XVIII - Guguk Kuşu (M)

387 38 0
                                    

"Bana bu votkayı Baekhyun'dan beni konuşturmak adına almadığını söyle."

Küvette geçirdiğimiz bol öpüşmeli sevişmeli - bakın sevişmeli diyorum ama bu illa cinsel anlamda olmayabilir, duygusal bir sevişme bu defa ki- birkaç saatin ardından üzerimize pijamalarımızı giyip büyük salona gelmiştik benim isteğim üzerine. Şömineyi yakmış, biraz kenarında ısındıktan sonra geçmiştik hazırladığım masaya. Kirpi eline votka şişesini aldığı gibi gülmüş ve bana bakıp bu sorgulayıcı soruyu sorduğunda ise, ne diyeceğimi bilemeden bakmıştım ona. Tam ağzımı açıp inkar edecekken ise susturmuştu beni.

"Sakın inkar etme, yüz ifaden ele veriyor seni." Dediğinde elimde olmadan büzülmüştü dudaklarım. Bozmuştu oyunumu şimdiden ve bu sabah düşündüğüm kadar eğlenceli gelmemişti.

"Kendini daha rahat hissetmeni istemiştim."

Yanıma gelip yanaklarımı iki avucunun arasına almış, büzülmüş dudaklarımı öperken sıcacık etmişti içimi. Şömine mi daha sıcaktı yoksa benim ona eriyen içim mi? İnanın ölçmek isterdim.

"Merak etme rahatım ben. Bugün düşünmek için bolca vaktim oldu. Hadi gel şöminenin yanına geçelim."

Elimden tutup sürüklemişti beni şöminenin yan tarafında duran tekli koltuğa. Oturtmuş alnıma dökülmüş saçlarımı kaydırmıştı o hala ayaktayken.

"Sen nereye oturacaksın? Olmadı böyle."

Kalkmaya çalıştığımda yeniden oturtmuştu beni zorlukla.

"Normalde oturur seni de kucağıma alırdım ama daha iyi bir fikrim var. Bekle burada."

Saçlarımı kaydırdığı alnımı öpüp dönmüş arkasını çıkmıştı salondan. Ne yapacağını merakla beklerken, şöminenin sıcaklığı ile ısınmaya çalışmıştım bende. Havalar ciddi anlamda soğumuştu ve yeni banyodan çıktığımız için parmaklarımda kan bile terk etmişti beni. Bir süre bekledim onu, tam kalkıp ona bakacak iken salonun kapısından elinde bir yorgan iki yastıkla gelip

"Tut şunları geliyorum." demişti. Ellerinden yorganı ve yastıkları aldığımda buraya yatak sereceğini anlamış ama küçük bir döşek getirmesini beklemiştim. O ise elinde tuttuğu kocaman iki kişilik normalde yattığımız yataktan bir tık daha ince döşekle çıkıp gelmiş şöminenin önündeki halının üzerine sermişti.

"Ciddi misin? Üşümez miyiz burada? Salon baya büyük ve biz yeni banyodan çıktık."

"Sabaha yetecek kadar odunumuz var, şömine yanarsa üşümeyiz merak etme. Hem birbirimize sarılırsak ısınırız. Hadi gel serelim yatağımızı."

Dediğinde getirdiği yastığın üzerindeki çarşafın bir yanını ona uzatıp sermiştik yatağı. Üzerine yastıkları ve yorganı da bıraktığımızda, çokta fena olmamıştı. Bu değişiklik fikri hoşuma gitmişti. Yatağın üzerine çöküp oturduğumda, şömineyi kontrol edip gelmişti o da yanıma. Kendimi bir hollywood filminin başrolü gibi hissediyordum. Bir kış gecesi, sevgilimle vakit geçiriyor, şömine başında sohbet ediyordum. Tek eksik bir şişe şarap birde klasik şömine başında sevişmeydi sanırsam. Belli olmazdı, belki de tüm bunlar bir başrol olduğumu kanıtlarcasına gerçekleşirdi. Normal zamanda olsa umursayabilirdim bu hayali, bu fikri. Ama şu an zihnimin duvarlarında kırık ruhlu sevdiceğim ve birde bugün yalnız kalmak için çabalamış olmasından başka bir şey oluşmuyordu.

"Güç bulmak için mi akşama kadar yalnız kaldın?"

Aniden gelen soruyla dizlerime koyduğu başını kaldırmış, gözlerini açıp bakmıştı bana. Yüz ifadesi hala aynı şekilde kırıktı ve ne yaparsam yapayım geçmiyordu.

Kırık Aynalı Ruhlar Ormanı | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin