•8. Gökyüzüne

44 13 11
                                    

Multimedia ikizler'im > Sel''
Keyifli okumalar..

*

Sıcak yatağımda biraz daha gerinip uykumun içine sıçan Güneş sayesinde okula geç kalmaktan kurtulmuştum aslında.

Sabahın sekizinde tavuklar bokunu yemeden ders saatlerini kim koyduysa elleri öpülesi insan cennetteki yeri hazırdı.

Aldığı tüm öğrenci beddualarından sonra gideceği tek yer eşşekler cennetiydi.

Yatağımı düzeltip, lavabodaki ihtiyaçlarımı giderdikten sonra kıyafet dolabıma yürüyüp ellerimi askıların kenarında gezdirmeye başladım.

Siyah deri bir pantolon, siyah göğüs dekolteli yünlü bir kazak çıkarıp üstüme geçirdim.

Havalar soğumaya başlamıştı. Güneşin yerini bulutlar almış gökyüzü karanlık bir renge bulanmıştı.

Siyah ince saçlarımı tarayıp omuzlarıma dökülmesine izin verdim.

Dudaklarımın çatlamaması için aynanın önündeki dudak koruyuculardan vişneli olanı alıp sürdüm.

Siyah deri ceketimi de elime alıp odamdan çıktım.

Güneş koltukta yan bir şekilde horlayarak uyuyordu. Selin ise telefonuyla oynuyor, arada yüzünü buruşturuyordu.

"Günaydın." Deyip, cevap vermeyen Selin'e bakmayı bırakıp mutfaktan gelen seslere doğru yürüdüm.

Selis kahvaltı hazırlıyordu.

"Günaydın Sel, yardım edecek birşey var mı?"

Yüzümü dikkatlice süzüp bir sorun olmadığını anlayınca,

"Günaydın liliş! Sen o uyuyan ayıyı kaldır! Sofra hazır."

Göz kırpıp, çayları doldurmaya başladı.

Dün gece rahat uyumuştum. Kabus görürüm korkusu biraz olsa da bunları aştığımı düşünüyordum.

"Selin kahvaltı hazır."

"Güneş kalk!"

Deyip, ikisinin yüzüne bakmaya başladım.

Selin hala telefona bakıp arada yüzünü buruşturuyordu. Neye baktığını merak edip yanına doğru yürüdüm.

"Yolda doğuran kadının acı çığlıkları." Diye okuyup dehşet bir yüz ifadesiyle Selin'e baktım.

Kolunu hızla sarsınca, korkarak yüzüme bakmaya başladı.

"Ödüm koptu Alin! Sinsi sinsi gelinir mi?"

Kulaklığı çıkarıp koltuk başlığının üstüne koydu.

"Seslendim ama duymadın. Bu ne?"

"Instagramda gezerken karşıma çıktı, bak nasıl doğdu velet helal valla!"

Deyip, telefonu bana çevirip beyaz çarşafa sarılı küçük bebeği gösterdi.

"Şu ayıyı uyandır sen! Baksana açlıktan nasıl horluyor!"

Telefonunu cebine koyarken yanımdan geçti.

Güneş'in yanından geçerken ayağını öne uzatan Güneş ile yere düşüp çığlık atması birden olmuştu.

Şaşkın bir ifadeyle kahkaha atmaya başlayan Güneş'e bakarken, kulaklarından başlayarak kıpkırmızı kesilmiş Selin, dizlerinin üstünde kaşları öfkeyle çatılarak duruyordu.

"Ay ay Allah'ın sopası yok anam!"

Elini karnına koyan Güneş, sesli bir şekilde bağırarak gülmeye devam etti.

LOTUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin