Soluklanmadan defterin diğer sayfasına geçtim. Her şeyi haddinden fazla merak ediyordum. Güneş şimdi tam tepeye yükselirken günün en aydınlık saatlerindeydik. Defter ve bacaklarım güneşten nasipleniyorlardı. Biraz geri çekildim yazıları tam seçeyim diye.
3 Temmuz 2019 (Mekan: Baykuş Kafe)
"Sevgili günlük,
Şu an bugünün bitmesine dakikalar var. Sana yazmayalı dört gün oldu. O dört gün bomboş evde ikizimle geçti. Ta ki bu sabah Berk'in arayıp bir kafede sahne alacağını ve gelip izlememi istemesine kadar. İkizimle beraber oraya gittik ve Berk üç dört tane şarkı söyledi. Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Kafede geçirdiğimiz üç dört saatin en güzel yanı Berk'in gözlerime bakarak 'ellerimde çiçekler'i söylemesiydi. Ona aşık olmaktan kendimi alıkoyamam artık. Sana yazmayı sonlandırırken hayatımda değer verdiğim iki insan ve benim fotoğrafımı aşağı bırakıyorum."
Gözlerim aşağıya kaydığında şokla açıldı. Gökçe, ben ve Gizem vardık fotoğrafta. Ben ve Gizem birbirimize bakıyorduk. Bakışlarımız ikimizinde birbirimize karşı boş olmadığını belli eder gibi bakıyordu. Gökçe gözlerini devirmiş ve bir eliyle bizi göstermişti. Gizem'in kardeşiydi Gökçe. Birbirlerine benziyorlardı. Gökçe koyu kumraldı, Gizem ise sarışındı. Tek farkları buydu. Gökçe madem Gizem'in kardeşiydi. Neden benimle bunları yaşamıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökotta| Yarı Texting
ChickLit@gökotta: Berk, beni unuttun mu? @gökotta: Beni unutmana asla izin vermeyeceğim. @gökotta: Unutmaya başladığın her an karşına çıkıp hayatını alt üst edeceğim.
