Multimedia Özgür'üm
Keyifli okumalar..*
"Alin masa dört!"
Başıyla sağ çaprazda oturan gençleri işaret eden Selin ile adımlarımı hızla oraya çevirdim.
"Hoşgeldiniz, siparişlerinizi alayım?"
"Ben filtre kahve alayım yanında da çikolatalı pasta."
Başımı sallayarak, siparişi yazıp konuşan genç kız ile bakışlarımı ona çevirdim.
"Portakal suyu ve çikolatalı kurabiye alayım."
"Tabi." Diyerek, deftere hızlıca yazıp, sol tarafımda kalan çocuğa çevirdim başımı.
Yüzümü inceleyen bakışları gözlerimi bulunca küçük bir tebessüm ederek konuşmaya başladı.
"Sade türk kahvesi."
"Cenk! her seferinde kahve içiyorsun ama!"
Iki gencin ortasında oturan genç kızın tatlı sitemiyle bakışlar ona kayarken, o Cenk denen çocuğa bakıyordu. Gözlerini bana çeviren çocuk menüyü elime uzatarak başka birşey istemediğini belli ederek, genç kıza da cevabını vermişti.
Hızlıca diğer iki menüyü de toplayarak kasa tarafına bakan Selin'e uzatıp, mutfağa doğru ilerleyip siparişleri hazırlaması için Selis'e yazdıklarımı uzattım.
"Güneş nerde?"
"Çok acıkmış, yemek yiyor!"
Eliyle sol tarafı gösterip siparişleri hazırlamak için arkasını döndü.
Bakışlarımı elini uzattığı yere çevirip, minder altında sere serpe uzattığı bacaklarıyla, elindeki kurabiye tabağına elini daldırıp, ağzına götüren Güneş'i gördüm.
Dudaklarına bulaşan kurabiye kırıntıları sakallarına yapışmış, komik bir görüntü ortaya çıkarmıştı.
Elini karnına götürüp şişen göbeği ile derin bir nefes alıp, başını arkasındaki duvara yaslayarak gözlerini kapattı.
Kirli bardakları içeri getiren Selin, ayaklarını göstererek bittim işareti yapıp, Güneş'e sinsi bir bakış atarak dolaptan yavaşca çıkardığı tava ile plastik bir tabağı eline alarak sessizce adımlayıp kulağına yaklaştı.
Bana dönerek göz kırpıp, tavaya tabağı birden vurarak, yerinden sıçrayan Güneş ile ağız dolusu kahkasını salmıştı.
"Ay! ay Allah'ım! SELİN.!"
Bir elini kalbine götürüp diğeriyle damağını tutarak, gözlerini sonuna kadar açarak, dehşet bir şekilde ayakta kahkaha atmaktan zor duran Selin'e bakıyordu.
"Seni mahvedeceğim!."
Derin derin aldığı nefesleri arasında konuşarak ayağa kalkıp eliyle gülmeye devam eden Selin'i itip lavaboya doğru adımladı.
"Alin dört numaranın siparişleri hazır."
Elindeki tepsiyi bana uzatarak gözündeki yaşları silen Selin'e baktı.
"Sana ne oldu."
Elini beline atarak, sorgulayıcı bir bakışla ikizine bakıp bir cevap beklerken, ben mutfak kapısından çıkıyordum.
Dört numarayı bulan gözlerim, hızlı ama dikkatli adımlarla servisleri yerine yerleştirerek afiyet olsun diledikten sonra başka masalara göz gezdirmiş, elimdeki boş tepsiyi yerine koyarak masalardan birinde oturmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOTUS
أدب المراهقينİçimde sakladığım gizli sandığım açıldı yavaşça. Önce anılar saçıldı etrafa, arkasından hüzün kokan sesler gözyaşlarıyla dağıldı. Sandığın içinde, ellerini dizlerine sarmış, kaburgasındaki kırıkların acısıyla sessizce haykıran küçük bir kız çocuğu...