Kızlarla birlikte eve doğru yürüyorduk.
Eve geldiğimizde üzerime Kiraz lekesinin bulaştığını fark ettim. Üstümü değiştirmek için odama geldiğimde telefonumun bildirim sesini duydum. Üstümü değiştirip bildirime baktım. Bilinmeyen numaradan bir mesajım vardı.
Bilinmeyen Numara: Merhaba Aurora, nasılsın?
Bana Aurora demesine anlam veremiyordum. Neden böyle diyordu? Hemen mesaj yazma bölümüne girerek yazmaya başladım.
Gece: Bana neden Aurora diyorsun?
Bilinmeyen Numara: Bilmem, canım istiyor.
Bilinmeyen Numara: Aurora'nın anlamını biliyor musun?
Gece: Hayır.
Bilinmeyen Numara: O zaman ben söyleyeyim.
Bilinmeyen Numara: Gün ışığı.
Gece: Hoşmuş.
Gece: Kim olduğunu ne zaman açıklayacaksın? Zamanı gelince öğrenirsin demiştin Peki ne zaman öğreneceğim senin kim olduğunu?
Bilinmeyen Numara: Zamanı gelince..
Gece: Ne zaman işte?
Bilinmeyen Numara: Daha fazla üstelemesen iyi olur Aurora?
Gece: Neden, korkuyor musun ismini açıklamaya?
Sinirle telefonumu kapatıp Cebime koydum ve akşam yemeği için mutfağa gittim.
Benim sinirli halimi gören ev halkı bana neler olduğunu sormaya başlamıştı. Ben de sadece ekran okuyucumda bir sorun çıktığını söylemek ile yetinmiştim.
Tolga abim yazılım mühendisi olduğu için: "Işıl'ım bana ver istersen, düzeltebileceğim bir sorun ise düzeltirim" dedi.
Ben de: "Yok abi Düzelir inşallah birazdan, sanırım telefonun içine su kaçmış" dedim.
Sonra da masaya oturarak yemeğime gömüldüm.
Yemekten sonra Dicle: "Gece abla, hadi markete gidelim. Patlamış mısır falan alalIm, bugün film izleriz" dedi.
Onu kıramadım ve ceketimi aldım. Beraber markete doğru yürümeye başladık.
Patlamış mısırları alıp eve dönerken, bir adam yolumuzu kesti ve: "Dicle, nasılsın" dedi.
Dicle de ona: "Aa, Merhaba Bora abi. İyiyim sen nasılsın" diye cevap verdi.
Eğer Bora ismi olmasaydı onların bu konuşmalarını takmayabilirdim fakat Bora ismini her duyduğumda içimde bir sızı oluşuyordu.
sonra o adamın dediği şey ile şaşırmıştım.
"Dicle, izin verirsen ablanla biraz konuşabilir miyiz?"
Dicle: "Hangi ablam" diye sorunca O adam da: "Gece ablanla" dedi.
Dicle: "Peki" diyerek Kolumdan çıkmıştı.
Ne yapacağımı bilemiyordum, sadece şaşkınlıkla bakmak ile yetinebiliyordum.
Adam da benim şaşkınlığımı anlamış olacak ki konuşmaya başladı.
"Gece, sanırım sana her şeyi en başından anlatmam gerekecek."
Söyledikleri ile Kafam iyice allak bullak olmuştu.
Kimdi bu adam? Neden benimle konuşmak istemişti? Ne için böyle garip konuşuyordu? Bana en başından anlatması gereken şeyler nelerdi?
Kafamda bunlar gibi birçok soru dolaşırken o tüm sorularıma cevap olacak şu cümleleri söyledi.
"Artık kim olduğumu öğreneceksin Aurora. Zamanı geldi. Ben, Bora Serttaş. Tanıdın değil mi? Kesinlikle tanıdın. Hatırlıyor musun bir keresinde bilinmeyen numaraya benden bahsetmiştin. Onu çok seviyorum demiştin ve çok özlüyorum. O zaman çok kötü hissettim biliyor musun? Sana bilinmeyen numara olarak görünen kişinin aslında senin sevdiğin olduğunu söyleyememek gerçekten acıttı. Ama güzelim, Artık buradayım. Yıllar önce Trabzon'a gitmek zorunda kalmıştım. Sen, seni hiçbir zaman merak etmediğimi düşündün. Ama ben seni hep merak etmiştim, Hep seni düşündüm, hep sana ulaşmak için bir yol aradım. Sen vurulduğunda da oradaydım. Ama, hiçbir şey yapamadım. Affet, sevdam. Hani bilinmeyen numaraya üniversitedeki bir çocuğu bana benzettiğini söylemiştin ya, işte güzelim, o zaman beni hala daha çok iyi hatırladığını anladım. O çocuk bendim. Evet, aynı üniversitede eğitim görüyoruz. Aslında farklı bir üniversitede okuyordum fakat okuduğum okul deprem yüzünden yıkıldığı için Uludağ Üniversitesine geçtim. Ve en çok merak ettiğin şu soruyu da cevaplayayım. Hayatımda sadece sen oldun. Senin dışında kimse yoktu. Senin dışında kimse yoktu ve şu an da hala sen varsın. Peki senin Gece? Senin hayatında biri oldu mu benim dışımda? Ya da şu an var mı? Yanlış anlama, hayatında birinin olması Benim için sorun değil. Sadece, benim hayatımda yalnız sen varsın, bunu bil yeter."
Gözyaşlarımı ve hıçkırıklarımı durdurabilseydim, bir şeyler söyleyebilirdim. Ama, Gözyaşlarım durmaksızın akıyor, hıçkırıklarım bir türlü dinmiyordu.
Gelmişti, gerçekten gelmişti. Aslında, hiç gitmemişti.
Tüm sorularımın cevabını almış olmama rağmen kafam hala daha allak bullaktı.
En sonunda, ağlamalarım kesildiğinde: "Neden kim olduğunu açıklamak için bu kadar geciktin" diye sordum.
O ise: "Kendimi hazır hissetmedim. Ve sen'in de hazır hissettiğine Emin olmalıydım" dedi.
Sonra konuşmanın bittiğini gösterircesine: "Yarın sana mesaj atacağım yere gelir misin" dedi.
Ben de başımı onaylar biçimde salladığım zaman Dicle yanıma geldi ve koluma girdi. Beraber eve doğru yürümeye başladık.
Eve geldiğimiz zaman ben hemen odama geçtim ve pijamalarımı giyip yatağıma girdikten sonra yastığıma sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Neden böyle olduğunu bilmiyordum ama sonunda gelmişti. Şu anda bu dünyada benden mutlusu olamazdı.
Anlamayanlar için küçük bir açıklama: Bora, Gece'nin bilinmeyen numara olarak tanıdığı kişi, aynı zamanda da sevdiğiydi. Sevdam bölümündeki genç adam da Bora.
Evet arkadaşlar 6 bölüm sonra finalimiz var. İnşallah bir sorun olmazsa final de yakında gelecek.
25. bölümde ne olur Sizce?
25. bölümümüzde görüşmek üzere.
Sizleri seviyorum, hepiniz Allah'a emanet olun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"AURORA" (TAMAMLANDI)
General FictionGece Kılıçer! Gözlerini açtığında daha annesinin güzel yüzünü göremeden karanlığa mahkum olmuş bir kızdı o. Annesi bu yüzden adını Gece koymamış mıydı zaten? Dünyası karanlık olmasına rağmen Sürekli mutlu olmayı başaran bir kızdı gece. Diğer bir ism...