Uyanış!

89 56 24
                                    

Yalancı kış güneşi aylardır tek başına volta attığı odada ikinci defa gördüğü manzarayla keyfi yerine gelmişti.  Yatakta uyuyan çocuk, güneşi bile onu kıskanacak şekilde masumca uyurken bütün vücudu huzursuzla kıvranıyordu. Dayaktan uyuşmuş vücudu morluklarla doluyken bu sefer koca evde daha doğrusu hapishanesindeki gardiyanı Daehyun değildi. O kadar iyi, düşünceli ve onu seven biri değildi aksine amcası kadar acımasız ve gaddardı. Daehyun ona ne demişti? Ağlayabilirsin Jae, ben sana kızmam, peki ya şimdi ki gardiyanı? Ağlarken bile sesin çıkmasın, zırlamayı kes ve daha nice iğrenç şey. Evet, hastanede ortalık karışıktı, velayetinin kime verileceği belli değildi ama yasal olarak iğrenç amcasının yanında kalmalıydı. Polisler onu ona vermişti. Daha fazla işkence etsin, sesini kökten kessin diye. Abisi bir şey yapamamıştı, Daehyun bir şey yapamamıştı. O zaman hatırladı, keşke Daehyun’a surat asıp onu süründürmek yerine ona daha sıkı sarılsaymış, canları yanacak kadar sıkı sarılsaymış, ama onlarda bilemezdi ki cellatları onları her yerde bulabilir diye. İkisi de bilemezdi kaderleri bu dünyada hiç birleşemeyecekti.

Çarparak açılan kapıdan çıkan gürültü uyuyan çocuğu uyandırırken içeri hiddetle giren amcası yeğeninin kendisine gelmesini bekledi. Jae yavaşça yerinden doğrulurken acıyan yerlerini umursamadan karşısına baktı. Daha gözleri tam açılmamışken bir haftadır ölesiye onu döven adama baktı normalde her gün akşam dayak yerdi ama bu sabah içeri girdiğine göre demek ki akşam onu dövemeyecek kadar meşguldü. Acıyan başını ellerinin arasına alıp amcasına baktı. Bütün yüzü morluklar içindeydi. Fısıltı gibi çıkan sesine rağmen güçlü durmaya çalıştı.

-Bir hafta sonra sonuçlar çıkacak o zaman abim bu yaptıklarının hesabını soracak.

Derken tekrar uyuyacakmış gibiydi. Amcası onun bu haline gülüp

-Hayal dünyan geniş Jae ama sorun bu değil, amcan sana çook güzel bir sürpriz getirdi ona bakmaya gideceğiz beraber kalk bakalım.

Diyerek kendine gelemeyen çocuğu kolundan sürükleyerek yataktan çıkarıp seri adımlarla merdivenlere yöneldi. Youngjae yalın ayak ona ayak uydurmaya çalışırken takılıp düşmemek için düzgün yürümeye çalışıyordu. Sonunda hızla merdivenlerde inip evden çıktıklarında Youngjae kurtulmaya çalıştı ama pekte etkili değildi. Evin arka bahçesindeki müştemilata geldiklerinde Youngjae onu oraya kapatacak diye düşünüp çaresizlikle omuzlarını düşürdü. Kurtulmayı ya da kaçmayı denememeliydi. Bu sadece ona dayak olarak geri dönerdi. Açık kapıdan hızla içeri çekilip karanlık bir odanın zeminine fırlatılıncaya kadar sessizce başına gelecekleri bekledi. Ama yanlış giden bir şeyler vardı. Şu an dizlerinin üstündeydi ama karşısında amcası yerine başka biri vardı. Başını kaldırıp iri gözlerle buluşunca yanağından süzülen yaşa engel olamadı. Daehyun karşısında duruyordu. Daehyun adama kızmak yerine yerdeki çocuğu kaldırıp ona sıkıca sarılırken Jae ağlamasını engelleyemeden ona baktı, gülümseyerek,

-Geleceğini biliyordum Daehyun-ah!

Derken Daehyun’da gülümseyerek onun yanaklarını sildi. Üzerindeki montu çıkarıp ona dolarken karşısında duran adama baktı. Kaşlarını çatarak

-Sana verdiğim sözü tuttum şimdi sıra sende, yolumdan çekil ve bir daha karşıma çıkma! Dua et Youngjae hasta yoksa bu yaptıklarını burnundan getirirdim.

Derken genç yaşına rağmen gür sesi odada yankılanırken Youngjae, Daehyun’u ilk defa bu kadar sert görüyordu. İstemsizce olduğu yerde kasılırken Daehyun onu daha çok kendine çekip kolunu beline doladı ve tekrar karşıya baktı. Ama adamın odağı o değil Jae’ydi. Sırıtarak yeğenine bakıp

-Bana senin karşılığında para teklif etti Youngjae, sen onun arkadaşı değil kölesisin, bana para verdi bende seni ona sattım. Bunu unutma olur mu?

O BİR KATİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin