Kimsesizsem ne olmuş?
Ben insan değil miyim?
İnsan sıfatını alabilmem için annemle babamın olması şart mı?
Acı çekiyorum kendime,
Kimse beni anlamıyor!
Aklındakileri bilmiyorlar,
Susuyorlar hep susuyorlar,
Korkmamaya çalışıyorum!
Hep güçlü ol diyorum kendime!
Hep ayakta kal!
Gerekirse sen ez o insanları diyorum,
Ama boşuna...
Yine olmuyor....
Ben yine onlar kadar adi olamıyorum!Yoo Youngjae...
........
-İstediklerimi verene kadar bunu devam ettireceğim. Beni anladın mı lağım faresi?
küçük çaplı tokatlarla Youngjae'yi daha çok korkuturken yanındaki adama bakıp çocuğun ağzını kapatmasını istedi. Adam patronun dediğini yapıp elindeki bandı tekrar yapıştırıp onu tamamen susturdu. Youngjae karşısındaki adama bakıp bir şey söylemeye yeltendi ama daha mırıldanmadan bilincini kaybetti... Zavallı çocuk buz gibi odada çaresizce dururken diğerleri çoktan odayı terk etmişti. Tabi çıkarken kaçamayacak olan çocuğun ayaklarınıda bağlamayı unutmadılar....
........
Kapalı demir kapının girişinden anahtar sesi gelirken Youngjae başını kaldırmadan bekledi. Dün geceden beri uykusuzdu. Bu da yetmezmiş gibi baş ağrısı onu bitiriyordu. O aşağlık herif dün başını çok sert çarptırmıştı. Başını hissetmediği koluna dayayıp gözlerini kapattı ve tam o sırada da metal kapı gürültüyle açılıp duvara çarptı. Çocuk başını yavaşça kaldırıp gelenlere baktı daha doğrusu bakmadan gözlerini kapattı çünkü oda aydınlanmıştı. Bu, kapının açılmasından değil odayı ya da kafesin yukarısında bulunan lambadandı. Youngjae ışığa alışmak için birkaç dakika bekledi sonra yavaşça gözlerini araladı. Gözlerini tam açtığında karşısında üç kişi vardı. Birisi dün ona vuran adamken diğer ikisi de onu buraya kapatanlardı ve birinin elinde kamera olanları çekiyordu. Youngjae olduğu yerden doğrulmaya çalışınca adam ayağını onun omzuna koyup bastırdı. Alayla
-Bu kadar rahat yaşamak kaçırılmış biri için fazla iyi, öyle değil mi Yoo Youngjae?
Diyerek dalga geçerken Youngjae tepkisizce ona baktı. Adamın tavırlarından nasıl biri olduğunu çıkarmaya çalışıyordu. Ama buna fırsat vermiyorlardı. Adam elini cebine atıp telefonunu çıkardı, birşeyler yaptıktan sonra telefonunu bağlı çocuğa çevirdi bu bir videoydu ve adam aniden oynat tuşuna bastı. Youngjae'nin baktığı karanlık ekran aydınlandı ve görüntü akmaya başladı. Youngjae ilk baş tepkisizce izlerken sonra aniden durakaldı. Gözleri kocaman açıldı. Video bitmek üzereyken Youngjae ellerindeki ipi zorluyor ayaklarını yerde sürüyordu. Bandın altından bağırıp bir şeyler demeye çalışsada pek becermedi ve video sonunda bitti ve Youngjae'de. Adam yerde kıvranan çocuğu alayla izledi. Telefonu kaldırıp cebine koydu ve sonunda Youngjae'ye döndü, sırıtarak
-Şimdi seni neden istediğimi anladın mı lağım faresi?
diyerek dalga geçerken Youngjae başını diğer tarafa çevirdi. Daha fazla bu adamın yüzüne bakmak istemiyordu ama bu mümkün değildi. Adam Jae'nin çenesini kavradığı gibi başını çevirdi. Youngjae tekrar çırpınacaktı ki adam bandı tek seferde açtı ve Youngjae'yi serbest bıraktı. Youngjae başını diğer tarafa çevirirken kısık sesle konuştu.
-B-ben öyle biri d-değilim. Sadece bir an çıldırdım, h-hem ben bunu hatırlamıyorum.
Adam gülümseyerek Youngjae'nin üzerine eğildi. Alayla
-İşte benim amacında bu, seni çıldırtıp isteklerimi yapman ondan sonrada hiçbir şey hatırlamaman.
diyerek Youngjae'yi kışkırtmaya çalışırken o hızla başını salladı. Böyle sorunu olduğunu o bile bilmiyordu. Şimdi bu adam hiç bilmediği bir yönünden dolayı onu kullanmak istiyordu ve bunu böyle aşağılayıcı şekilde yapıyordu. Youngjae başını sallayıp
-Bunu yapmana asla izin vermeyeceğim bunu aklına sokmalısın.
diye bağırırken adam oralı bile olmadı aksine daha çok sırıtıp
-Senden izin alacağımı sanmadın herhalde? Ha ha, içinde saklanan o güzel çocuğa sahip olup onu kontrol etmeyi öğrenene kadar buradasın. Yokluğunu kimse fark etmeyeceğine görede istediğimi alana kadar burada uslu bir çocuk gibi duracaksın. Anlaştık mı Youngjae?
