(GÜLCE'DEN)
Sabah saat yedide uyandım. Bugün 9.00'da müvekkilim ile dava hakkında konuşmak için büroya geçecektim.
Hemen Yatağımdan kalktım ve yatağı topladıktan sonra elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra, hemen odama döndüm ve Dolabımı açarak içinden üzerime kiremit rengi bir sweatshirt, altına koyu gri, pileli bir etek alıp giydim. Siyah postallarımı da alıp aşağıya indim.
Beni gören İpek "Günaydın, Gülce! Ben de tam kahvaltıyı hazırlamak için aşağıya iniyordum" dedi
Ben de "Günaydın, İpek! Bekle sana yardım edeyim" dedim.
"Yok canım zahmet etme" dese de, onu dinlememiş ve kahvaltıyı hazırlamasına yardım etmiştim.
Sofrayı hazırladığımızda zaten herkes uyanmıştı.
Bir şeyler atıştırdıktan sonra yukarı çıkarak son kez üstümü başımı düzelttim ve aşağı indim. Siyah postallarımı da giydikten sonra eşyalarımı da alıp evden çıktım.
Arabaya bindiğimde avukatlık bürosuna doğru sürmeye başladım.
Büroya geldiğimde arabayı park ettim ve yavaşça aşağıya inerek kocaman binaya doğru yürümeye başladım.
İçeri girdiğimde çalışanlara selam verdim ve üst kata, odama çıktım.
Odama girip sandalyeme oturduktan sonra masamın kenarında bulunan telsiz telefonu aldım ve Sevilay teyzeyi arayarak çay istedim.
Birkaç dakika sonra Sevilay teyze çayımı getirmişti Hatta bir şeyler yemediğimi düşünerek çikolatalı kurabiye de getirmişti.
Çayımı içtikten sonra, bilgisayarımı açarak dava dosyalarını kontrol ettim.
Saat 9 olduğunda kapı 2 kez tıklandı ve benim onayımdan sonra tekerlekli sandalyesi ile müvekkilim Esra hanım içeri girdi.
"Hoş geldiniz Esra hanım."
"Hoş buldum Gülce hanım."
"Bir şey alır mısınız?"
"Yok almayayım teşekkür ederim."
"Önemli değil."
"Esra hanım, bana olayları biraz da siz anlatabilir misiniz? Dosyaları kontrol ettim ama yaşadıklarınızı bir de sizden dinlemek isterim."
"Tabii ki de."
"Biz Kemal ile evlendiğimizde benim de, onun da hiçbir engelimiz yoktu. Evliliğimizin üzerinden 2 yıl geçmişti ki, bir trafik kazası geçirdik ve ben yürüme yetimi kaybettim. İlk aylarda hiçbir sorunumuz yoktu. Fakat sonraki aylarda daha az dışarı çıkar olduk. Kemal daha az sıklıkta eve uğrar oldu. Geçen hafta da zaten Kemal'i arkadaşım Yeliz ile oldukça yakın bir hâlde gördüm. Yeliz, benim çok yakın bir dostumdur. Eşim ile birlikte olacak kadar düşebileceğini asla ama asla tahmin edemezdim."
Şu anda o adamı fena hale getirip, Yeliz denen o gerzeğin saçını başını yolmak istesem de, bir hanım efendiye yaraşır şekilde "Anlıyorum. Esra hanım, eğer tazminat talebinde bulunmak istiyorsanız böyle bir hakkınızın bulunduğunu da belirteyim" dedim.
"Evet istiyorum Gülce hanım. İşlediği suçun yanında az bile kalıyor ama olsun, ben yine de tazminat talebinde bulunmak istiyorum."
"Peki, 2 saat sonra zaten Kemal bey ile de görüşeceğim. Bunu ona bildiririm."
Biraz daha konuştuktan sonra Esra hanım gitmişti.
O sırada telefonumun bildirim sesini duydum. Telefonumu açıp baktığımda, Devrimden bir sesli mesaj geldiğini gördüm ve mesajı açıp dinlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"AURORA" (TAMAMLANDI)
General FictionGece Kılıçer! Gözlerini açtığında daha annesinin güzel yüzünü göremeden karanlığa mahkum olmuş bir kızdı o. Annesi bu yüzden adını Gece koymamış mıydı zaten? Dünyası karanlık olmasına rağmen Sürekli mutlu olmayı başaran bir kızdı gece. Diğer bir ism...