Babaların günahının bileti.

249 18 13
                                    

ARKADAŞLAR , YANGIN MADURLARINA BÜYÜK  GEÇMIŞ OLSUN. BURASI IHTIAÇ PANOMUZ OLSUN . LÜTFEN  ISTEKLERINIZI YAZMAKTAN ÇEKINMEYIN ELIMDEN GELDIGINCE YARDIMCI  OLACAĞIM.

GEÇMIŞ OLSUN TURKIYE.

UMARIM HASAR ÇABUK ORTADAN KALKAR. SIZIN ICIN GÜZEL  BIR BÖLÜM  HAZIRLADIM. KEYİFLİ OKUMALAR. 💕💕💕

Yaratıklar etrafımızı sararken , kaçabileceğimiz bir yol düşünüyordum.  "Lanet olsun! Ne yapıcaz ?" Dedim seslice. "Bilmiyorum ama savaşamayacağım kesin . Redorot bunlar. Karanlık yaratıklardır. Tek pençe darbesi öldürmeleri için yeterli.   Tek zayıf  noktaları da Toprak. Büyü toprağa işleyince onlar için  zehirli oluyor. Ama kahretsin ki betondan bi Cehennemdeyiz. "

"Claus şuanda kesinlikle yardımcı olmuyorsun."  Diye yanıtladım onu.

Lanet olsun lanet olsun buradan nasıl çıkıcaktık biz ? Yaratıklar ağır adımlarla yaklaşırken kanımdaki adrenalin seviyesi artıyordu.

Kalp atışlarım sağlıklı düşünmemi etkileyecek kadar artmıştı. Beynim zor anlarda hep tekliyordu ama şuan olmazdı.

Hayvanların  hırıltıları , korku seviyemi arşa çıkartırken sersem beynimi çalışması için  zorluyordum.

Telaştan ellerim titremeye başlamıştı. Derken hayvanların hırıltıları  havlamalara dönüştü. 

Biri tam olarak üzerime atlayacakken çığlığı bastım.   Claus ikimizide zarar görmeyelim diye  aletin içine soktu ama kafamı çarpmama engel olamadı.
Çarpmanın etkisiyle kafamda bir kelime canlandı.  "Tabii ya." Dedim . Yaratıklar bize ulaşmak için aleti sarsarken. "Claus kendi tılsımımızı  yapabiliriz. " dedim . Gözlerimdeki parıltı ve gözündeki  bariz heycanla.

"Yada bizi ışınlarsın?" Dedi sorarcasına. "Işınlanmayı henüz bilmiyorum Claus. Ama belki tılsım işe yarayabilir. Ama kelimelerimizi çok dikkatli seçmeliyiz. " dedim. "Ve içimizden geldiği gibi olmalı Sel yoksa bi işe  yaramaz." Diye ekledi Claus.

Ne yazıkki doğru söylüyordu.  "pekala birlikte." Dedim. Beni kafasıyla onayladı . Ikimizde içimizden  gelen kelimeleri söyleyecektik.

Birbirimize sıkıca sarılıp konuşmaya başladık. Clausun kollarında kendimi daha güvende  hissediyordum.

"Kurt kızı kapmadan ,

Pençe kanadı koparmadan,

Varmalıyız eve.

Ait olduğumuz tek yere."

Aynı kelimeleri defalarca ne kadar söyledik bilmiyorum.  Ama beş dakika sonra gözümüzü kahrolası yeni evimizde açtık.

"Hadi be !" Dedi Claus.

Yavaşça geri çekilirken ,"Tanrıya şükür  diye ekledim." Neden böyle birşey yaşamıştık biz ?  "Tanrı aşkına o lanet şeylerin orda ne işi vardı ?" Diye sordum. 

"Inan bana en ufak bir fikrim yok. Mağralarda yaşarlar ve buraya en yakın mağra 500 kilometre uzaklıkta. Kesinlikle biri bize tuzak kurmuş olmalı . " diye yanıtladı beni.

"Iyide bunu kim yapar ki ? Henüz  kimse beni öğrenmedi." Dedim.

"İnan bana bilmiyorum."  Dedi ve birden gülmeye başladı.

"Sen neden gülüyorsun ? " diye sorarken sevimli kahkahaları banada bulaştı. Arada soluklanarak , kahkahalarının arasında kesik kesik cevapladı beni"Çünkü  o lanet alete ikinci kez bindim ve yine ölüyordum. Tanrım bu fazla ironik değil mi sencede ?"

Anka - AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin