Anka - Ateş

Asla yalnız kalma

arkadaşlar artık bölümleri düzene sokmayı düşünüyorum haftada bir bölüm atacağım umarım kitabı severek okursunuz yıldızlarınızı bekliyorum 

Karşımda duran en yakın arkadaşıma baktım , yanılıyor muyum? Diye düşünüyordum kafamda .İçimdeki özlem duygusu bir an için ağır gelmişti. Belkide sadece bir benzerliktir başka bir boyuttaki ikizi olabilir diyerek saçmalama başladım ama hayır . Karşımdaki onun ta kendisiydi 

''Selestiya'' dedi ve oda dona kaldı tıpkı benim gibi . Belli ki oda beni görmeyi beklemiyordu .         ''Sen nasıl ? Sen , hayır olamaz . Sen gerçekten sen misin ?'' dedim sanki canavar görmüş gibi şaşırarak '' Selestiya buraya gelmemeliydin . Eve dönmen gerek , tehlikedesin bana neden burda olduğumu yada nerden bildiğimi sorma , sadece bir an önce ortadan kaybol Selest , Yaşamak için kaç . '' dedi ellerime yapışarak . Şok yerini yavaşça sinir ve endişeye bırakmıştı . Ona hem sinirlenmiştim hemde söyledikleri beni endişelendiriyordu . ''Sen ne diyorsun Nalia ? Burda ne işin var ? Hayatım neden tehlikede ? Neden ortadan kaybolmam gerekiyor ? Tanrı aşkına sen burda ne halt ediyorsun ?'' diye peş peşe sordum . Dediklerini anlamamıştım ve bu durum beni çok rahatsız etmişti . 

Tam bir şey söyleyecek oldu ki içeri başka bir kız girdi . '' Ah demek buradasın Nalia , sana beni ortak alanda bekle demiştim neden hala buradasın ?'' dedi kız beni de şöyle bir süzerek . ''Kusura bakma , Üraptus işim biraz uzadı . Hadi gidelim bir an önce .'' dedi ve kızın koluna girerek çıktı . Onlar lavabodan  çıkana kadar kızın delici bakışlarını üzerimde hissettim . Üraptus evet bu gün sadece Armona'yla aynı sınıfta olmanın gerginliği yetmezmiş gibi Üraptus'lede  kısmen tanışmış olduk . Gözlerinin kop koyu kahvesi resmen içine gömer gibi bakıyordu . 

Düşüncelerden sıyrılmayı azda olsa başardığımda kendimi hemen içerideki lavabolardan birine attım . Altıma yapmak üzereydim . Zil çoktan çaldığından , bende derse geç kalmış bulunuyordum . Fazla gösterişli lavabodan ellerimi de yıkadıktan sonra ayrıldım . Akademi gerçekten büyüleyiciydi . Her yerinden sihir fışkırıyordu resmen . İçeri bir kere girince çıkmak istemiyordunuz . 

Tam dalgın bir şekilde kapıdan çıkmıştım ki '' Sonunda , biraz daha çıkmasan , Armona seni kurbağaya mı çevirdi? Diye kontrol etmeye gelecektim . '' diyen Saira'yla karşılaştım . Bir an kalbimi kusacağım sandım . '' Korktum ne bağırıyorsun ?'' dedim hafif kızgınlıkla . ''Seni beklemekten ağaç olduk burada hala kızıyorsun .'' dedi ve önden yürümeye başladı . Sanırım onu biraz kırmıştım . Koşup yanına yetiştim , gerçekten hızlı yürüyordu . Tabi bu hıza ne kadar yürümek denirse .

 '' Tamam , tamam özür dilerim . Beklenmedik bir şeyle karşılaştım da . Biraz gerildim kusura bakma. '' dediğimde , durup sorgular gibi yüzümü inceledi . Sanırım dediklerimi kafasında tartıyordu . ''Tamam sanırım bir seferlik hatanı mazur görebilirm . '' dedi ve benim için uygun bir hızla yürümeye başladı '' Umarım Losa hocadan azar yemeyiz . '' dediğinde güldüm , Losa kesin çok endişelenmiştir . ''Umarım'' dedim ve hızla yürüyüp okuldan çıktık , Saira sol tarafa yönelip hızla yürümeye başladığında onu takip ettim .

Kafamı dağıtmak ve belki Nalia'yı görebilmek için etrafı incelemeye koyuldum . Ders saati olduğundan biraz rahatça çevreme bakınmaya başladım . Aöa kafam hala Nalia'nın nasıl burada olduğundaydı . Yada neden bana hiç bahsetmemişti ? Tamam ona inanmayabilirdim . Fakat nasıl ? Kendimi koca bir oyunun içinde gibi hissettiğimden , dalgın gözlerimi belirli yerlere çevirdim . 

Akademinin bahçesi gerçekten çok güzeldi , siyah bank ve çardaklar vardı ama tahtadan değildiler iskeletleri demirden oturma yerleri de pofuduk bir kumaştandı ve yumuşacık görünüyordu . Biraz ilerimizde antrenman sahalarını gördüm . Hepsi birbirinden güzeldi . Su için olan menzilimdeydi hayatımda bu kadar berrak bir deniz görmemiştim . Su'lara yaraşır bir denizdi gerçekten . Onların antrenman alanı tam deniz kıyısındaydı . Yerleri sıcak kumlarla kaplıydı . Kum taneleri altın rengi parlıyordu ve gök yüzünü kaplayan o muhteşem bulutlar, mavinin üstünlüğüne diz çökmüşcesine mavinin tonlarına bürünmüşlerdi .