Kolonun arkasından çıktım. "Ne oluyor, ne satmasından bahsediyorsunuz? Bora'lar beni niye sattı?" Üçünün de yüzü beni gördüğünde hayalet görmüş gibi beyazladı.
"B..Bora açıklayabiliriz." Yaren ağlayarak bana doğru ilerlerken geriye doğru adım attım.
"Anne beni ne için sattılar?"
"Para için oğlum. Sırf senden haberdar olmak istediğimden dolayı benden para alıyorlar." O gün annemin bu küçük yalanına inanıp yıllardır en yakın arkadaşım olduğunu düşündüğüm insanlara sırtımı döndüm.
O evden bir kez daha hayal kırıklığıyla çıktığımda kaybedecek bir şeyim yoktu. Nereye gideceğimi bilmeden rotasız bir gemi gibi yürüdüm saatlerce.
Kendimi bir uçurumun önünde bulduğumda durdum. Tüylerim diken diken oldu. Bugün gördüğüm kabustaki uçurum olduğuna yemin edebilirdim. Bu uçurumun benim için ne ifade etmesi gerektiğini bilmiyordum. Belki de tesadüftü. Lanet olsun ki son zamanlarda hiçbir şeye anlam veremiyordum.
Uçurumun köşesine oturduğumda kenardaki hayatımda hiç görmediğime emin olduğum mor çiçeklere kaydı gözüm. Mor çiçeklerin arasında çiçeklerin gizlediği üzerinde kızılımsı leke olan bir taş gördüm.
Garip bir şekli vardı. Üstüne üstlük üzerinde boya olduğunu düşündüğüm kızıllığı da taşı iyice garip yapıyordu. Taşı parmağımla okşarken telefonum titredi.
@gökotta: İşte sevgilim şimdi tam şu an,
@gökotta: Benden bir parçaya dokunuyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökotta| Yarı Texting
ChickLit@gökotta: Berk, beni unuttun mu? @gökotta: Beni unutmana asla izin vermeyeceğim. @gökotta: Unutmaya başladığın her an karşına çıkıp hayatını alt üst edeceğim.