babası Swan klanının hukumdariydi.Kral Jisung artık kendi bölgesinin kötüye gittiğini farkediyordu. Gençliğinde kendisini tamamen ülkesine adamıssa da zamanla yorulmuş ve işlerde zorlanmaya başlamıştı. Eski bir arkadasi olan Kral Jeon'un zor zamanin da yaptığı teklifi değerlendirmekten başka çaresi kalmamısti. Biricik oğlunu prense istemiş ve klanı, imparatorluğa katmayı teklif etmişti. Jimin i bu işe karistirmak istemese de oğlu olgun bir tavır gösterip halkı için bu durumu kabul edeceğini,Prens Jeon u tanıdığıni ve iyi biri oldugunu söyleyerek babasını zor durumdan kurtarmıştı.Jimin düzenli olarak halkı ile sohbet eden bir prensti. Çektikleri zorlukları, yiyecek ihtiyaçlarını bile zor karsiladiklarini biliyordu. Jimin her zaman aşık olmak isterdi. Saçları oksansin, güzel sözler söylensin,sevgiyi hissetsin... Jimin aşık değildi prense... Biliyordu bunu ama en azından arkadaşlardi, kötü biri degildi. En önemlisi değer veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe. °Jikook°
Fanfiction"Ahh! Son kez bastırdım ya yüreğime seni o şimdi yeter bana. Ac gözlü olmayacağım.. Güzel kokun burnumdayken ugurlayacaklar beni dünyadan. " " Huzuru tadacagim. Bilmiyorum belki de aklımı kaybettim. Sahi insan aklını kaybetmeden önce mi mutludur,kay...