"İstemiyorum dede. Ben daha küçüğüm istemiyorum. " "Dün yüzükler takılırken aklın neredeydi Dilan hanım." "Evlenmeyeceğim." Kelimenin dudaklarımdan çıkması ile kendimi yerde bulmam aynı saniye dilimi arasında olmuştu. Dedemin tokadı konakta duvardan duvara çarparken dudağımdan bir damla kan yerde yerini almıştı. Ben ayağa nasıl kalkacağımı düşünürken Aşiti ağanın sesi kulaklarımda yankılandı. Tokadın şiddeti ile olmayan sesleri duyduğumu zannederken ikinci bir ses ile hayal olma olasılığı ortadan kalkmıştı. "Dilan " Sesi kulaklarımda yankılanırken ben ne diyeceğimi düşünürken o kolumdan tutarak beni yerden kaldırmış ve kanayan dudağıma gözleri kaymıştı. Sinir bir sis gibi gözlerini sararken tüm hırsı ile dedeme dönmüştü. "Sen ne yaptığını sanarsın Berzan Ağa? Benim nişanlıma nasıl vurursun ?" "Bu ne hadsizlik Aşiti Ağa ? Benim konağımda bana hesap mı sorarsın ?" "Dilana vuramazsın. Vurdurtmam." Aşiti ağanın sinirle sıktığı kolum kendini belli ederken dayanamamış kolumu oynatmıştım. Yüzümün acı ile girdiği durumu farketmiş olacak ki kolumu serbest bıraksada beni yanına çekmişti. Gözlerimde beş saniye oylanmış ve tekrar dedeme dönmüşken dedem tüm hiddeti ile bağırmıştı. "Dilan evlenmek istemediğini söyler. Sen de bilesin."