1. Seni istemeye gelecekler!

763 18 5
                                    

Miray'ın Ağzından;

Baba demek aşk demekti. Sevgi demekti. Kızların ilk aşkları her zaman babaları olurmuş. Benim öyle değildi. Babam benim ilk ve en derin yaramdı. Babam bana hiç bir zaman kızım demedi. Yavrum demedi. Her zaman söver sayardı. Bir gün olsun iyi misin diye sormazdı. Sadece döverdi. Çoğu zaman bodrum katına kilitler 2 gün aç susuz bırakırdı. Bir gram ya bir gram sevgi göstermezdi.

1 abim ve benden 1 yaş küçük kız kardeşim vardı. İkisiylede çok iyi anlaşırdım. İkisini de çok severdim.

O gün yine eve gitmiştim ve evdeki herkese iyi sadece bana kötü olan babam beni yine bodruma kilitlemişti.

Çok soğuktu ve okuldan geldiğim için açtım. Sadece 2 dakika geç kaldığım için beni bodruma kilitlemişti.

Sabaha karşı 5'te kilidimi açmıştı. Eşyalarımı alıp banyoda değiştirmiştim çünkü evde bir odam bile yoktu.
Kız kardeşimin odasına bir tane küçük dolap vardı onunla idare ediyordum.

Babamın kemerle vurduğu yerler mosmor olmuştu ve çok acıyordu. Sağ ayağımın üzerine basamıyordum.

Okula gitmek için evden çıkmıştım ancak yürüyemiyordum. Ayağım çok acıyordu. Tüm bacağım mosmordu.

Yürüyemediğim için kaldırıma çömeldim ve sinirle ağlamaya başladım. Dersime yetişmem gerekiyordu. Hukuk okuyordum. Çok iyi bir Avukat olacaktım. Son senemdi. Gireceğim dersler çok önemliydi.

Kaldırımdan kalkıp tekrar yürümeye çalıştım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Sinirden ağlıyordum. Ancak ben artık onu tamamen Allah'a havale etmiştim.

Komşu Nurten abla bana bakıp yüzünü acırcasına ekşitmişti.

Hiç bir şey yokmuş gibi yürümeye başladım. Acıdan kıvranıyordum ama belli etmiyordum.

Zar zor okula vardım. Ders aralarında sadece sınıf değiştirmek için kalkmıştım.

Son dersten bir önceki arada yerimden kalkmış ve yürümeye çalışmıştım epey bi yürüyebiliyordum. Acısı hafiflemişti.

Yanıma Burcu gelmişti.

"Selam nabıyorsun güzellik?"

"İyiyim kanka sen nabıyorsun?"

"İyiyim bende hadi gel kantine inelim."

Onun dersi daha yeni başladığı için yeni gelmişti. Beraber aşağı bahçeye indiğimizde Tolgayı ve yanındaki kızı gördüm.

Tolga benim 8 aylik sevgilimdi, birbirimize sırılsıklam aşığız diyemesem de yani elbette bir hoşlanti olmuştu. Hic bir zaman elimi tutan beni öpen birisi olmasa da bana hep iyi davranır, yanimda olmaya çalışırdı. Ama demek ki hepsi yalanmış çünkü yanındaki kızı tanımıyordum bile.

Burcuyla beraber şaşkın şaşkın izlerken kızla öpüşüyorlardı. Daha sonra kız gitmişti ve Tolga hiç bir şey yokmuş gibi yanımıza gelmişti.

Görmediğimizi sanmıştı ancak her şeyi ayrıntılarıyla görmüştük.

"Selam Kızlar. Miray aşkım nabıyorsun?"

Suratına sinirle tokadı yapıştırıp bir de suratına tükürmüştüm.

"Aşkım mış. Kızlarla öpüş öpüş sonra gel 'miriy işkim nibiyirsin'. Çok piçsin Tolga. Allah belanı versin."

Sinirle yürümeye başlamıştım. Ancak çok fazla teklediğimde Burcu bir şey olduğunu anlamıştı.

"Baban vurdu mu yine sana?"

"Her zamanki gibi işte. Boşver."

"Kanka bacağın baya kötü gözüküyor gel bi revire gidelim."

"Yok kanka bir şeyim. Geçer öncekiler gibi bir şey olmaz. Hadi derse geç kalma sen git bende eve gidiyorum."

Okuldan çıkmıştım ve zar zor yürümeye başlamıştım. Okuldan epey bi uzaklaşmıştım. Ayağım çok acıyordu. Ayağımın acısından aldatılmanın acısını yaşayamıyordum, düsünemiyordum. Daha fazla dayanamadım ve duvara tutundum.

O esnada arkamdan biri belimi tuttu.

"Yardım etmemi ister misin?" dediginde belimdeki elini ittirdim. Güzel bir cenesi, simsiyah saçları ve merhametle bakan gözleri vardı.

"Yok teşekkür ederim."

Yürümeye çalıştığımda tekrar acıya dayanamayıp duvara sırtımı yasladım. Acıyla inlemiştim.

Arkamda duran benden 4-5 yaş büyük olan Beyfendi yine yanıma geldi.

"Sizi arabamla gideceğiniz yere kadar bırakmamı ister misiniz?"

"Hayır dedim size, evim ilerde zaten."

"Yardımcı olayım?"

Elini uzatmıştı. Elinden destek alıp ayağa kalktım ve derin nefes aldım.

"İstemiyorum bak bırak beni."

"Neden? Gaspçı değilim sonuçta sadece yardım edeceğim."

İleriden babam geliyordu. Babam geldiği gibi saçıma yapıştı.

"Sokakta erkeklerle mi fingirdeşiyorsun lan şıllık!"

"Hayır baba bırak lütfen. Hayır."

Babam beni sürükleye sürükleye eve götürüp içeri atmıştı. Üstüme kapıyı kapatıp dışarı adamın yanına gitti. Dışarıdaki adam ne alakaydı hic anlamamıştım.

Yarım saat sonra geri geldiğinde ben beni bıraktığı yerde ağlamaktaydım.

Saçımdan tutup sürükleye sürükleye bodruma fırlattı.

Geceler, sabahlar geçmişti ancak ne kapımı açıyor ne de yemek veriyordu.

2 gün geçmişti. Saati tam olarak bilmesem de hava kararmak üzereydi.

Babam sonunda kapıyı açmıştı. Ölü gibiydi yüzüm. Susuzluktan dudaklarım buruşmuştu. Soğuktan kanım çekilmişti.

"Yürü!"

Ayağa kalkıp babamın arkasından yürümeye başladım. Bacağımdaki morluklar hâlâ zonkluyordu.

Eve girdiğimde kız kardeşim sımsıkı sarılmıştı. Babam sürüklerken karnımda da morluk oluşmuştu.

Ev temizlenmiş ve koltuk yaygıları kalkmıştı. Anlaşılan birileri gelecekti eve.

Annem beni abimin odasına götürdü.

"Miray."

"Efendim?"

"Kızım seni istemeye gelecekler. Sakın hayır deme baban seni öldürür. Para karşılığında seni bir adama vermiş. Evde sürekli babandan dayak yemektense git kocanın evine belki rahat edersin."

---

Acemice yazmış olabilirim, cok uzun zaman oldu bu hikayeyi yazalı o yüzden simdiden özür dilerim. 💋

Me'yûs▪︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin