Yarı dağılmış yüzüyle gözlerimin en derinine baktı ve daha sonra kafasını boynuma bastırıp kokumu içine çekti.
"Kokun... Beni sakinleştiriyor."
"Boran bırak kokumu bak dudağınla kaşın kanıyor lütfen gidip peçete basalım."
"Sana 'lütfen" kelimesini yasaklıyorum. Çok fazla kullanıyorsun."
"Boran!" diye cırlayan annesine baktık ikimizde. Boran annesine bakıp çok tatlı bir şekilde güldü.
Büyülenmiş gibi bakıyordum. Gülüşü o kadar güzeldi ki! Bulutlu havada güneş açması gibiydi."Efendim annee!?"
"Karınla gece ilgilenirsin! İkinizde hemen buraya gelin!" dediğinde yanaklarım kızarmıştı. Kendime asla dokundurmayacaktım. Zaten boranada "Sana eş olmayacağım." derken en çok kastettiğim şey buydu.
"Gidelim mi Karıcım?"
"Boran ben sana Kocacım diyemiyorum başka bir şey desem?"
"Ne diyeceksin ki?"
"Bilmem düşüneyim biraz." dediğimde güldü.
"Tamam hadi gel."
Elini elime doladı ve beraber içeri geçmiştik. Boran o kapkara gözleriyle üzerimdeki bütün bulutları sağa sola savuruyordu. Allah'tan bana gelen hediye gibiydi. Bütün misafirler gitmişti sadece Boranın arkadaşları yani gençler kalmıştı. Boranın arabasına bindik ve otele doğru yol aldık. İlk gece otelde kalacakmışız. Yeni evli çiftler başbaşa kalsın diyeymiş. Otelin önüne geldiğimizde davulcular vardı. Boranın arkadaşları halay çekiyorlardı. Uzakta kapşonlu adam silüeti gördüğümde o tarafa baktım. Ona baktığımı gören adam ışığa doğru çıktı. Efes bizi izliyordu. Uzunca gözlerime baktı. Borana kafamı çevirdiğimde Boranda Efesi farketmişti. Boran yüzüme bakıp arkadaşlarına dönmüştü. Efes hâlâ bize bakıyordu ve yüzü hâlâ kan içindeydi. Bakışmamıza sinirlenen Boran sinirle bana döndü.
"Miray şu piçe bakmayı keser misin!?" dedi sinirli yüz ifadesiyle öldürücü bakışlar atarken.
"Özür dilerim." dediğimde önüne dönmüştü. Otele girmeden önce son kez Efese baktım. Ben otele girdikten sonra Boranın sırtına vura vura otele sokmuşlardı. Ne kadar da aptalca adetlerdi. Otele girdiğimizde elimizde anahtar olduğu için oyalanmadan odamıza çıktık. Odaya girdiğim anda banyoya koştum ve kapıyı kilitledim.
"Miray?"
Boran kapının önüne gelmişti.
"MİRAY!?"
"Boran lütfen bana dokunma." dedim gözlerim dolarken.
"Sen istemediğin sürece sana asla dokunmayacağım çıkar mısın lütfen banyodan!" dediğinde elimi alnıma vurdum. Boran böyle bir insan değildi. Korkmuştum belki ama böyle yapmamalıydım.
"Biliyorum Efese karşı bir şeyler hissediyorsun." dediğinde can kulağıyla dinlemeye başladım.
"Beni istemiyorsun biliyorum. Son seneni bitirmek istiyorsun ama bir de tanımadığın baban çıktı ortaya. Belki de Efesi sevmiyosun sadece kafan çok karışık. Belki de..." dedi ve çok derin nefes alıp verdi.
"Belki de bir anda sende ona çarpıldın aşkla." dediğinde sinirle kapıyı açtım.
"Boran! Seni istemiyorum değil. Evlenmek istemiyordum. Zaten sevgilim vardı. Hayatımda elbette birini istiyordum ama önce üniversitemin son 5 ayıydı izin vermediniz sende babamda."
"Söz veriyorum okuyacaksın." dediğinde şaşırarak baktım.
"Nasıl?"
"Okula devam edeceksin ve okulu bitireceksin ama bir şartla."
"Neymiş o?" dedim bir adım geri kaçarken. İstemediğim bir şey olmasın diye dua ettim. Ya bana dokunmak isterse? Ne yapacaktım?
"Miray ben bu kadar iğrenç bir insan mıyım? Niye kaçıyorsun benden?"
"Hayır Boran korkuyorum. Hayatım boyunca da babam yüzünden bu korkuyla yaşayacağım. Zarar görmekten korkuyorum artık." dediğim de gözleri dolmuştu. Bana yaklaştığında sırtım duvara deydi.
"Sana asla zarar vermem, kimsenin vermesine de izin vermem. Kaçma benden lütfen. İğrenç hissediyorum kendimi." dediğinde elimi boynuna doladım.
"Özür dilerim Boran ben böyle hissettirmek istememiştim. Tamam hadi şartını söyle."
"Okulun bittikten sonra benim Şirkete avukat olarak gireceksin." dediğinde kalakaldım.
"Neden?"
"Sana bedavadan iş buluyorum sen bana 'neden' diye mi soruyorsun?" dedi gözlerini devirirken.
"Gerçek nedenini söyle Boran."
"Tamam yakınımda olmanı istiyorum. Seni sinekten, böcekten korumak için. Gözümün önünde ol istiyorum. Seni her an görmek istiyorum." dediğinde güldüm.
"Yani seni korumak için her an görmek istiyorum." dediğinde bu sefer daha çok gülmüştüm.
"Tamam anlaştık." dediğimde ciddiliğini bırakıp güldü.
"Gelinliğini çıkar artık bak zaten göğüslerin yara bere daha çok kızaracak." dediğinde utanarak gözlerimi kaçırmıştım. Fermuarıma uzanamıyordum ki gelinliği nasıl çıkaracaktım?
Fermuarı göstererek "Açamıyorum." dediğimde hemen arkama geçti ve saçlarımı yana alıp dudaklarını boynuma bastırdı. Bütün tüylerim diken diken olmuştu. Fermuarımı indirdiğinde gelinliğim düşmesin diye elimi belime koydum.
"Boran sen biraz banyoya geçsen? Üstümü giyeyim."
"Ben aşağı ineceğim zaten yemek yiyeceğiz." dedi kapının arkasında çıkmayı beklerken.
"Ben aç değilim." dediğimde şaşırarak bana döndü.
"Nası aç değilsin? Hiç bir şey yemedin ki!?"
"Acıkmadım."
"Miray zaten kuş kadarsın bir kaç parça yemek yiyeceksin aşağı inip!" diyerek emir verip odadan çıkmıştı.
Boran gerçekten çok düşünceli, naif bir adamdı. Farklı bir şekilde tanışmış olsaydık ona şuan büyük ihtimalle aşıktım.
Üstümü çıkardım ve banyoya girdim daha sonra rahat bir kaç parça eşya giyip aşağı indim.
Boran otelin restaurant kısmına oturmuş telefonuna bakıyordu. Arkasından usulca yaklaştım. İlk aşkıyla mesajlaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Me'yûs▪︎
Teen FictionTakım elbisesinin kravatını bağlamaya çalışan Boran ile göz göze geldim. Kapıyı kapayıp sırtımı kapıya yasladım. Yüzüme bile bakmıyordu. "Yardım edeyim mi?" "Yok ben anneme hallettiririm şimdi." dedi inatla gözlerimin içine bakmayarak. Yanına gitt...