Ağlatarak açtığım yaraları kapatamam ama hiç yoktansa merhem olabilirim.

68 52 11
                                    

-Gün geldiğinde kendi isteğinle bana geleceksin ve o zaman bu nefret sözlerinin bedelini bu küçük dudaklarını parçalayarak ödeteceğim sana. 

-Hey! Sana diyorum bay Yoo!

Diyen Jin bir teneffüs boyunca Youngjae'yle konuşmaya çalışırken onun aklı dün onu bu hale getirendeydi. Daehyun onu öylece tuvalette bırakıp giderken Youngjae bir saat boyunca tuvalette olayın şokunu atlatmaya çalışmış sonra teneffüs zilinin çalmasıyla çantasını aldığı gibi okuldan eve koşmuştu. Ne Jin’e ne de diğerlerine açıklama yapmamıştı. Zaten bunu nasıl açıklayabilirim ki? Önce dövüp sonra öpmek! Namjoon ısrarla ne olduğunu öğrenmek istese de Youngjae onunla konuşmak istemediğini söyleyip onu herkesin içinde yere fırlatıp okuldan koşarak çıkmıştı. Eve gidince acıdan dolayı hareket edemeyip uyumaya çalışmıştı ama tuvalette yaşananlar aklından çıkmıyordu. Sabaha kadar uyuyamadan ertesi gün okula gitmeye karar vermişti. Acısını Daehyun'un verdiği kremle geçiştirip matematik sınavına girmek için okula gelmişti ama Namjoon trip atıp onunla konuşmamış Jin'se sürekli ne kadar yakışıklı olduğunu anlatıyordu tabi Youngjae'ye ne olduğunu sorsa da cevap alamamıştı. Ayrıca bir iki kere Himchan onu susturmak adına gülümseyerek susmasını emretmişti. Youngjae tüm günü susarak geçirdikten sonra en sonunda kendini zar zor eve atıp acıdan kıvranan vücudunu rahatlatmaya çalışıyordu.

2 HAFTA SONRA

Daehyun önündeki evden çıkan seslere kulak verirken Youngjae’nin ağladığını çok rahat bir şekilde duyuyordu. Bulundu yerden biraz daha yukarı doğrulurken mutfak penceresinden açık salona bakmaya çalıştı. Youngjae yerde dizlerinin üzerinde ağlayarak karşısındakine yalvarıyordu.

-Lütfen bunu yapma, bunca zaman istediğin her şeyi yaptım. Hep en iyisi oldum şimdiyse okulu bitirmeme az kaldı. Lütfen bunu yapmayın. Sadece birazcık daha sabredin…

-Artık sabredecek durumda değilim Youngjae şimdi kalk ve eşyalarını topla ister zorla ister güzellikle artık buraya kadar bunca zamandır seni bu yerlere ben getirdim şimdiyse benim yanımda olmalısın. Kalk dedim sana!

Diyerek bağıran kırklı yaşlarda ki adam onun kolundan tutup ayağa kaldırdı ama Youngjae ağlamaya devam edince onu hızla yere fırlattı. Tekrar bağırarak

-Başka çıkar yolun yok anlamıyor musun? Ağlanıp sızlanmanın mantığı yok kalk ayağa biraz erkek ol!

Derken Youngjae elleriyle yüzünü kapatıp hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Adam yumruğunu havaya kaldırıp ona vuracakken çalan telefonla durup telefonunu açtı. Daehyun olduğu yerde, yerde ağlayan çocuktan odağını kesmezken içeri dalmamak için kendini zor tutuyordu. Adam telefonla konuştuktan sonra yerdeki çocuğa dönüp parmağını tehdit edercesine salladı

-Sana iki gün süre Youngjae, iki gün içinde toparlan eşyalarını topla ha yok ben güzellikten anlamam dersen o zaman önümüzdeki ayın okul taksiti ve bu evin kirasını ödeyemeyeceğine göre o zaman tıpış tıpış kendi ayağınla geleceksin. Yalnız kendin bir ay sonra geldiğinde sana asla merhamet etmem o yüzden iyi düşün sevgili oğlum.

Diyerek salonda çıkarken Daehyun olduğu yerden sadece görüş açısına giren Yjae’ye bakıyordu. Adam evi terk ederken peşinden iki adamda onunla beraber çıktı. Daehyun olduğu yerde, söylenen adamı dinlerken adam sövercesine bağırıp

-Elin köpeğini al büyüt sonra böyle olsun. Bu çocuğu o yetimhaneden kurtarmayacaktım. Bıraksaydım da orada sürünseydi ama hata benim.

Diyerek arabasına binip oradan uzaklaştı. Dae onlar gittikten sonra hızla kapısına koşup zile basmıştı. Youngjae gelen babasıdır diye yavaşça kalkıp kapıyı açınca karşısında gördüğü Daehyun’la şaşırdı. Daehyun ağlamaktan kızarmış yüzlü çocuğa bakıp gülümsedi ve hızla içeri girip kapıyı kapattı. Youngjae ağzını açmaya fırsat vermeden Daehyun

O BİR KATİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin