3.Bölüm

26.3K 848 61
                                    

İnşirah kararını vermişti. Melek Karaaslan'ın abisi Demiralp Karaaslan ile görüşecekti. Hızlıca abisinin üzerini örtmüş odadan çıkmıştı. Elleriyle akan gözyaşlarını silmiş yatağına uzanmıştı. Yarın yapacağı konuşmayı düşünürken uyuyakalmıştı.

Sabah erkenden kalkıp üzerini giyindi. Beyaz kot midi boy bir elbise giymişti. İncecik beline sardığı kemerle hazırdı. Saçını tarayıp salık bıraktı. Odasından çıkıp abisini kontrol etti. Hala bıraktığı şekilde uyuyordu. Sessizce mutfağa indi. Evin hizmetlileri kahvaltı hazırlığına başlamıştı. Onlara yardım etmeye başlamıştı ama içi huzursuzdu. Kimseye haber veremezdi. Gitmesine müsade etmezlerdi. Kahvaltıdan sonra arkadaşı Eylül'e haber verecekti.

Kahvaltı masası hazır olunca ev ahalisini uyandırmak için yukarı kata çıktı. İlk annesi ile babasını uyandıracaktı. Odalarının önünde durup kapıyı çaldı.

"Anne! Baba! Müsait misiniz? Giriyorum bak."

Kapıyı açıp içeri girdi. Annesi babasının gömleğini düzeltiyordu. Babasının kuralıydı. Kravatını her sabah annesi bağlardı. Gerçi bu memlekette yaygındı. İnşirah'a hep hoş gelmişti. Anne babası ona dönünce kıkırdadı.

"Günaydın. Sofra hazır hadi çabuk gelin!"

Odadan çıkıp Baran abisini uyandırmak için onun odasına girdi. Anne babasının odasındaki görüntünün aynısını görünce güldü. Abisi önünde duran küçük yastığı kardeşine fırlattı. İnşirah kaçamayıp yastığı kafasına yemişti. Kıkırdayarak odadan çıktı. Sıra Ömer abisine gelmişti. Yavaş adımlarla en üst kata çıktı. Odaya girdiğinde abisinin uyanmış olduğunu gördü. Gözlerinin en içine baktı. Hatırlayıp hatırlamadığını anlamaya çalıştı. Abisinin boş gözleriyle hatırlamadığını anladı. 

"Günaydın abim. Kahvaltı hazır, hazır olunca gelirsin."

Abisi sakince başını sallamış banyoya ilerlemişti. Dün geceyi hatırlamıyordu. İnşirah iç çekip odadan çıktı. Odasına girip telefonundan Eylül'ü aradı. 

"Alo?"

"Eylül günaydın. Bugün buluşabilir miyiz?"

"Tabii, babam izin verirse olur."

"Haber bekliyorum. "

Telefonu kapatıp mutfağa indi. Ailesinden gizli bir iş yapmak istemiyordu ama mecburdu. İnşirah böyleydi işte. Abisi mutlu olsun diye kendini feda ediyordu. Herkes kahvaltı masasına geçtiğinde İnşirah abisinden nasıl izin alacağını düşünüyordu. En sonunda konuya girebildi.

"Abi."

"Efendim."

"Bugün Eylülle buluşacaktım da..."

"Tamam çık ama çok geç kalma."

İnşirah rahatlayarak kahvaltısına devam etti. Sonunda kahvaltı bitmişti. Annesi ve yengesi kocalarını yollamak için onların peşinden gidince masayı toplamaya başladı. Oldu olası iş görürdü. Onu böyle görenler 'koca aşiretin tek kızısın hala iş mi görürsün?' diye hayretler içinde kalırlardı. Hiçbirini takmadan işini yapmaya devam ederdi. Tabii günün çoğunu ders çalışarak geçiriyordu. Bu sene gireceği sınav onun için çok önemliydi. Babası sadece bir kere girmesine izin vermiş, kazanırsa da burada okuyacağını kesin bir dille belirtmişti. Henüz tam olarak ne istediğine karar verememişti. Zaten seçeneği kısıtlıydı. Bu canını sıksa da ses etmiyor, edemiyordu. 

Kısa bir süre etrafı toparlamış hazırlanmak için odasına çıkmıştı. Üzerini değiştirmeden kısa bir düzeltme yapıp odasından çıktı. Annesine haber verip kendini sokağa attı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Bu saatte çalışıyor olacağını düşünerek şirkete yol almıştı. Taksiye binmişti yolu bilmediği için fakat taksicinin kendisini tanımasından deli gibi korkmuştu. Eylül'e kısa bir mesaj çekip şirkete girmişti. Onu burada kimse tanımazdı çünkü şehire pek inmezdi. İnse de çarşıya kadar gitmiş gerisin geriye evine dönmüştü. Danışma kısmına yürüyüp çekingence etrafa baktı. 

KÖRDÜĞÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin