BÖLÜM 17: '' EVLEN BENİMLE''
Hayatımın ortasına bomba gibi düşen bu söz benim tüm hayal kırıklıklarım. Tüm hayatım şuan darmadağın olmuştu, etrafa saçılmıştı adeta.
Çok tuaftı, ruhum paramparça olmuştu. Bir sözden sonra insanın hayatı paramparça olurmuydu?...evet, olurmuş.....
Tüm gücümü toplayıp, bileğimdeki eli iktirdim. Bu yaptıgım Rüzgarı kızdırmış olucak ki tekrar tutmaya yelteniyordu. Ama izin vermedim.
Bir kedi yavrusu gibi Karahanın arkasına saklandım, gerçeklerden saklanmayı düşündüğüm gibi.
'' Yağmur bak-''. Rüzgarın konuşmasını elimle kestim. Hiç bir şey dinlemiyecektim. Bana bu durumu anlatması gerekiyordu, sırf kıskançlık krizine girdigi zaman mı ögrenmem gerekiyordu benim bu olan zırvalıkları.
Karahanın kolunu sıkıp.' Gidelim'. Diye mırıldandım. Kolumdan tutup beni çıkartmaya çalıştı ama. Rüzgar ve annesi konuşuyolardı, izin vermiyo gibi bir haleri vardı boştu bu yaptıkları. Kapıdan ilerleyip zorda olsa geçebilmiştik.
Suskunluk yemini etmişiz gibi ikimizde susmuştuk. Şuan kafamı kurcalayan Rüzgarın sözleriydi.
'' Bak Yağmur gibi senin elinin altında birçok kişi var, o çok yaralı.'' Beynimin içinde dönüp dolaşıyordu. Ne demekti bu, düşünmem gerekiyordu en iyi yer Perihan teyzelerin dağ evi gibi kulübesi vardı oraya gidip tüm olanları sakince düşünmeliydim.
Bunca olandan sonra Karahanada eskisi gibi olmiyacaktım, o da beni kandırmıştı, bu kadar kolay barışamam. Barışırdım tabi kendimi kandıramam ama kolay olmiyacak işte.
Kafamı sola döndürüp Karahana baktığımda fazla düşünceliydi. Yerine otuturmadığı sorunları var gibiydi umursamadım.
'' Alas abime gitmek istiyorum.''. Diye söyledikten sonra eski pozisyonuma geçip dışarıyı izlemeye çalıştım.
'' Biz bir konuşsak mı?.'' Cevap alamıyınca sustu. Nekadar zaman içinde Alas abimin kapısının önüne geldik bilmiyorum ama gelmiştik.
Hiç bir şey söylemeden indim arabadan, konuşmamak için hızlı adımlarla evin kapısına geldim. Arkama baktığımda ise arabanın gitigini görünce derin nefes alıp, siteden çıktım.
Sanırım bir saat sonunda dediğim yere gelmiştim, saksının içine gömülen anahtarı aramaya çalıştım ve evet bulmuştum. Hızla içeriye girip, kapıyı kilitledim.
Hemen lambayı yaktım küçük mutfakla birleşik olan oturma odasına göz gezdirdim. Nede güzel burda Perihan teyzeyle laflardık, sarıp sarmalardı beni.
Hayatımdaki herşey mi? yalandı. Ya Rüzgarın ya Rüzgarın yaptığı. Çok öfkeliydim, sevmek eskisinden de zordu. Hele güvenmek...
İçerisi soğuktu biraz, sobayı yakıp sobanın yanına kuruldum. Bir saat...İki saat..Üç saat.. bilmiyorum ne kadar oturup boş duvara baktım. En sonunda duyduğum tıkırtılar uyanmamı sağlamıştı. Geceleri hayvanlardır diye pek umursamadım ama gelen adım sesleri ürkütmüştü.
Hemen camdan baktığımda Cesurun burada olduğunu gördüm. Neden gelmişti ki, ben insanlardan kaçmak için gelmiştim. Kapı çalındı, demek ki burada olduğumu biliyordu.
Yavaş adımlarla kilitlediğim kapıyı açtım. Cesur gözleri uzun süre gözlerimde takılı kaldı. Sonra derin bir soluğu bıraktı rahatlamışcasına.
''İyimisin?.'' Çok mu önemliydi sanki Cesur için iyi olup olmamam.
'' Bilmem iyi olmalımıyım?''. Terslememe alıştığı için pek bozulmuşa benzemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalıklı Vuslat
Literatura KobiecaO kalbi kırık bi kadın , hayatın hep şilesini yemiş yaşama hayatı kalmamış son demlerini yaşarken işte onu gördüm... Hayatın oyunudur bazen hastalık , bazen kaza , oldugunu düşünürsün , ama aslında bu bir kaderin oyunudur size sunduğu aslında hasta...