|Chan|
Avlanma işi bittikten sonra insan formuma dönmüş, üzerimi değiştirerek kardeşimin olduğu yere ilerlemeye başlamıştım. Yere koyduğum çantayı almış, elimdeki kıyafetleri onun içine koyarak ilerlemeye devam etmiştim.
Yorulmuştum ama buna rağmen az sonra kardeşimin gülümsemesi ile beraber bu yorgunluğum geçecekti. Yani, en azından öyle umuyordum.
Kardeşimi görmem ile beraber gülümsemiş, onun olduğu tarafa doğru ilerlemeye başlamıştım. Kendi kendine heyecanlı ve şaşkın bir şekilde konuştuğunu fark ettiğimde ise kaşlarımı çatmış ve yanında birinin olup olmadığını anlamaya çalışmıştım.
Bastırıcı aldığım için kokuları alamıyordum, konuştuğu kişi de ağacın arkasına kaldığı için tam görünmüyordu.
"Yani bir kardeşin mi vardı?!"
Şaşkın bir şekilde yüksek sesle konuşması ile adımlarımı daha da hızlandırmıştım. Yanlarına geldiğimde ise, tam konuşacaktım ki ağacın gövdesine yaslanarak oturan siyah saçlı oğlana bakmıştım ilk olarak.
İkisi de beni fark etmiş olacaktı ki konuşmayı kesmiş, bakışları beni bulmuştu. Ben ise, tanımadığım oğlana bakmaya devam ediyordum.
"Hyung!"
Kardeşimin bana seslenerek boynuma atlaması ile beraber kendime gelmiş, gülümsemeye başlamıştım. Düşmemesi için kollarımı beline dolamış, ardından onu yere bırakarak saçlarını karıştırmıştım. O ise kıkırdamış, ardından yerde oturarak bize bakmaya devam eden oğlanı göstermişti.
"Chan hyung." demişti endişeli bir şekilde. Ben ise ikisine birden bakıyordum. "Bu Seungmin, bölgeler ve sınırlar dışarısında yaşayan sürülerden birindeymiş normalde. Ama onu satacakken kaçmış ve buraya kadar gelmiş. Ayağı çok kötü, sürü evine bizimle gelebilir mi?"
'İzin ver, o sürülerdeki omegalara eziyet ettiklerini biliyorsun. Geri dönmeye cesaret edemez.'
Gözlerim tekrar oturan oğlana döndüğünde ise yumuşak bir şekilde gülümsemiştim. Kurdumun dediği gibi yapacaktım, bizimle gelmesine izin verecek ve ona bakacaktık. Dediği gibi, geri kaçmaya cesaret edemeyecekti ki zaten oradan gelmişti.
"Tamam bebeğim, gelsin. Bu arada, ben Bang Chan."
"Lee Seungmin."
Hafif bir şekilde başıyla selam verdiğinde ben de aynı şekilde karşılık vermiş, sırtımdaki çantamı kardeşime vermiştim. Yerde oturan oğlanın ayağa kalkmasına yardımcı olmuş, eğilerek sırtıma binmesini sağlamıştım.
Düşündüğümden daha hafifti.
Kollarını boynuma dolamış, o şekilde durarak kardeşimle konuşmaya devam etmişti. Ben ise sessiz bir şekilde kardeşimle yürümeye devam ederken bir yandan onları dinliyor, bir yandan da deminden beri konuşarak dikkatimi dağıtan kurdumu dinliyordum.
'O da bir Luna.' demişti halsiz bir şekilde. Genelde bastırıcı aldığım zamanlarda daha kızgın, sinirli olan kurdum bu sefer halsiz düşmüştü. 'Şimdi iki tane Luna'ya bakmak zorundasın, ya bu kurdun peşinde biri varsa? Sürüyü tehlikeye atamayız, bunu sen de biliyorsun.'
"Atmayacağım." diye mırıldanmıştım kendi kendime. İki omega gülerek konuşmaya devam ederken beni duymadıkları için gülümsemiştim. "Bu olmayacak."
"Ne olmayacak?"
Kardeşim şaşkın bir şekilde bana döndüğünde ben ise gergin bir şekilde gülmüştüm. Sırtımdaki oğlanın tepkisini göremesem bile, bakışlarının üzerimde olduğunu hissetmeye başlamıştım. Bu ise biraz daha gerilmeme sebep olmuştu.
"Bir şey yok bebeğim, siz konuşmaya devam edin."
Jisung, başını salladıktan sonra diğer oğlanla konuşmaya devam ederken tekrar gülümsemiş, bir yandan sürüyü kontrol ederken diğer yandan yanımdaki iki oğlana bakmak durumunda kalıyordum. İkisi konuşurken duyduğum isim ise, şaşırmamı sağlamıştı.
Benim durmam ile beraber kardeşim de durmuş, meraklı bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. Ben ise, deminki isimde takılı kalmıştım.
"Aslında, kayıp bir erkek kardeşim var. Benden büyük, biz küçükken alfa olsa bile o sürüden kaçmış, bir daha gelmemişti. Onu merak ediyorum, nerede olduğunu veya ne yaptığını... Minho hyung nerededir acaba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Luna •Chanmin
Fanfiction"Sonunda seni buldum, Luna'm." [Bang Christopher Chan + Kim Seungmin]