diyerek tekrar gülen adam Youngjae'yi süzdü. Youngjae tepkisini bekliyordu oysa donmuş gibi ona bakıyordu. Adam elini Youngjae'nin çenesine uzattığında hızla başını çevirdi. Adam şimdiden onun bir zaafını bulmuştu. Youngjae'nin yüzüne dokunduğu an Youngjae çıldırıyordu. Bunu bildiği için bu sefer daha çok yaklaştı ve çenesinden kavrayıp başının kendine çevirdi. Dişlerinin arasından konuşarak
-İster suratını as istersen zırla bu umrumda değil. İstediğimi verene kadar elimdesin bunu bu küçük beynine sokarsan iyi edersin!
diyerek onu tehdit ederken Youngjae ağlamaklı gözlerle ona bakıyordu. Buradan çıkmak bir daha geri dönmemek istiyordu. Ama önündeki adamdan bunu yapamayacağı çok belliydi. Çenesinin acısı artınca inlemeye başladı. Adam bunu gördükçe çocuğun çenesini daha sert sıkmaya başladı. Youngjae acı dolu çığlıklar atmaya başlarken kapıda duran iki adam içeri girdi ama girmeleriyle durmaları bir oldu. Çünkü canı yanan taraf Youngjae'ydi ve acıtan tarafsa kendi patronlarıydı. Youngjae ardı ardına bağırırken sinirden ipleri zorluyordu. Dışarıdan kafese kapatılan bir köpeğin kapısının açmak için zorlaması gibi duruyordu. Youngjae çırpınmaya devam ederken gözünden bir iki yaş geldi. Cidden canı çok yanıyordu. Adam daha devam etmeye yeltenecekti ki çalan telefonuyla durmak zorunda kaldı. Ayağa kalkıp yanındaki çocuğu işaret etti. Adamlardan biri, Youngjae'nin yanında bitip eliyle ağzını kapattı ve böylece adam telefonu açtı. Youngjae'nin yanaklarından yaşlar süzülürken kesik kesik nefes alıyordu. Adamsa oralı bile olmaksızın telefonuyla konuşuyordu. Adam telefon konuşmasını devam ederken Youngjae'nin yanına geldi elini çocuğun yanağına uzattı. Youngjae gözlerinin panikle büyütüp ağzı kapalı olmasına rağmen bağırmaya çalıştı. Adam karşısındakiyle keyifle konuşurken Youngjae kendini yırtarak bağırıyordu. Adam her ne kadar telefonla konuşsada Youngjae'nin bu zaafını hala çözemiyordu ama sorun değildi. Onu kullanması ona yeterdi. Adam telefonu kapattığı an Youngjae ağzını kapatan adamın elini sertçe ısırdı. Diğerinin dikkati ona yönlerken çocuk hızla kendini toparladı. Sonunda o adamın elini yüzünden çekebilmişti. Bu adam ona amcasını hatırlatıyordu. Onun kadar kötü ve zaaflarını kullanmak için can atıyordu. Elini ısırdığı adam çocuğun bacağına tekmeyi geçirince Youngjae acıyla bağırdı ve ikinci tekmede geldi ardından üçüncüsüde. Zavallı bir lise öğrencisi şimdi berbat bir yerde iki tane pisliğin elinde acı çekiyordu. Youngjae nefes nefese adama bakıp yalvarırcasına yapmamasını söylesede karşı taraf onu anlamadı. Tekmeler sonunda bitince, Youngjae soluk soluğa kalmıştı. O ancak bu kadarını yapacağını düşünürken patronları olan adam çocuğa bakarak
-Bi' güzel benzet de bir dahakine daha akıllı olsun. Sen onu hallet sonrada yukarı gel işim var senle.
Diyerek adamına bakıp odadan çıkarken Youngjae panikle gözlerini büyüttü. Elini ısırdığı adam onun bu tepkisini fark etmiş olacak ki yere eğilip onunla yüz yüze geldi. Çocuğun ağlamaklı yüzüne karşı o gülerek elini beline atıp kemerini çıkardı. Youngjae tepki göstermeksizin ona bakarken adam çocuğun uzun kahküllerinden tutup başını yukarı kaldırdı. Yukarıdan alayla bakarak
-Seni bu yaptıpına pişman edeceğim, amcanın sana yaptıklarını mumla arayacaksın...
diyerek saçlarını bırakıp kemeri ikiye katladı ve çocuğun çıplak kollarına indirmeye başladı....
..........
Bugünde bitti. Bu bölümde. Youngjae'yi çok seviyorum ama acı çekerken çok hoşuma gidiyor, hayali çok iyi. O yüzden böyle sahneler çok olacak. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere gooding baydia...
....
OY VERMEYI UNUTMAYIN
YORUMLARINIZLA DESTEK OLUN 💜🖤💜🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O BİR KATİL
Fanfiction-İstediğimizi verene kadar burada otur o zaman. Elbet bir gün sıkılacaksın... ......... Tam gidecekken bileğini tutan çocukla durmak zorunda kaldı. Soğuk odada küçüğün titreyen sesini duydu. -Gitme! Korkuyorum! Derken tekrar ağlamak üzereydi. Daeh...