Bu kadar acımasız ve kesinkes katı çizgilere sahip olmasına rağmen, bu dünyanın bize sunduğu ufak tefek güzellikler de vardır ki bunlar; sevdiklerimizle yapılan kahvaltı sonrası sohbetler, akşamüstü gezmeleri ve içilen bir bardak sıcacık çaydır. Bakın abartmıyorum ama 21 yıllık ömrümün sonunda yaşadığımız bunca şeye, gelgitlerin var ettiği bizlere rağmen sabahın köründe bol gülüşmeli sohbetlerimizin bizde antidepresan görevi görebildiğini düşünebiliyorsam eminim çoğunuzda bu ince detayı kendi hayatlarınızda görebilirsiniz.
Aslında Baekhyun ve Chanyeol'a beni ağır düşüncelerin yükünden kurtarıp böyle güzel bir detayı fark ettirdikleri için milyonlarca kez teşekkür etmem gerekiyor. Çünkü dostlarım, Kirpi'nin beni dımdızlak odanın ortasında bırakıp gitmesinden sonrasından bahsediyorum, kendime gelmem hiç mi hiç kolay olmamıştı. Bana bir anda içimi görebiliyor gibi yakınlaşmış ama sonrasında yine ben hiç kimseyim gibi çekip gitmişti. Bu yüzden beynimin yollarını adımlayan binlerce düşünce vardı ve olacaktı eğer dikkatim sevdiklerimle dağılmasaydı.
Her şey Baekhyun ve Chanyeol'un gazete alırken yanında Spiderman çizgi romanı da alıp o batağın en dibine düşmeleri başlamıştı. Kirpi'nin beni darmadağın edip bırakmasının ardından saatlerce bu çizgi romanı okumalarına maruz kalmış ve onlarla yankılanan gülüşlerimizin arasında bu detayları unutmuş olmamı en iyi şekilde sağlamışlardı. İşin komik tarafı, Baekhyun'un Spiderman olmak için tutturması ve Chanyeol'un The Lizzard olmak zorunda kalmasıyla durup dururken saldırıp boğuk sesiyle,
"Ben bir timsahım ve küçük örümceğimi yiyeceğim" diye hırlamasıydı.
"Chan- ahah Chanyeol dur ne olu-"
Üzerine atlıyor delicesine gıdıklıyordu Chanyeol sevdiceğini ve size inandığım her şey üzerine yemin edebilirim, ikisi de o kadar güzel görünüyorlardı ki beni bile katmışlardı kahkaha tufanlarına. Öyle ki, gözlerim bile yaşlanmıştı artık ikisinin bu hallerine. Aslında ortada öyle çok komik bir durumda yoktu ama bilirsiniz sevdiklerinizle gülmek için her şey bahane olabilir size özellikle bir bardak sıcak çayın eşlik ettiği güzel sabahlarda.
"Çocuk gibisiniz."
Gelen soğuk tonlu sesin kime ait olduğunu söylememe bile gerek yoktu sanırsam sizlere. Mutfak masasının köşesinde, okuduğu gazeteyi bir baba edasıyla sallarken sadece köstekli saati eksik duran Bay Huysuz Kirpi söylüyordu bunları.
"Sen tam bir salaksın, Park Chanyeol."
Nefes nefese kalmış yanaklarında kalan pembeliklerle Baekhyun tam bir çocuk gibi görünüyordu ve bu pembeliklere aşık olan Chanyeol'u daha da coşturuyordu.
"Demek salak ha-"
Dayanamadan aniden saldırmıştı aniden.
"Bu timsah yesin de bir bacağını gör bakalım kimmiş salak."
Altında debelenen Baekhyun'un bacağını ısırmaya çalışıyor hırlıyor, bir yandan da kahkaha atmamak için zor tutuyordu Chanyeol. Ama bacağını kavradığı gibi, belkide unuttuğu bir detay çarparken hepimizin yüzüne Baekhyun'un gülüşleri ile kızaran suratı buz kesmişti. Size önceden açıklamıştım bunu binlerce defa hemde. Hayatlarında ağır darbeler yemiş ruhlar ne yaparsa yapsın, geçmişin ayak izlerinden kaçamaz illa o hüzün dalgasında yıkanır demiştim. İşte tamda böyle bir anda yeniden ortaya çıkan bir detayla ifadesizleşmişti Baekhyun ve sinirle atılmıştı en kıyamadığının üzerine. Yakasından kavrayıp gözleri kararırken çekmişti onu. Bu ani tepkiyle Kirpi gazetesini kenara fırlatmış benim ise içtiğim su boğazımda kalmıştı.
"Sana bir daha sakın kavrama bacağımı demiştim, neyini anlamıyorsun? Yapma bunu artık. Yapma!"
Yakasından hışımla iteklerken onu, Baekhyun'u ilk defa bu kadar sinirli ve bir o kadar üzgün gördüğümü düşündüm. Öyle bir anda parlayacak, gözleri karanlıklar boyanacak kadar fevri biri değildi ve hiç olmamıştı. Özellikle Chanyeol'e, en kıyamadığına hiçbir zaman böylesine yükseldiğini görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Aynalı Ruhlar Ormanı | sekai
FanfictionBu biraz tatlı, çokça acı, oldukça kanlı intikam hikayesi, Sekaifest Highlit için yazılmıştır.