-Younyjae hyuny! Beyyy geldiiiim!
Küçük Soobin'in bağırışı bütün evde yankılanırken koşarak abisinin odasına daldı. Youngjae, oturduğu sandalyeden geriye doğru dönerken, Soobin koşarak abisinin önünde durdu ve Youngjae yavaşça küçük kardeşine döndü. Soobin elindeki resim kağıdını kaldırıp coşkuyla bağırdı
-hyung bak bizi çizdim, seyn beyn annem babam. Çünkü biz çok mutlu bir aileyiz.
Derken gülerken Youngjae sadece küçük bir tebessüm edebildi. O mutlu değildi annesi mutlu değildi! Kardeşine cevap verecekken içeri giren babasıyla olduğu yerde durdu. Demek ki yaptığı kulağına çoktan ulaşmıştı. Babası yerde koşturan küçük çocuğu kucağına alıp havaya kaldırdı ve kendi etrafında döndürdü. Gülümseyerek
-Benim küçük Soobin’im nasılmış bugün? Seni yaramaz velet seni.
Diyerek küçük çocuğu gıdıklarken Youngjae gözünde nefretle ona baktı, hayır Soobin’i kıskanmıyordu çünkü annesinin sevgisi ona yeterdi ama ondan nefret eden babası için durum pek iç açıcı değildi. Babası küçük oğlunu yere bırakıp
-Soobin sen şimdi gidip bu resmi annene göster bende biraz abinle konuşayım.
Diyerek küçük çocuğu gönderirken Youngjae korkuyla yutkundu birazdan yiyeceği dayağın ne kadar acıtabileceğini düşünmeye çalışıyordu. Soobin kafa sallayıp bağırarak odadan çıkarken babası odanın kapısını kapatıp sandalyede oturan çocuğa yöneldi. Elinde tuttuğu bir deste kağıdı çocuğun yüzüne fırlatıp
-Okulda kuduz köpek gibi insanlara saldıracağına notlarını yükseltmek için çalışman gerekmez mi?
Diyerek cevap beklerken Youngjae sandalyeden kalkıp babasının önünde eğildi. Yere bakarak
-B-ben özür dilerim öyle olsun istemedim.
Derken bütün vücudu titreme nöbetine hazırlanıyordu. Babasının karşısında duramayacak kadar çok korkuyordu ondan. Ağlamamaya gayret edip kafasını kaldırdı ama yediği tokatla yeri boyladı. Elini acıyan yanağına götürürken ağlamamak için yumruklarını sıktı. Ayakta dikilen babası yere eğilip elini çocuğun saçlarına götürdü. Youngjae korkudan titrerken babası gülümseyerek saçlarını okşadı
-Seninle hangi dilde konuşmalıyım Youngjae-ah? Bir şeyi normal insanlar gibi hastalıklı beynine yerleştirmen için ne yapmalıyım sevgili oğlum?
Derken oğlunun saç tutamlarını kavrayıp geriye doğru hızla çekti. Youngjae’nin attığı çığlık odasında yankılanırken ses onlara geri döndü. Youngjae elini kavranmış saç tutamlarına götürüp yanağından yaşlar akarken babasına baktı.
-Baba gerçekten özür dilerim, isteyerek yapmadım, lütfen bırak! Acıyor!
Diyerek ağlarken babası çocuğun saçlarını bırakıp bu sefer elini oğlunun yanaklarına koyup yanaklarını sildi. Oğlunu kendine bakacak şekilde başını kaldırıp
-Sakın beni üzecek bir şey yapma Youngjae, yoksa babacığın çok üzülür ve eğer ben üzülürsem annende üzülür bunu unutma.
Derken Youngjae yaşlı gözlerini kapatıp başını sallamaya çalıştı ama çok korkuyordu, kendisi için değil, annesi için korkuyordu. Annesinin onu korumak için dayak yemesinden korkuyordu. Babası elini çekip ayağa kalktı. Hiçbir şey söylemeden kapıya doğru adımladı Youngjae gideceğini sanarken babası hızla dönüp yerdeki çocuğun karnına şiddetli bir tekme geçirdi. Youngjae acıyla kıvranırken babası onun ağlamasını hiçe sayıp tekrar eğilip oğlunun saçlarından kavradı. Bağırarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O BİR KATİL
Fiksi Penggemar-İstediğimizi verene kadar burada otur o zaman. Elbet bir gün sıkılacaksın... ......... Tam gidecekken bileğini tutan çocukla durmak zorunda kaldı. Soğuk odada küçüğün titreyen sesini duydu. -Gitme! Korkuyorum! Derken tekrar ağlamak üzereydi. Daeh...