20. BÖLÜM: HOŞGELDİN

43 6 1
                                    

Nihayet bizim okula Varabilmiştik. Otobüs durunca hepimiz birbirimizi ite ite aşağıya indik ve Valizlerimizi aldık.

Devrim Abim beni almaya gelmişti.

Yanıma geldiğinde ona sımsıkı sarıldım. O da bana kollarını dolarken "Özledik seni bücür" dedi.

Ondan ayrılıp Öfkeli Öfkeli baktım ve "Abi 5 günlük Özlem bile yetmedi Bana bücür Dememen için" dedim.

O da güldü, Sonra da: "Hadi hadi gidelim, Gülce yengen bizi arabada bekliyor" dedi.

Beraber arabaya doğru yürümeye başladık.

Arabanın önüne geldiğimizde abim Bagaj kapısını açtı ve valizi içeri bıraktıktan sonra tekrardan kapıyı kapattı.

Arabaya bindiğimizde Gülce Yengem ile de kısa bir selamlaşma faslı yapmıştık.

1 saatlik yolculuktan sonra nihayet evime gelmiştim, 5 gün içerisinde tüm hayatımı geçirdiğim bu evi çok özlemiştim.

Evin önüne geldiğimizde Ben ayakkabılarımı çıkardım ve Devrim abim kapıyı çaldı. Kapıyı açan Annemdi.

Hemen "Hoş geldiniz" dedi ve "Güzel kızım" diyerek beni kollarına çekti.

İkimiz de birbirimize Sımsıkı sarıldık.

Annemi de çok özlemiştim.

Ellerimi yıkayıp içeri geçtiğim sırada herkes ayaklanmış ve bana sarılıyordu. En son Gözde yengem sarılmıştı bana.

Sonra da "Gel bakalım sana ne göstereceğim" dedi ve koluma girdi.

Beraber bir koltuğun önüne geldik. Sonra birinin ayaklanma sesini duydum. Koltukta kim oturuyorsa o ayaklanmıştı.

Sonra da Tolga ağabeyimin sesini duymuştum.

"Hoş geldin Işıl'ım. Bak bakalım Burada kimler var? Kızım, Bak burada kim var, hala" dedi.

O sırada da çocuğu benim kucağıma vermişti.

Kucağıma alır almaz kokusunu içime çektim ve öpücüklere boğdum. İsminin Asel olduğunu zaten yengem telefonda söylemişti.

Asel'i yengemin kucağına verdiğim zaman Abim: "Biliyor musun, Tıpkı Seninkiler gibi Ela gözleri var" dedi.

Buna tebessüm ettim ve: "Eh artık benim yokluğumu aratmamıştır size, benim yokluğumu aratmaması biraz zor Ama olsun" dedim.

Abim başımı öperek: "Tabii ki senin yokluğun çok hissedildi güzellik" dedi.

Gülerek koltuğa doğru yöneldim. Tam oturacaktım ki Annem: "Hiç oturma kızım. Hadi yemeğe" dedi.

Hepimiz masaya oturduk ve yemeklerimizi yemeye başladık. Geçen bu 5 günde annemin yemeklerini de çok özlemiştim. Evet, kamptaki yemeklerde lezzetli olabilirdi Ama hiçbiri Bir annenin elinin değdiği yemekler kadar lezzetli olamazdı.

Birkaç dakikalık sessizlikten Sonra herkes aynı anda konuşmaya başladı. Hepsinin sorduğu soru ortaktı. Kampımın nasıl geçtiği.

Herkes Susunca Kampta Neler yaptığımı, günlerimi nasıl geçirdiğimi anlatmaya başladım. Yaren'i, tuğra'yı, Görkem'i... Hatta Aylin'i bile anlattım. Bazı yerlerde kahkahalara boğuldular, Bazı yerlerde sinirlendiler ama yine de bol kahkahalı bir akşam yemeği geçirmiştik.

Yemeklerimizi bitirince hepimiz koltuklara geçip oturduk. O sırada misafirler kalkmak istediklerini söylemişti. Ablam da kalkmak istediklerini söyleyince şaşırmıştım fakat şaşkınlığım ablamın evlendiğini hatırlayıncaya kadar sürmüştü. Evet, ablamın evlenmiş olduğuna hala daha alışamamıştım.

Herkes evlerine gidince ben de götürmeyi unuttuğum valiziim ile birlikte yukarıya çıktım. Hemen valizimi boşalttım ve pijamalarımı giydikten sonra yatağın içine girdim. Yatağımın kendine has kokusunu bile özlemiştim.

sabah felaket bir baş ağrısı ile Uyanmıştım. Zor da olsa Yatağımdan doğrulmayı başarabildiğimde komidinimin üzerindeki sürahiden bardağa Su doldurdum ve içtim. Bardağı tekrar komidine bırakıp saate baktığımda saatin 10 olduğunu gördüm. Yavaşça Yatağımdan kalktım ve yatağımı düzelttim. O sırada da akan burnumu çektim.

birkaç kez bir şeyler söyledikten sonra Burnumun tıkanmış olduğunu farkettim.

Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra sürüne sürüne kahvaltıya indim.
















(Burçin'den)





Otobüs durağına gitmek için kaldırımda yürürken birine çarptım.
Daha sonra çarptığım kişiye Hiç bakmadan "Neden önünüze bakmıyorsunuz" diye bağırdım.

O da "Hanımefendi bana çarpan Sizsiniz" dedi.

Aman Allah'ım! Bu ses, hayatımda duyduğum en ama en güzel ses olabilirdi. Ve haklıydı, ona çarpan bendim. Fakat benim bir şekilde üste Çıkmam gerekiyordu bunun için başımı dikleştirerek "Siz benim Yolumun üstündeydiniz ne yapabilirdim" dedim.

O ise "Hanımefendi bana çarpan sizdiniz, Hadi özür dileyin, İkimiz de kendi yolumuza gidelim" dedi.

ne diyor bu adam Allah aşkına? Ondan özür dilememi bekliyor olamaz değil mi, çünkü eğer özür dilememi bekliyorsa daha çok bekler.

" neyse, beklediğim özür gelmeyecek sanırım, görüşürüz ufaklık."

HeyNe dedi o bana ufaklık mı? Benim nerem ufaklık Allah aşkına? Ve görüşürüz ne demek oluyor, belki ben görüşmek istemiyorum.

Ben bunları düşünürken o çoktan gitmişti. Ben de geriye döndüm ve saçlarımı savurarak yürümeye başladım.

Şu an görüşmek istemiyorum dediğim kişiyi daha sonralarda görmek için her şeyi yapabileceğimi nereden bilebilirdim ki?
















Günde 2. Bölüm. Alırım bir dal oy ve yorum.

"AURORA" (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin