BÖLÜM: 13''MİSAFİRLİK''
İki kedinin öyküsünü bilir misiniz? Küçük kedi durmadan kuyruğunu kovalıyormuş. Yakalayamadıkça da sinirlenmiş, daha da hırsla atılmış. Bunu gören büyük kedi, küçük kediye sormuş: "Neden kuyruğunu yakalamak istiyorsun?" Küçük kedi cevap vermiş: "Bana, kuyruğu mu yakalarsam mutluluğu bulacağımı söylediler de ondan?" Büyük kedi gülmüş ve demiş ki: "Yıllar önce ben de senin gibiydim, kovaladım, kovaladım, ama yakalayamadım. Bir gün kovalamaktan vazgeçtim ve yürümeye başladım. O benim peşimden geldi." Ortada dönen oyunun peşinden bende kovalamıyacaktım, nede olsa oyunun merkezindeyim elbet o beni kovalayacaktır. Kaptığım gözleri açıp karşımdaki ikiliye baktım. Alas abim çok rahatsızdı bu durumdan bunun farkındayım, her zaman sinirlendiginde veya huzursuz olduğu zaman ellerini yumruk yapardı. Bana sinirlendigini fark ettirmemeye çalısa da ben fark ediyordum işte. Hiç yorum yapmadım, bu sefer ben konuşmiyacaktım gözlerim konuşucak. Eminimki gözlerim beni daha çok ifade edebilicek.Ama anlayana...
'' Selam yağmur, gene ben gene ben de? Siz nerden tanışıyorsunuz.'' Ah gene dönen yalanlar. Kolarımı gögüsüme bagladım.
'' Alas abim benim amcamın oglu. Asıl siz nerden tanışıyorsunuz.'' Sertti cümlelerimi, bugün yumuşak olmayı kendime yasakladım.
''İşten tanışıyoruz, rüzgarın güvenlik şirketi var bizim holdingin güvenliğinden o sorumlu.'' Şaşırmıştım böyle bir cevaba.
'' Kusura bakmayın dan diye bölüyorum ama, yağmur çantasını unutmuş arabada bende nasıl bir daha bulamam diye hemen geri dönüp geldim. Allahtan hemencik farketmişim.'' Eline baktığımda ise gerçekten çantam elinde duruyordu, kırk yılın başı bir kere sert olayım dedim, artık kandırılmayayım dedim onda da zamanlamam yanlış, pü bana. Yüzümdeki eski ifayeyi hemen silip yerine gülümseyen cıvıl cıvıl kız gülüşünü cuk diye otuturdum yüzüme.
'' Rüzgar lütfen otursana.'' Sanki bunu dememi bekliyormuşcasına rüzgar hemen oturdu. Alas abim gerçekten stresli duruyordu.
''Alas abi işte beni dün kurtaran yakışıklı süper kahramanım buydu''. Alas abi anladım dercesine kafa salladı.
'' Siz önemli bir konu konuşuyordunuz sanırım ben kalkayım isterseniz.'' Allas abim e bi zahmet dercesine baktı yüzüne ama rüzgarın kalkmaya niyeti yoktu ki. Bu yüzsüz tavuk haline güldüm.
'' Ben bir lababoya gidicegim. Alas abi bana çikolatalı yaş pasta söylermisin ?''
'' Tabi prenses hemen .'' Ayaga kalkmaya çalıştım canım çok olmasada hafif gene acımıştı. Rüzgar anlamış gibi durumumu hemen kolumun altına girip kaldırdı .
'' Ben yapabilirim, teşekkür ederim.'' Alas abim ne kadar modern bir erkek olsa da yanımda erkek gördü mü mağra kaçkını oluverirdi. Şimdi hiç rüzgarı riske atmaya değmezdi ki. Allahtan lavabo yakındı hemen işlerimi haledip, yavaş adımlarla masaya adımlamaya başladım. Ya bu erkekleri anlamıyorum az önce birbirinizin yüzüne bakmıyordunuz şimdi hemen hangi ara dedikoduya dalıp fısıldıyorsunuz ki. Yavaşca masaya vardığımda susmuşlardı, sanırım erkek muhabetiydi. Ahhh masada gördügüm pastayla dudaklarımı yaladım, dünya yansa şuan benane . Rüzgar oturmama yardım edip kendisi de oturdu. Onlarda bir çay söylemişti kendisine. Azımı şapırdata şapırdata yedim. Rüzgarın bakıp güldügünü gördüm ama gene benane. Hata bir ara; ' Anasının kızı işte ne olucak' dediğinide duydum ama. Elinde telefonuyla ugraştığı için üstüme alınmadım.
'' Yağmur az önce konuştuğumuz konu vardıya hani şu önemli olan şey?'' Eve dercesine onayladım.
''İyileşene kadar bizim şirketin güvenlik sahibinin evinde kal diyicektim, kendimden sonra ona güvenirim. Senide benden başka en iyi şekide o korur. Tek kalmana asla izin veremem .'' Ne alas abim beni hiç tanımadığım adamın evinde kalmamı mı okeyliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalıklı Vuslat
ChickLitO kalbi kırık bi kadın , hayatın hep şilesini yemiş yaşama hayatı kalmamış son demlerini yaşarken işte onu gördüm... Hayatın oyunudur bazen hastalık , bazen kaza , oldugunu düşünürsün , ama aslında bu bir kaderin oyunudur size sunduğu aslında hasta...