|Chapter seven: Where are you going?|

2.7K 358 116
                                    

|Chan|

Kurdum ile konuşmalarımız bittikten sonra odadan çıkmış, aşağıya inmiştim. O sırada duvarlara tutunarak tek ayağı üzerinde dengede kalmaya çalışan ve kendi kendine sessiz bir şekilde söylenmeye başlayan oğlanı görmüştüm.

Sabahın bu saatinde nereye gitmeye çalışıyordu? Dinlenmesi gerekiyordu.

"Hey."

Ona seslenmem ile beraber durmuş ve bana bakmıştı şaşkın bir şekilde. Ben ise gülümsemiş, onun yanına doğru ilerlemiştim. Fark ettirmemeye çalışsa bile ben yanına ilerledikçe tedirgin oluyor ve dengesini zar zor kuruyordu.

"Sabahın bu saatinde nereye gidiyorsun?" demiştim bir kolunu omzuma atarken. Kendi kollarımdan birini onun beline dolamış, ona bakmıştım. "Ayakta zar zor duruyorsun, dinlenmen gerek."

Bakışları beni bulduğunda gözlerine bakmıştım. Gözleri parlıyordu ve o parlaklıklar bir yıldızı andırıyordu. Yüzü ise yavru köpekleri andırıyordu. Saçları alnını kapatmış, hafif bir şekilde dağılmıştı ve üzerinde kardeşimin kıyafetleri vardı.

"Şey..." demişti sessizce. Ardından tekrar başını öne eğmiş, mırıldanarak konuşmaya devam etmişti. "Uyuyamadım, ben de temiz hava almanın iyi geleceğini düşündüm."

Dedikleri ile beraber anladığıma dair mırıltılar çıkarmıştım. Gülümseyerek ona bakmaya devam ederken o ise başını kaldırıp bana bakmamıştı bir daha. Alfa olduğum için ve lider olduğum için çekinmiş olmalıydı büyük ihtimal.

Sonuçta sürü evinin belirli kuralları vardı. O da şu an kurallara uymuyordu ve lidere yakalanmıştı. Ama ben öyle biri değildim.

"Ben de uyuyamadım, hava almak için çıkıyordum. Benimle gelmek ister misin?"

Başını kaldırmış, tekrar gözlerini gözlerimle buluşturmuştu. O an zaman durmuştu sanki. Kalbim, sanki etrafta koşturan küçük bir çocukmuşum gibi hızlı bir şekilde atmaya başlamıştı. Kaybolmuştum ondaki gökyüzünde, bulunmak da istemiyordum.

Başını olumlu cevap verecek şekilde sallaması ile beraber kendime gelmiştim. Yüzümdeki gülümseme büyümüş, onu düşürmemeye dikkat ederek önüne geçmiş ve eğilmiştim. O ise dünkü gibi sırtıma çıkmış, kollarını boynuma dolamıştı.

Düşmemesi için bacaklarından tutmuş, o şekilde sürü evinden çıkmıştım. Bölgeyi turlayarak kontrol eden alfaları görünce gülümsemiş, gördüğüm alfalara başım ile selam vererek ilerlemeye devam etmiştim.

"Nereye gitmek istersin?" demiştim gülümseyerek. O se başını sol omzuma koymuş bir şekilde etrafa bakınıyordu. "Bilmem, sen nereye gideceksen oraya gidebiliriz."

"O zaman biraz ilerleyelim, ileride manzarayı rahat bir şekilde izleyebileceğin bir yer biliyorum. Sen orada oturur-"

"Sen de yanımda dur." demişti ben cümlemi tamamlayamadan. Ardından yüzünü boynuma doğru tutmuş ve o şekilde konuşmaya devam etmişti. "Lütfen, bu şekilde kendimi koruyamam. Çıksam bile anca evin önündeki oturma alanlarında oturacaktım. Ama uzaklaşacaksak yanımdan ayrılma."

Dedikleri ile beraber gülümsemiş, kabul ettiğime dair başımı sallamıştım. Onun ise gülümsediğini hissetmiş, ikimiz de sessiz bir şekilde durmuştuk yol boyunca. Ben ise, huzurlu bir şekilde konuşan kurdumu dinliyordum.

'Luna... Az kaldı güzelim, tekrar benim olacaksın.'

My Luna •ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin