|special part three: the alpha|

1K 133 115
                                    

[Chunghee]

Yan tarafımda oturmaya devam eden oğlana bakmıştım gülümseyerek. O ise önündeki kitaba o kadar çok odaklanmıştı ki benim orada olduğumu unutmuştu bile. Kendisini dış dünyadan somutlamış, kitaba odaklanarak tamamen kitapta bahsedilenleri yaşamaya başlamıştı.

Kahverengi saçlarını bugün alnını açacak şekilde yana yatırmıştı. Yavru köpeği andıran bir yüzü vardı ve gülümseyince iki yanağında da çukurlar oluşuyor, gözleri fazla olmasa bile kısılıyordu. Bu ise onun sevimli olmasını giderek arttırmıştı.

Derin bir şekilde nefes alıp vermiş ve olduğum yerde doğrulmuştum. Bugün de kütüphaneye gelmiştik, diğer yavruların eğitimleri vardı ve bize de buraya gelmemizi söylemişlerdi. Yavrularla beraber bizim de çalışmamızı, çalışmasak bile en azından vakit geçirmemizi söylemişlerdi.

Ben burada vakit geçirememiştim. Uzun kitap raflarının ve duvarların üzerime doğru geldiğini hissetmeye başlamıştım, boğulmuş veya nefes alamıyormuş gibi hissetmiştim.

Etrafa bakınırken aldığım gardenya kokusu beni rahatlatmaya başlamıştı. Çok fazla yayılmamıştı bu koku, az yayılmıştı ama buna rağmen beni rahatlatmaya yetmişti. Rahatlatıcı ve sakinleştirici bir etki yaratmıştı.

Kokunun nereden geldiğini anlamak için etrafa bakınmaya başlamıştım. Kız kardeşimin bir beta olduğu belli olmuştu, o yüzden onu direkt elemiştim çünkü betalar koku yayamazlardı. Diğer yavruların yaşları daha küçük olduğundan ikincil cinsiyetleri belli değildi. Yanımda oturan oğlana bakmıştım tekrar.

Şüpheliydi. Bana her ne kadar bir beta olduğunu söylese bile inanmamıştım. Gözlerime bakmamıştı veya sesinde kesinlik yoktu. Benimle konuştuğu zamanlardaki gibi çıkmamıştı o an sesi.

Ona doğru yaklaştığım zaman sayfayı çevirmiş ve okumaya devam etmişti. Ona yaklaştığımı, daha doğrusu dibine girdiğimi bile fark etmemişti. Gülümsemiş, dişlerimi hafifçe yanağına geçirerek onun dikkatini çekmiştim.

Tabii aniden irkilip elindeki kalın kitapla yüzüme vurmasını beklememiştim.

"Ne yapıyorsun manyak?!" demişti korkuyla. "Aniden yanağımı niye ısırdın?!"

Acıdan dolayı sızlanırken bir elimle burnumu tutmaya başlamıştım. Etraftakilerden zor da olsa gülümseyip özür dilemiş, ardından tekrar sızlanmıştım. Jaehwa ise bir süre şaşkınca durmuş, ardından bana doğru yaklaşmıştı.

"Elini çek de bakayım."

Bir elini elimin üzerine koyduğu zaman başımı sallamıştım iki yana. O ise bir süre bana bakmış, ardından iç çekip elimi burnumdan çekmişti. Masanın çekmecesinde olan ilk yardım setini almış, içindeki pamuklardan birini burnuma tutmaya başlamıştı.

Canım acısa bile onun bu ilgili haline içten bir şekilde gülümsemiştim. Gözlerine baktığım zaman ise gördüğüm şeyle beraber o şekilde olduğum yerde kalmıştım. Aldığım gardenya kokusunun kaynağı tam karşımda duruyordu, masmavi olan gözleri ise endişeyle parlarken bana bakmıştı tekrar.

"İyi misin?"

Sorduğu soruyla beraber başımı sallamıştım tekrar. O ise gülümsemiş, boşta olan eliyle dağılmış saçlarımı düzeltmeye başlamıştı. Ben ise onun bana yalan söylemesine takılı kalmıştım tekrar. Normalde fazla takılmazdım ama bu konuda beni rahatsız eden bir şey vardı.

'Gri kürklü kurtlar, eşlerini buldukları zaman yanından ayrılmazlar. Çünkü onlar sadece kahverengi kürklü kurtlarla beraber olabilir. Bu durum, iki kurt için de bir lanettir.'

"Jaehwa..." demiştim mırıldanarak. O ise bana bakmıştı gülümsemeye devam ederken. "Sen-"

"BABA KARDEŞİM BİR ALFANIN YANINDA! ALFA DA HWANG AİLESİNDEN! KIRMIZI ALARM!"

----------

Chan: Siktim ebeni
Chunghee:
Chunghee: Vasiyetim, oğlunuzla evlenmekti-
Chan:
Minho: Peçete vermemi ister misin? Veya fritöz de getirebilirim?

Neyse neyse

Kaldı iki bölümümüz ve ben bu özel bölümler bitsin istemiyorum :(

My Luna •ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin