Gökçe'nin evinden çıkmak için sabah uyandığım odaya geri döndüm. Yatağa yakın yerde olan berjerdeki kıyafetlerimi giymek için üzerimdekileri çıkardım. Tişörtümü ve pantolonumu giydiğimde deri ceketimi aldığım sırada ellerimden kayıp yere düştü. Yere eğilip aldığımda yatağın altında beyaz tüylü deftere takıldı gözlerim. Yatağın altının yerden yüksekliği fazlaydı ve ışığın vurduğu defterin üzerinde "Gizem'in günlüğü" yazıyordu büyük harflerle.
Kaşlarım anlam veremediğim için çatıldı. Ellerim belki de özel hayatın ihlaline sebep olsa da deftere uzandı. Defteri aldığımda pijamaları koyduğum yatağın üzerine oturdum. Sakinleşmeye çalıştım. Bir işe yaramadı. Ellerim defterin kapağını aralamak için can atıyordu sanki. Daha fazla ellerimin aralamak için can attığı günlüğü kapalı tutamadım. Kapağı açtım ve güzel bir yazıyla yazılmış defterin ilk sayfasını okumaya başladım.
21 Haziran 2019 (Mekan: Sahil)
Sevgili Günlük,
Seni bugün o şatafatlı mağazaların içindeki en ücra ve en sakin dükkandan aldım. O dükkanın içinde parlayan bir inci gibi adeta bana yalvarıyordun. Üstelik Tanrı sanki hikayemi sana anlatmam için ayaklarımı o dükkana sürükledi. Şimdi elimdesin ve sana dünyanın en saçma şeyini anlatacağım. Bugün sahilde kaykayımla kayarken bir çocukla çarpıştım. İnanabiliyor musun? Daha tanımadığım ama dokunmak için can atma isteği uyandıran saçları ve baygın bakan gözleri beni haddinden fazla büyüledi. Bilmiyorum bir daha o çocukla karşılaşacak mıyız ama bunun için can atıyor olacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökotta| Yarı Texting
Chick-Lit@gökotta: Berk, beni unuttun mu? @gökotta: Beni unutmana asla izin vermeyeceğim. @gökotta: Unutmaya başladığın her an karşına çıkıp hayatını alt üst edeceğim.