Sabah kalktığımda hemen buraya getirmiş olduğum beyaz elbisemi giydim. Yer yatağını katlayıp odadan çıktım ve yanımdan geçen anneanneme selam verdim.
Anneannem elimdeki yer yatağını alıp dolaba koydu ve beraber kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gittik.
Kahvaltıda her zamanki gibi yine kuymak vardı. 100 yıl kuymak yeSem, yine de doyamayacağımı düşünüyordum.
Bugün Bora beni bir yere çağırmıştı, önemli bir şey söyleyecek gibiydi.
Hızlı hızlı Kahvaltımı ettim ve sofrayı topladıktan sonra odama koştum. Telefonumu alıp mesajın gelip gelmediğine baktım. Mesaj atmıştı. Bir adres vardı mesajda. Bugün Dicle ya da Yağmur ile birlikte oraya gidebilirdim.
Hemen Dicle'nin yanına gittim ve olanları anlattım.
"Dicle, Bora Abin dün beni bir yere çağırdı. Adresi de mesaj olarak attı. Eğer orayı biliyorsan beraber gidebilir miyiz?"
Dicle gülerek koluma girdi ve: "Tabii gidebiliriz abla. Ama sen söyle bakayım, Bora abi ile aranızda bir şey mi var" dedi.
Onun kolunu çimdikledim. O da acı ile inleyerek benim ceketimi verdi. Ceketimi giydikten sonra Ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Beraber Evden çıktık.
Birkaç dakikalık yürüyüş sonunda Dicle gelmemiz gereken yere geldiğimizi söylemişti. Ve tabii Bora'nın orada beni beklediğini de.
Dicle Kolumdan çıkmıştı. Ben ise yine dünkü gibi ne yapacağımı bilemiyordum.
Bora yine bunu anlamış olacak ki konuşmaya başladı.
"Gece, sen beni çok iyi tanıyorsun. Ben odun bir insan oldum hep. Yani şu zamana kadar hiç kimseye Afilli bir söz söylemedim. Sana bile. Hala daha öyleyim. Ve ben hiçbir şeyi alıştıra alıştıra söyleyemem. Bunu da biliyorsun. Bu yüzden sana direkt söyleyeceğim. Gece... Bu Hayatını benimle geçirir misin? Benimle evlenir misin?"
Duyduklarımın şokundan çıkamıyordum.
Ne demişti o bana?
Evlenme mi teklif etmişti? Tüm hayatımı onunla geçirmemi istediğini söylemişti.
Ee, bu benim canıma minnetti.
Fakat Gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Bu iki günde ne çok ağlar olmuştum.
Konuşamadığım için sadece başımı evet anlamında salladım.
O da: "Oh be" diyerek yüzüğü Sağ elimin parmağına taktı.
Sonra kafama bir şey dank etti. Babamların bundan haberi yoktu.
Hemen Bora'ya: "Bora, babamların bundan haberi yok" dedim.
O da: "Haber verelim o zaman güzelim, hadi" dedi.
Sonra da Dicle'yi çağırdı.
Dicle benim koluma girdiği zaman hemen kulağıma: "Neler oldu, Çabuk ayrıntılarıyla anlat" Dedi.
Ona sadece Sağ elimin Parmağındaki yüzüğü gösterdim.
O da Çığlık atıp bana sımsıkı sarıldı.
Ben de ona sarılırken: "Yok mu bir tebrik" dedim.
O da yanaklarıma öpücüklerini bırakırken: "Çok tebrik ederim, Çok mutlu olun ablam" dedi.
Ona teşekkür ettim ve tekrardan koluna girdim. Sonra da beraber eve doğru yürümeye başladık.
eve geldiğimizde Bora'yı gören ev halkı şaşırmıştı.
Anneannem: "Hayirdur Bora oğlum? Kötü bir şey yoktur İnşallah" dedi.
Bora da gülümsediği belli olan sesi ile: "Yok Hanife teyzem, kötü bir şey yok. Aksine çok iyi bir şey var" dedi.
Babam: "Oğlum, meraktan çatlatma insanı Hadi söyle" dedi.
Dicle benim Kolumdan çıktığı zaman Bora ile ben yan yana durmuştuk.
Ben de vakit kaybetmeden konuşmayı ele aldım ve her şeyi anlattım.
Ben konuşmamı bitirince Bora: "Ali amca, Sevgi teyze. Eğer siz de izin verirseniz ben Gece ile evlenmek istiyorum. İkimizinde Üniversitesi bitti zaten" dedi.
O zaman gözlerim korku ile açıldı. Burada Beni çok seven babam ve 2 abim vardı, Bora'yı dövebilirlerdi. Tıpkı kitaplardaki gibi.
Fakat beklediğim şey gerçekleşmedi. Aksine babam yanımıza gelerek Bora'ya sımsıkı sarıldı ve: "Senden iyi damat bulabilir miyim ben oğlum" dedi.
Aynı şekilde Abilerim de gelerek Bora ile beni tebrik ettiler.
Hem şaşırmış hem de sevinmiştim.
Sonra Bora ve ben Bora'nın ailesine bu durumu haber vermek için yola çıktık.
Bora'ların evine geldiğimizde Bora kapıyı çaldı.
Kapıyı açan kişi: hOşgeldiniz Bora" dedi.
Bora da: "Hoş bulduk yenge" diye cevap verdi.
Bora'nın yardımı ile salona geçip koltuğa oturdum.
Kapıyı açan kişi Bora'nın yengesi Müjde ablaydı. Bora'nın abisi Coşkun abinin eşiydi.
Coşkun abiyi de tanıyordum. Espri yeteneği yüksek bir çocuktu. Hala daha öyle miydi bilmiyordum ama "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de öyle olur" sözüne güvenerek öyle olduğunu düşünüyordum.
Bir süre sonra Bora'nın ailesindeki tüm üyeler salonda toplanmıştı. Hepsinin bana ve Bora'ya yönelik olan bakışlarını göremesem de hissedebiliyordum.
En sonunda Bora'nın annesi Gülfer hanım: "Oğlum, ne olduğunu söyleyecek misiniz? Hadi çatlatmayın insanı" dedi.
Bu sefer benim babamlara anlattıklarımı Bora ailesine anlattı.
Bir süre sonra birinin ayaklanma sesini duydum sonra da Ellerimi sıcacık Eller tuttu ve: "Güzel kızım. Bora ile yine birbirinizi bulmuşsunuz çok şükür. Senden ala gelin bulamam ben artık" dedi Gülfer hanım.
Sonra Müjde ablaya yönelik: "Müjde kızım sen de benim en iyi gelinimsin ama bundan sonra Gece kızımla eşitsiniz" dedi.
Müjde abla da: "Anne Vallahi Gece'yi Benden de iyi saysan yeridir" dedi.
Onlara sadece gülmek ile yetinebiliyordum.
Hepsinin tebrikleri sonrasında Bora Beni evime bırakmıştı.
Fazla mutluydum. Gerçekten.
yarabbim ağlayacağım. Bu bölümün hatırına sizden bol bol oy ve yorum istiyorum lütfen. Bu arada 5 bölüm sonra final var gençler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"AURORA" (TAMAMLANDI)
General FictionGece Kılıçer! Gözlerini açtığında daha annesinin güzel yüzünü göremeden karanlığa mahkum olmuş bir kızdı o. Annesi bu yüzden adını Gece koymamış mıydı zaten? Dünyası karanlık olmasına rağmen Sürekli mutlu olmayı başaran bir kızdı gece. Diğer bir ism...