Yaren'den
Bora'yla beraber Baykuş Kafe'ye geldiğimizde sinirle kafeden içeri girdim. Bar kısmında bardakları kurulayan barmene, "Gökçe burada mı?" diye sordum.
"Kimsiniz?"
"Arkadaşıyız. Bir şeyini unutmuş, vermem lazım. Nerede?" Sinirle soluduğumda emindim onun olduğuna. "Çağırıp geliyorum burada bekleyin."
Bora'yla beraber bar sandalyesine oturmuştuk. Parmaklarım tezgahın üzerinde ritim tutuyordu. Aradan iki dakika geçtikten sonra gülerek Gökçe giriş yaptı mekana. "Bahsettiğim kişiler Gökçe abla."
Gökçe bizi gördüğünde şaşırıp şaşkın bir yüz ifadesiyle bize adımladı. "Yaren ve Boraydı sanırım. Hoş geldiniz. Ne işiniz var burada?" Sorgulayıcı bakışları üzerimizde gezinirken bu kadar iyi rol yapması tepemin tasını attırmıştı.
Kolunu tuttum. "Gizem bu numaraları yiyeceğimizi mi sanıyorsun?" Koluna iyice asılırken kaşlarını çatıp elimi itti. Anlam veremez bakışlarla bana bakıyordu. "Aşkım bir sakin ol. Bir şey bilmiyor gibi." Kulağıma fısıldayan Bora'ya döndüm.
"Bakın arkadaşınızla takılmamdan hoşlanmayabilirsiniz ama beni tehdit edemezsiniz."
"Oyunun daha ne kadar sürecek merak ediyorum Gizem."
"Gizem kim?" diyerek mekana girdiğinin farkında olmadığımız Berk'i gördüm. Allah kahretsin! Ne diyecektik?
"Hiç kimse kardeşim. Biz de gidiyorduk, yardımların için teşekkürler Gökçe." Bora durumu kurtarıp beni kolunun altına aldı, çıkmadan önce de Berk'e başıyla selam verdi.
Neler dönüyordu bilmiyordum ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının farkındaydım artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökotta| Yarı Texting
ChickLit@gökotta: Berk, beni unuttun mu? @gökotta: Beni unutmana asla izin vermeyeceğim. @gökotta: Unutmaya başladığın her an karşına çıkıp hayatını alt üst edeceğim.
