BÖLÜM 21: ''AĞAÇ KİME AŞIK?''
Bir bahar, meyvesini vermek için açan çiçekleri olan güzel bir ağaç...Hani aşkın meyvesi derler ya? Ağaç kime aşık da meyvesini veriyor o muhteşem çiçeklerin ardından? Ağaç tutunması gereken, o olmadan nefes alamayacak olduğu toprağa mı aşık? Yoksa ağaç gecenin ardından sığınacağı gökyüzüne mi aşık? Ağaç yaşamını devam ettirmesi için ona veren yağmur'a mı aşık? yoksa kurumasını engelleyecek, tüm vitaminleri sağlayacağı güneşe mi aşık?
Hayır... ağaç kime aşık biliyor musunuz? Meyveleri çekip koparacak olan insana aşık... zaten hep bizden en güzellerimizi çekip kapanacak kişileri Aşık olmuyor muyuz?.
Ben Karahan'a aşık oldum benden hislerimi çekip kopartacak olan adama... yaşamımı ellerinden çekip alan o sisli varlığı aşık oldum. Belki de aşık olmamıştım.
Sadece biraz ilgiye mi aşık olmuştum?. Bu yolun sonu var mıydı bilmiyorum.
İnsan ağacın meyvesini ondan çekip kopartırken aynı zamanda ona Can verir. insan ağaca hem toprak olur, hem güneş olur hem gökyüzü olur... hem de yağmur olur üzerine yağar, insan ağaçtan en güzelini çekip kopartırken ona can verir. Aşkta böyledir, senden ruhunu alırken canını ellerine teslim eder.
Karahan bana can verebilecek mi?...
Sinirlerimi yatıştırmak için açtığım günlüğün kapağını kapattım. Elimdeki kalemi masanın üzerine bırakıp derince bir soluk aldım. Hala üzerimde çıkartmadım kırmızı elbiseme üzücü bakışları gönderdim, halbuki ne büyük hevesle hazırlamıştım.
Kıyafeti mi çıkartıp çıkartmamak arasında çok kararsız kalmıştım. Çıkarmayıp Karahan In gözüne sokmak istiyordum. Ama Karahan'ın gelmeme gibi bir durumu da vardı.
Telefon Yüzüme kapatıldıktan sonra, düşünmemek için günlük yazmaya başlamıştım ama sanırım başarısız oldum.
Saate bir göz gezdirdim de telefon konuşmasından sonra tam bir saat geçmişti. üzerimdeki kıyafeti değiştirmeye karar verdim, yavaş adımlar' la yemek masasına doğru adımladım.
Masayı toplamaya karar vermiştim, taki Karahan ne zaman eve gelirse. İster bu gün sonra İster 10 gün, yemekler çürüse bile asla toplamiyacaktım.
Karahan ' a sinirliyim diye, yemeğe küsmeyecektim. Yemek masasına oturup kendime bir servis açtım. Yaptığım yemeklerden Kendime biraz biraz koydum. Yemek Yerken kendi kendime mırıldanmaya başladım, Ben nerde yanlış yapmıştım. Karahan'a Evet derken mi?.
Sırf Karahan üzülmesin diye evlilik gibi kocaman bir sorumluluğun altına girmiştim. ben ne salaktım ne de saftım sadece hepsi çok fazla değer vermekten geliyordu.
İşte beklediğim an gelmişti Karahan zili çalıyordu. Açmadım yine çaldıı gene açmadım. Yemek yememi kaldığım yerden devam ettim. Kapıya yandan bir bakış açtığında Karanın kapıyı açmış olduğunu gördüm. Hiç oralı olmadan yemeğime tekrardan devam ettim.
'' Maral yemin ederim hiçbir şey gözüktüğü gibi değil yanlış anlamlar yükleme''. Haşa ben ne yanlış anlamlar yükleyecektim ki. Maral kimdi ki. Cevap vermeden yemeğime devam ettim.
'' Güzelim yapma böyle, güzelim gözlerini benden mahrum etme.'' Ses etmedim masaya oturdu, çaktırmadan tabağına göz attığımda ise kendisine tabak hazırlıyordu.
'' Elerine sağlık aşkım harika olmuş, kurt gibide acıkmıştım çok iyi geldi.'' Hiç birşey yokmuş gibi yemek yiyor.
O anki sinirle tabağı elinden tuttuğum gibi çekip yere fırlattım. Ne yaptığımı o ana kadar anlamamıştım. Hiç bozuntuya vermeden gözlerimi Karahan'a diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalıklı Vuslat
Chick-LitO kalbi kırık bi kadın , hayatın hep şilesini yemiş yaşama hayatı kalmamış son demlerini yaşarken işte onu gördüm... Hayatın oyunudur bazen hastalık , bazen kaza , oldugunu düşünürsün , ama aslında bu bir kaderin oyunudur size sunduğu aslında hasta...