Daehyun eline gelen ilk şeyle Youngjae'nin kafasına vurdu. Daehyun'un elinde tuttuğu su sürahisi Youngjae'nin kafasında tuzla buz olurken Youngjae bir saniye bile daha ayakta kalamadan yere yığıldı. Daehyun elinde parçalanmış sürahiyle ne yaptığına bakarken Youngjae yerde başından akan kanla baygın yatıyordu...
........
Yalancı kış güneşi arsız ışıklarıyla kapalı camdan odaya sızarken yatağın üzerindeki çocuğu yakıyordu. Arkadan bağlı elleri, bağlı ayakları, bezle kapatılmış ağzı yatağın üzerinde boylu boyunca uzandırılmış çocuk sargılı başının ağrısını umursamadan ağlıyordu. Uyuşmaktan yorulmuş sol kolunun üzerine yatırıldığı için hareketleri daha da kısıtlanırken imkansız olduğunu bilerek tekrar tekrar elini açmaya çalıştı ama yine bir şey yapamayacağını anlayınca kendini serbest bıraktı. Şimdi hıçkırarak ağlıyordu. Dün sabahtan beri kendini bağlı olarak bu yatağın üzerinde bulmuştu. Hatırladığı tek şeyse bayılmadan önce Daehyun'un başına vurduğu şişeydi ama neden yüzü, bütün vücudu mosmordu ve neden acıyordu? Dünden beri odaya bir kişi tek girmişti o da amcasıydı. Sadece çocuğun yanına gelmiş onu izlemiş ve gitmişti. Youngjae defalarca kez ağzının kapalı olmasını umursamadan kendini yırtarak bağırmıştı. İstediği şeyse sadece bir yudum suydu. Artık takati kalmamıştı. Sırtı güneşe yüzü de kapıya dönüktü. Kapının kilidinden ses geliyordu ve birkaç saniye sonra da kapı açıldı. İçeri giren amcası değil Daehyun'du. Youngjae ağlamaktan şişmiş gözlerine ve kapalı ağzına rağmen geleni görünce gülümsedi. Dünden beri ilk kez gülümsemişti ama tuhaf bir şey vardı. Daehyun ıslak yanaklar kırmızı gözlerle içeri girmişti. Daehyun kapıyı yavaşça kapatıp kilitlerken kimse duymasın diye uğraşıyordu. Ama neden? Youngjae'nin tebessümü kısa sürdü çünkü o anları tekrar hatırladı. Bayılmadan önceki beş saniyeyi. Daehyun'un kanayan elinde kalan sürahi kolunu ve başından aşağı dökülen kanlı cam parçalarını... Yinede bunu bilerek yapmazdı. İlla bir şey olmuştu ki Daehyun ona vurmuştu. Yoksa ona asla zarar vermezdi değil mi? Daehyun darmadağın olmuş bir şekilde yatağın üzerine oturup bağlı çocuğu oturur pozisyona getirdi. Şimdi ağlıyordu hem de hıçkırarak! Daehyun elini çocuğun yanaklarına koyup ağlayarak
-Benim küçük Youngjae'min canı çok yandı değil mi? Canını yaktım değil mi Youngjae?
Buraya...Dedi ama hıçkırıkları konuşmasına devam etmesini engelledi. Hızla küçük çocuğu kendine çekip sarılırken Youngjae ağlamayı kesmiş ona odaklanmıştı. Daehyun birkaç dakika boyunca çocuktan ayrılmadan durdu. Çünkü bir daha onu koklayamayacak, sarılamayacaktı. Çocuktan ayrılıp ayağa kalktı. Youngjae tepkisizce ona bakarken Daehyun elini çocuğun yanaklarına yerleştirip onunla burun buruna geldi. Youngjae nutku tutulmuşcasına kımıldamazken Daehyun hıçkırıklarını durdurup çocuğun yanağını okşadı. Kekeleyerek
-H-her şey için ü-üzgünüm Youngjae,
Diyerek çocuğu kendine çekip bezle bağlı ağzından hafif aralık dudaklarına baktı. Ağlamaktan bütün yüzü ıslanmış çocuğun gözlerine son kez bakıp çocuğun üzerine eğilip ıslak dudaklarına dudaklarını değdirdi. Youngjae put gibi kımıldamaksızın dururken Daehyun çocuğu daha sert öptü. Youngjae ağzındaki bezden değil donduğundan dudakları hareket ettiremedi. Daehyun küçükten karşılık alamayınca hızla geri çekildi. Daehyun ona vurduğu için kendini affetmezken Youngjae'nin karşılıksızlığından onunda affetmediğini düşündü. Yavaşça geri çekilirken küçüğe baktı. Youngjae şoktaydı. O Daehyun'un bu haline şok olmuşken birde dudaklarında hissettiği baskı onu dondurmuştu. Daehyun çocuğun gözlerine tekrar bakınca boş, duygusuz bakışlarla karşılaştı. Youngjae anlamıyordu, hatırlamıyordu, boşluk vardı beyninde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O BİR KATİL
Fanfiction-İstediğimizi verene kadar burada otur o zaman. Elbet bir gün sıkılacaksın... ......... Tam gidecekken bileğini tutan çocukla durmak zorunda kaldı. Soğuk odada küçüğün titreyen sesini duydu. -Gitme! Korkuyorum! Derken tekrar ağlamak üzereydi. Daeh...