27.Bölüm

12.3K 508 37
                                    

"Hoşgeldin yok mu kardeşim?"  

Demiralp kaşlarını çatıp anlamayan gözlerle bakarken İnşirah'ta merak edip gelmişti. Adam öylece duruyor, gülümsüyordu.

"Kimsiniz?" Diye sordu bariton bir sesle.

"Kardeşiniz."

"Kardeşim kimsin sen, adını sanını söyle sinirleniyorum." Dedi.

Tanıdık biriyse ayıp etmekten korkuyordu. Ama asla görmediğine yemin edebilirdi.

Tanısa bile kardeşim dediği insanı unutmazdı.

Demiralp daha fazla dayanamayıp kapıdan dışarı baktı. Korumaların hepsi tetikte beklerken sertçe bir soluk verdi.

"Kim aldı bu adamı eve?!" Diye bağırdı.

Korumalardan biri koşarak geldi. Demiralp'in kulağına yaklaşıp konuşmaya başladı. İnşirah evin kısmında sadece bekliyordu.

Demiralp, koruma het ne dediyse hoşuna gitmemiş olacak ki adamı hemen kapı dışarı ettirmişti.

"Demiralp kimdi o adam, ya tanıdık biriyse?" Diye sordu İnşirah.

"Tanıdık değil. Sen içeri geç, benim biraz işim var." Dedi.

Hızla üst kata çıkarken sinirden elleri titriyordu. Çalışma odasına girip kapıyı çarparcasına kapattı.

Telefonunu bulup babasını aradı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.

Babası telefonu açtığında dilini ısırıp nefes aldı.

"Mehmet Karaaslan benden sakladığın bir şey var ?" Diye ürkütücü bir tonda sordu.

Mehmet ağa neye uğradığını şaşırıp yutkundu. Büyük sırrı mı ifşalanmıştı? Bozuntuya vermeden konuştu.

"Hayırdır oğul, ne bu sorgu?" Dedi

"Herifin teki kardeşim diye evime kadar girmiş baba! Hayır şer mi sen düşün." Dedi.

Bu işin peşini bırakmayacaktı.

*****
O günün ardından bir hafta geçmişti. İnşirah, o günün gecesi hastalanmış, hala iyileşememişti. Her ne kadar evde halletmeye çalışsa da ağrıları artmıştı.

KÖRDÜĞÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin